Paylaş
Soma’da hayatını kaybeden her madencinin ardında yürek burkan bir hikaye var. Öyle olmasa, 800 TL maaşa her gün yerin altına girer mi insan? Fakirliğin, yoksunluğun belini büktüğü bu işçilerden bazıları da ailelerindeki amansız hastalıklar nedeniyle madene iniyormuş. Bunlardan biri de 37 yaşındaki İbrahim Salgın. Kınık’ta yaşayan İbrahim Salgın, 15 yıl önce Aynur Salgın ile evlenmiş, bir yıl sonra da oğulları İsmet’i almışlar kucaklarına. Maalesef İsmet, kalıtımsal olan Akdeniz Anemisi hastalığı ile doğunca sürekli tedavi görmesi gerekiyordu. Düzgün sürdürülmezse yaşam süresini kısaltan ve olumsuz etkileyen bu hastalığın tedavisi, hem zor, hem de pahalı. Talasemili bir hastanın yıllık tedavi maliyeti 10 bin dolar civarında olabiliyor.
Bir kahvehanede garson olarak çalışan Salgın, oğlunun tedavi masraflarını karşılayamadığı için önce evini satıp küçük bir eve taşınmış, sonra madende işe başlamış. Aynur Salgın ‘Eskiden işleri iyiydi, idare oluyorduk. Bağ-Kur’umuzu ödeyemediğimizden oğlumuzun ilaçlarını alamadık. İlaçlar ve tedavi masrafları çok pahalı olunca, borcumuz büyüdü ve İbrahim madende çalışmaya başladı’ diyor.
Her ay düzenli olarak Behçet Uz Çocuk Hastanesi’ne gelerek gereken tedavi ve ilaçları alan İsmet’in hastalığıyla hep babası ilgileniyormuş. Aynur Hanım ‘Zaten benim okumam yok. Hastaneye gider gelirdik. Madende de oğlumuzun hastalığı için çalışıyordu’ diyor.
Testler İstanbul’a gönderilmişti
‘İlik nakli için girişim yaptınız mı?’ deyince, ‘Bir ay kadar önce eşim ve madenci arkadaşları devlet hastanesine gidip kan vermişlerdi uygun ilik bulunur ümidiyle. 150 madenci arkadaşımızın testleri İstanbul’a gönderilmişti. Henüz sonuçları almamıştık, detaylı bilmiyorum. Zaten şimdi uyan çıkmış olsa bile hepsi madende öldü” diyor.
İsmet’in önümüzdeki ay tekrar Behçet Uz Çocuk Hastanesi’ne gelmesi gerekiyor. Konuyla ilgili Behçet Uz Çocuk Hastanesi Vakfı’nı arayarak durum hakkında bilgi istedim. Vakıf Başkan Yardımcısı Mustafa Varhan, konuyu araştırarak İsmet Salgın’ın tüm tedavi ve bakımının çok düzenli yapıldığı ve takip edildiği bilgisini verdi. Önümüzdeki ay geldiğinde tüm tetkiklerini yaparak ilik nakli konusunu araştıracak ve son durum hakkında bilgi verecekler.
BUVAK bu nedenle var
‘İlik nakli durumunda ailenin karşılayamadığı bir bedel olursa ne olacak?’ diye soruyorum. ‘Vakfımız zaten bu nedenle var. BUVAK olarak, yardıma muhtaç çocuklarımıza gereken tedavi ve yardımları hiç aksatmadan gerçekleştiriyoruz. Bu olayda İsmet’in babasının madende vefat etmiş olması nedeniyle durumunu sizlerle paylaşacağız. Kimse merak etmesin, çocuğumuz diğer hasta çocuklarımız gibi BUVAK koruması altında’ diyor.
Ülkemizde verici saptama 2 adet tarama merkezinde yapılıyor. Biri, İstanbul Üniversitesi TRİS, diğeri Ankara Üniversitesi TRAN. Bu merkezler aynı zamanda kök hücre bağışçılarının da kayıtlarını yapan gönüllü verici merkezlerine sahip. Türk Hematoloji Derneği, tüm bu verici belirleme giderlerinin sosyal güvence altında gerçekleştiğini, fakat ulusal veri sistemine kayıtlı donör sayısı yeterli olmadığından ülke içinden verici bulma olasılığının her zaman yüksek olamadığını belirtiyor. Bu nedenle gönüllü donör olmak son derece önemli.
Dua edelim de, İsmet’e uygun donör kısa sürede bulunsun ve sağlığına kavuşsun.
Aksi takdirde, İsmet’ten başka iki kızı daha olan 33 yaşındaki Aynur Salgın, eşini maden faciasında yitirmenin acısını dindiremeden biri hasta, 3 çocukla hayata tutunabilmek için amansız bir mücadeleye girecek.
Paylaş