Paylaş
ÇEŞME’de yaşanan kaza ve rahatsızlıklar yaz aylarında, yoğunluğa bağlı olarak onlarca kat artıyor. Bu da tam teşekküllü bir hastaneye duyulan ihtiyacı güçlendiriyor. 21 yıl önce bir kaza sonucu böyle bir hastane olmadığı için ailesinden büyük bir kayıp veren Emine Çizgenakat, aynı acıyı başkalarının yaşamaması için yıllardır vargücüyle çalışıyor. Kazadan hemen sonra açılan hastaneye, devletin kendi isteğiyle oğlu Alper Çizgenakat’ın adını vermesiyle ‘Alper Çizgenakat Hastane Gönüllüleri Derneği’ni kuran Çizgenakat, isim olmasa da yenilenen binanın eksiklerini gidermek için uğraştıklarını anlatıyor. Dernek gönüllüleri adına konuşan yönetim kurulu üyesi Emel Serdaroğlu ise devletin yıllar önce verdiği, fakat yeni binaya geçince taşınmayan ‘Alper Çizgenakat Hastanesi’ adını geri istediklerini söylüyor.
İSMİ BİZ İSTEMEDİK DEVLET VERDİ
- Alper Çizgenakat Hastanesi Gönüllüleri Derneği nasıl çıktı yola?
E. Çizgenakat: 21 yıl önce bir grup olarak Çeşme’deki hastane ihtiyacını karşılamak için çıktık yola.
E. Serdaroğlu: Aslında o yıllarda bir hastane yapımına başlanmış ama tamamlanmamış. Hep bir ihtiyaç vardı. Maalesef 1994’teki kaza sonucu devlet Emine Hanım’a ‘Bu bizim size olan borcumuz’ dedi ve Sağlık Bakanlığı, Alper Çizgenakat Hastanesi adını teklif etti. Yani bu Çizgenakat ailesinin değil, devletin kendi isteğiyle oldu. Hatta bu Emine Hanım’ın sırtına büyük bir sorumluluk yükledi. Zaten geçmişte de birçok sosyal projede özveriyle çalışırdı. Yardımlar, nüfus yoğunluğuna göre yapılıyor. Çeşme kışın 20 bin olduğundan bazı şeyler yavaş ilerliyordu. Ama yazlarını da gözardı etmemek gerekiyor. 300 bin, hatta şimdi 700 binden bahsediliyor.
E. Çizgenakat: Biz hastanenin adını törende duyduk. Ben zaten o zamanki valinin eşiyle ve gönüllü arkadaşlarımla başka projelerde çalışıyordum. Bizim olayımız ve oğlumun adının verilmesinden sonra tüm enerjimizi bu hastaneye verdik. Her hafta toplandık, sürekli hastaneyi donatmak için uğraştık. Yıllarca hastanenin tüm ihtiyaçlarını karşıladık.
- Yeni bina yapılmasına nasıl karar verildi?
E. Çizgenakat: Biz ne kadar çalışsak da yıllar geçtikçe hastane, ihtiyaçları karşılayamamaya başladı. İnsanlar üstüste muayene olmaya çalışıyor, doktorlar, hemşireler yetişemiyor. Bakanlık bu yeni hastanenin yapımına karar verdi. Bina bitince biz tıpkı ev taşır gibi diğer binadaki her şeyimizi buraya taşıdık. Eksikleri de yapmaya uğraştık. Yani ilk hastaneyi nasıl donattıysak burayı da donattık.
2 MİLYON TL TOPLAYIP DONATTIK
- Yeni hastanenin donatılması için ne kadar harcandı şu ana kadar?
E. Çizgenakat: Bakın kısacık dönemde, çok değerli dostlarımızla bu hastaneye büyük yardımlar yaptık. Yaklaşık 2 milyon TL topladık ve harcadık hastaneye. 40 odanın her birinin tefrişini bir dostumuz üstlendi ve en güzel şekilde yaptı. Oda kalmadığında başka şeyler yapmak istediler. Mesela Erdoğan Özgörkey arıtma sistemini yaptırmayı üstlendi. Bizi hiç yormadan hepsini yaptı ve büyük destek oldu. Hastanenin televizyonları için yıllar önce oğlumla ata binen ve arkadaşı olan Mustafa Koç’u aradım. Hemen üstlendi ve tüm televizyonlar Arçelik’ten geldi.
HAYIRSEVERLERE İHTİYAÇ VAR
- Hala ihtiyaçlar var mı?
E. Çizgenakat: Olmaz mı? Elimde listeyle dolaşıyorum sürekli. Çünkü hastanenin ihtiyaçları bitmiyor doğal olarak. Ben de kiminle görüşsem durumu uygunsa mutlaka soruyorum. Devlet kendine göre yapılması gerekenleri yapıyor. Ama biz dernek olarak elimizden gelen ve ihtiyaç olan herşeyi yapmaya çalışıyoruz. En önemlisi de bilinçli bir grup lideri ki başhekimlerimiz bu noktada devreye giriyor. Şu anda da başhekimimiz Dr. Yasin Akar bizi çok güzel yönlendiriyor. O sayede doğru işler yapabiliyoruz. Ama daha çok ihtiyaç var. İlgilenenler lütfen bize ulaşsın.
E. Serdaroğlu: Biz aslında yıllar önce de yeni hastane yapılsın istiyorduk. Hatta bu amaçla başvuru yapmıştık ama o zamanki yetkililer gerek görmedi. ‘Urla’ya, İzmir’e gidilsin’ dediler. Ama yıllar içinde Çeşme’de tam teşekküllü bir hastane olmamasının olumsuz sonuçlarını hep birlikte yaşadık. Burada 16 makineli diyaliz merkezimiz var. Eskiden insanlar şehirden ayrılamıyordu oysa şimdi burada girebiliyor.
UMARIZ EVRAK ARŞİVDE BULUNUR
- Peki neden yeni binasına taşınınca adı değişip Çeşme Devlet Hastanesi oldu?
E. Serdaroğlu: 1994’te Vali’nin Sağlık Bakanlığı’na gönderdiği yazı bu. Valilik hastanenin adının Alper Çizgenakat olmasını teklif ediyor zaten. Ama şimdi yeni bina açılırken bu evrak bulunamadığı için Çeşme Devlet Hastanesi olarak açıldığı söyleniyor. Yani ilginç tabii. Evrak arşivde bulunabilir diye umuyoruz. Zaten 10-12 yıl önce ülkedeki tüm devlet hastanelerine bakanlık yapmış. Kişilerin ismi verilsin dendiğinde eşim Rıfat Serdaroğlu’nunki Ödemiş Devlet Hastanesi’ne verilecekti. Eşim kabul etmedi. İlla verecekseniz Alper Çizgenakat adını korumak koşuluyla Çeşme Devlet Hastanesi olsun dedi. Bu da kabul edildi ve böylece bu hastaneye 2. kez Alper Çizgenakat Hastanesi adı verildi. Emine Hanım o kadar zarif ve özel ki, isim olsa da olmasa da aynı şekilde çalışacak. Ama biz gönüllüler çok üzülüyoruz ve Alper Çizgenakat Hastanesi adını geri istiyoruz.
E. Çizgenakat: Doğrusu ben de biraz üzüldüm. Ama sonra düşündüm ki, sonuçta ben hizmet için çıktım yola. Hatta arkadaşlarımdan ‘bu hizmeti bırakalım’ diyenler oldu. ‘Ama kesinlikle biz vazgeçmeyeceğiz ve hizmete devam edeceğiz’ dedim. Hatta 19 Ağustos’ta tüm yardım eden gönüllülerimize ve katkı verenlere burada bir teşekkür toplantısı yapacağız.
ANNE VASİYETİYLE MORG YAPTIRDI
- Siz aslında insanların hayır yapmaları ve hayatlarına anlam katmalarına da yardımcı oluyorsunuz...
E. Çizgenakat: Bakın, bağış toplarken bir adam geldi, sakallı ve biraz özensiz giyimli, hatta beline kemer yerine ip bağlamış… ‘Ben de yardım yapmak istiyorum’ dedi. Biz de bin ya da 2 bin TL’lik malzeme söyledik. ‘Yok ben onları istemem, morg ne durumda’ dedi. O dönemde morg berbat durumda. Morgu gösterdik, ‘Tamam, ben burayı yaptıracağım’ dedi. Kabul ettik ama şaşırdık da çünkü tam 150 bin TL gerekiyor. Sonradan şöyle dedi: “Benim annem ölü yıkardı, babam da ölü gömerdi. Eve geldiğinde hep ‘Ah, güzel bir yer olsa da meftaları daha iyi uğurlayabilsem’ derdi. Şimdi ben çocuklarımı okuttum, imkanları iyi. Evimin kapısında kilit yoktur, zaten parayı nereye götüreceğim. Ben şimdi annemin vasiyetini yaptıracağım” dedi ve morgun herşeyiyle ilgilendi. Hatta 25 bin TL ekstra masraf çıktı, ben başkasına verecektim. ‘Hayırın üzerine hayır olmaz’ diyerek onu da yaptırdı. Şimdi morg onun annesinin adını taşıyor.
Paylaş