Paylaş
Hizmet verdiği yüzlerce hastasının yanında Didem’i tanıyanlar ne kadar enerjik, pozitif ve hayat enerjisi dolu olduğunu bilirler ve sanıyorum benim gibi onun bu yönünden olumlu etkilenirler. Her fırsatta dünyanın uzak köşelerine seyahat eden, fotoğraflayan ve özellikle sınır tanımayan doktorlar oluşumu ile gittiği Afrika’ya müthiş bir tutkuyla bağlı olan doktor, ‘50 yaşına yaklaştığım hayatımın bu döneminde hayallerimizin peşinden koşmamız gerektiğini iyice anladım. Sınırları yalnızca biz koyuyoruz, isteyince yapılamayacak çok az şey var’ diyerek hayata bakışını özetliyor...
- Çok yoğun çalışan bir doktorsun fakat aynı yoğunlukta da seyahat ediyorsun. Nasıl zaman buluyorsun? Seyahat senin için bir gereklilik mi?
- Seyahat benim için bir yaşam şekli desem abartmış olmam inan ki... Seyahat, vahşi yaşam ve doktorluk bir arada çok da kolay yürüyor hayatımda. Serbest hekim olarak kendi kliniğimde çalışıyorum. Bu bana aralarda birer haftalık kaçamaklar yapabilme şansı tanıyor. Dünyanın en ücra köşelerinde cep telefonu ve internet var! Hastalarımla iletişim kurabiliyorum. Sınır tanımayan doktorlar kısmı da bana insan hayatında fark yaratma duygusunu en derinden hissettiriyor. Sonuçta ben İzmir’de yaşıyorum. Ben olmasam da hastalarım bir endokrinoloji uzmanına ulaşıp tedavi olabilirler ama Afrikanın ücra köşelerinde bizler gitmezsek doktor yok. Bu tarif edilmez bir duygu. Örneğin Zulu kabilesi bizler için yerel kutsama ayini yaptı görevimiz tamamlandığında. Şu anda hatırladığımda bile gözlerim doluyor inan...
70 YAŞIMDA GİDEMEYECEĞİM YERLERE ŞİMDİ GİDİYORUM
- Özellikle uzak ülkelere seyahat etmeyi tercih ediyorsun. İlgini en çok ne çekiyor?
- Uzak ve farklı yerlere gitmeyi özellikle tercih ediyorum. Çünkü 70 yaşıma geldiğimde, tabii gelebilirsem ve sağlıklı olursam, Avrupa’yı gezmeye enerjim yetebilir ve risk daha az olur. Ama Hindistan’dan Nepal öküzüne binip Himalaya’lara çıkamam diye düşünüyorum. Bu arada ocak ayında kar leoparı fotoğraflayabilmek umudu ile 3000 metreye çıkacağız. Seyahatlerde, görevli gitmesem bile eşim ve ben asla turistik yerlerde, alışveriş merkezlerinde zaman geçirmeyi sevmiyoruz. Arka sokaklar, gittiğimiz yerlerin gerçek yaşamı, insan iletişimi esas tat aldığımız şeyler oluyor.
- Afrika tekrar tekrar gittiğin bir yer. Özel bir nedeni var mı?
- Afrika’da doğmamış olabilirim ama kalbim Afrika’ya ait diyebilirim. Afrika gezilerimin pek çoğu Afrika Sınır Tanımayan doktorları sayesinde gönüllü doktorluk yapmak amaçlı oluyor. Bu da bana el değmemiş yerlere kadar rahatça gidebilme şansı veriyor. Gerçek yaşamımda nelerin esiri olduğumu, nelerin gereksiz stresler oluşturduğunu, aslında yaşamın ne kadar basit olabileceğini aynı zamanda ne kadar keyif alınabileceğini hatırlıyorum her gidişimde. Sonra İzmir’e dönüyorum... Aradan 2-3 ay geçiyor yine aynı karmaşa beni içine alıveriyor. Ben de yaşamın gerçeklerini tekrar hatırlamak için Afrika’ya koşuyorum. Sanırım zor öğrenen bir insan olduğum için gerçek yaşamı hissetmek amacıyla defalarca Afrika’ya gitmem gerekecek.
GÜZELLİKLERİ SEVDİKLERİMLE PAYLAŞMAK İÇİN FOTOĞRAFLIYORUM
- Hayvanlar ve vahşi hayat ile ilgili paylaşımların dikkat çekiyor. Hatta bu konuda bir fotoğraf sergisi açtın. Nasıl fotoğraflar sergiledin?
- Vahşi yaşam ilgim Afrika aşkı gibi hep vardı zaten. Vahşi yaşam bana sınırsız güzellikler sunuyor. Heyecan duyuyorum, hayranlık duyuyorum ve gerçekte yaşamın ne olduğunu tüm hücrelerimde hissediyorum. Benim vahşi yaşam yolculuklarım Afrika ile sınırlı değil. Afrika yalnızca sınır tanımayan doktorlar ile görev kısmını oluşturuyor. Afrika demek ayrıca ‘Lion Alert ve aslanım Washa’ demek benim için. Alert ne derseniz... Afrika aslanlarının yarısı son 25 yıl içinde kaçak avcılar tarafından öldürüldü. Tüm büyük kediler gibi Afrika aslanları da nesli tükenme tehlikesinde olan hayvanlar listesinde kırmızı kategoride. Bir şeyler yapmazsak sizlerin çocukları özgür bir aslanın kükremesini hiç duyamayacak. Alert aslanlar yetiştiriyor ve bu aslanların vahşi doğaya uyum sağlamalarına yardım edip sonra onları özgür bırakıyor. Washa da onlardan birisi. Bebekliğinden beri bizim hayatımızda, zaman zaman gidip onunla birlikte olduk. Önce biberonla besledik, sonra ellerimizle et yedirdik, büyüdükçe doğada dolaştık onunla yıllar içinde. Sergimde fotoğraflarda oğlumun ve benim yanımda gördüğünüz aslan Washa. Alert rehabilitasyon programı sayesinde Botswana Okowanga deltasında artık özgür ve mutlu ve tamamen vahşi yaşamda. Kendi sürüsü ve kendi yavruları var Washa’nın. Vahşi yaşam tutkumun peşinde Afrika ile sınırlı kalmıyorum. Hindistan’da kaplan peşinde ormanlarda dolaştığım da oluyor, Amerika Kaliforniya dağlarında puma izini sürdüğüm de, Karayipler’de yunuslarla ve balinalarla okyanuslarda daldığımda.. Dünya gözüyle gördüğüm güzellikleri de dostlarımla paylaşmak için fotoğraflamaya çalışıyorum ve dostlarımla paylaşıyorum.
HASTALARIMA SÖYLEDİKLERİMİ KENDİM YAPACAĞIM
- Bu seyahatlerin sana, hayata bakışına ve mesleğine katkıları nasıl oluyor?
- Doktorluk mesleği her gün yeniden girdiğiniz bir sınav. Hep çalışmak, hep yenilikler öğrenmek ve bunlar kadar önemli olarak hep pozitif enerji ile dolu olmak zorundasınız. Hastalarımıza ancak böyle faydalı olabiliyoruz. Vahşi yaşam benim için bir tür meditasyon... Yine de geçen sene önemli bir dezavantaj yaşadım. Mozambik’te hayatımın ilk alerjik astım krizini yaşadım. 3 ay süre ile yoğun ve ağır kortizon tedavisi uygulandı. Bunun sonuçlarını her gün vücudumda hissediyorum. Bu sene benim için kendimle mücadele yılı olacak. Aldığım 15 kiloyu vermek, yitirdiğim kasları yeniden kazanmak yani hastalarıma her gün söylediğim şeyleri kendim yapmak için ayrılmış bir yıl bekliyor beni. Söylemek çok kolay da bakalım yapmak kolay olacak mı?
MUTLULUĞU ÇİKOLATA VE FAST FOODLA BULMAYA ÇALIŞMAYIN
- Bir endokrinolog olarak çok başarılı bir doktorsun. Bu konuda neler gözlemliyorsun? Hastalıkların artmasında nelerin etkili olduğunu düşünüyorsun?
- Çok teşekkür ederim, benim için büyük bir iltifat oldu bu. Sürekli stres altında yaşadığımız bir günlük hayatımız var. Stres demek alarmda olan böbrek üstü bezi ve sürekli salgılanan kortizol demek. Kortizol bağışıklık sistemimizi baskılıyor, bu yüzden mikroplarla da, her gün normalde vücudumuzun oluşturup bağışıklık sistemimizin yok ettiği kanser hücreleri ile de başa çıkamıyoruz. Ayrıca kortizol özellikle karın bölgesi olmak üzere tüm vücutta yağ birikimine neden oluyor. Yani şişmanlayan, sık hastalanan ve kansere davetiye çıkarmış vücutlarımız var. Ev, iş arasında koşuşturup yetişmeye çalışırken yürüyüşe bile vakit bulamıyoruz, düzenli spor aklımıza bile gelemiyor. Rahatlamak için arkadaş dostlarla geçirilecek güzel saatler ihmal ediliyor fazla mesaiye veriliyor... Yok olan mutluluk hormonları çikolata ve fast foodla yerine koyulmaya çalışılıyor.
- Özellikle beslenme alışkanlıklarımızla ilgili çeşitli çalışmalar yapıyorsun. Bunlardan bahseder misin?
- Son 3 yılımı American Academy of Antiaging Medicine ve UCLA ortak programı bir Antiaging doktorası yaparak ve insanların sağlıklı yaşlanması, çevresel faktörlerin yaşamımıza etkileri, genetik yapımızın getirdiği riskler ve tüm bunlara uygulanabilecek çözümler ile ilgili araştırmalar yaparak geçirdim. Hem gezip, hem fotoğraf çekip, hem doktora yapıp, hem doktorluk yapıp, hem anne olup, hem eş olmak nasıldır diye düşünme. Sen de en az benim kadar aktif ve başarılı bir kadınsın. Bu işin sırrı hem biraz hiperaktif olmaktan, hem de planlı çalışmaktan geçiyor. Tüm eski ve yeni bilgilerimi de hem hastalarımla, hem de çevremdeki dostlarımla paylaşmaya çalışıyorum.
Paylaş