Paylaş
SOMA’da yaşanan maden faciasında onlarca kurtarma ekibi görev yaptı. Biri de Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE) idi. Bir yanda canlarını tehlikeye atarak en azından bir kişiyi daha kurtarmak için uğraşan, diğer yanda acılı ailelerin sıkıntılarına ortak olan kurtarma görevlileri, her ne kadar bu işin eğitimini almış olsalar da, etkileniyor, acıları uzun süre yüreklerinde taşıyor. Öyle olaylarla karşılaşıyorlar ki, akıllarından hiç çıkmıyor. Tıpkı ‘Çizmelerimi çıkarayım da sedye kirlenmesin’ diyen işçiye ilk yardım yapan acil tıp teknisyeni Yurdagül Köstekli gibi. Türkiye’deki her vicdan sahibi insanın yüreğini derinden dağlayan bu sözler karşısında metanetini koruyarak yaralı işçiye moral veren Köstekli, ‘bizim için insan hayatından daha değerli şey yok’ diyor. Tıpkı diğer kurtarma görevlileri gibi...
İLK KEZ BÖYLESİYLE KARŞILAŞTIM
YURDAGÜL KÖSTEKLİ (ALİAĞA 112 İSTASYONU, ACİL TIP TEKNİSYENİ)
- İlk gün oradaydık. Tek düşüncemiz hastalarla ve yaralılarla ilgilenmekti. Yaralı işçimizi getirdiler. Sedyeye yatırırken ‘çizmelerimi çıkarayım sedye kirlenmesin’ deyince çok şaşırdım. Ama zaten o an aklımda sadece sağlığıyla ilgilenmek vardı. Sonra hastaneye kadar birlikte gittik. Rahat olmasını, bizim onlar için geldiğimizi söyledim. Tedavisini yaptık ve hastaneye teslim ettik.
Hemen hergün onlarca hasta, yaralı taşıyoruz. Şimdiye kadar böyle bir soru duymamıştım. Bizler sedyeyi değil, insan sağlığını düşünürüz. Zaten yapmam gerekeni yaptım. Normali de bu. Ama tabii keşke bu olay olmasaydı diyorum hep. Daha önce fırsatım olmadı sizin vasıtanızla hayatını kaybeden işçilerimizin ailelerine başsağlığı diliyorum. Gerçekten çok üzgünüm.
CANLI ÇIKAN KİMSEYİ KAYBETMEDİK
DR. TURHAN SOFUOĞLU (İZMİR İL SAĞLIK MÜDÜR YARDIMCISI VE UMKE KOORDİNATÖRÜ)
- İlk haber geldiğinde hemen Bergama ve Kınık 112 ambulans ekiplerimiz olay yerine gitti. Çok yakın olduklarından 30 dakikada ulaştılar. Ben de kısa sürede hazırlanarak Bergama üzerinden madene gitmek üzere yola çıktım. Tabii ilk anda olayın boyutu anlaşılamamıştı. Buna rağmen İzmir’den 112 ve UMKE ekiplerimizi yola çıkardık. Manisa ve İzmir’den ekipler yola çıkarken maden koşullarının olumsuzluğunu düşünerek İzmir’den helikopter ambulansımızı da yönlendirdik. Daha sonra Çanakkale’den de bir helikopter ambulans Soma’ya geldi. Bakanlığından gelen yöneticilerimiz ve Manisa İl Sağlık Müdürlüğü yetkililerimizle kriz masası oluşturduk.
İzmir’den 5 UMKE ekibimiz, 16 ambulansımız sürekli görev yaptı. İzmir, Manisa, Balıkesir, Bursa, Uşak’tan 112 ve UMKE ekiplerimiz geldi. 4 sahra çadırı kurduk. Arkadaşlarımız günler, geceler boyu uykusuz çalıştı. Zaten yaralı çıkan kimseyi kaybetmedik. Hepsi yaşıyor. Ama maalesef cenazelerimiz daha fazlaydı.
Sağlık birimleri, kurtarma ekiplerindekiler de insan sonuçta. Çoğu etkilendi, çünkü çok üzücü bir olay. Şimdi üniversiteden psikologlarımız geldi. Arkadaşlarımızla görüşüp yardımcı olacaklar. Çünkü herkesin bu olaydan etkilenme düzeyi aynı olmayabiliyor.
Biz deprem, sel, yangın gibi birçok felaket konusunda eğitimliyiz ama maden farklı. Yine de arkadaşlarımız çok çalıştı ve ellerinden geleni yaptı. Bu olaydan sonra İzmir’deki bir maden bizden tatbikat konusunda yardım istedi. Biz de onlarla bu çalışmayı yaparak burada kazandıklarımız ışığında deneyimimizi artıracağız. Ama umuyoruz bir daha aynı olayla karşılaşmayız.
YAKINLARININ DA İHTİYACI OLDU
DR. KUTLU OLCAY (İZMİR UMKE GÖREVLİSİ)
- Bölgeye ilk ulaşanlardanız. İlk anda olayın boyutu anlaşılamıyordu. O nedenle büyük kaos vardı, vardiya değişiminden dolayı içeride kaç kişi var bilinmiyordu. Madene ulaşınca hemen hazırlığımızı yaptık ve bizden önce gelen Manisa UMKE ekibiyle çalışmaya başladık. Çünkü mesela depremde olay olup bitiyor biz sonrasında çalışıyoruz. Ama burada devam eden ve hızla yayılan karbonmonoksit ve kapalı ortamda yangın tehlikesi vardı. Zaten belli bir yere kadar gidebiliyorduk. Daha ileriye madenci ve AFAD görevlileri gidebiliyordu. Sabaha karşı 5’e kadar 48 yaralı işçimizin çıkarılmasına eşlik ettik. Madenden canlı çıkarılanların hepsi yaşıyor, o nedenle mutluyuz ama sonrasında genellikle siyah kod dediğimiz cenazelerimizi çıkardık. Bu gibi durumlarda sadece madenciler değil dışarıda bekleyen madenci yakınları da fenalaşabiliyor, rahatsızlanıyor. Onlarla da ilgilenmemiz gerekiyordu. Saatler ilerledikçe onların da psikolojisi bozuluyordu, bizim de… Haklı olarak sürekli bize soru soruyorlar ve yakınlarının durumlarını öğrenmek istiyorlardı. Ama yanıtlarımız onları tatmin etmiyordu.
6 CENAZEDEN SONRA TÜKENDİM AMA DEVAM
KENAN DEMİR (SAĞLIK MEMURU)
- Çok iç burkan olaylar vardı. Mesela bir madenci kardeşinin cenazesini taşıyordu. Bize teslim etti. ‘Şimdi babamı almaya gidiyorum’ dedi. Bir süre sonra da babasının cenazesini getirdi. Dayanılmaz bir durumdu. Bir aileden 2 cenaze, nasıl dayanacaklar bilmiyorum. Sonrasında da durumu daha kötü olan cenazelerimizi çıkarmaya başladık. Orada 6 cenaze çıkardıktan sonra ben tükendim ve çıktım. Ama dışarı çıkınca da duramadım. İnsan bir şeyler yapmak istiyor çünkü. Bir de ailelerin cenazeleri görmek istemesi çok zordu. Kimi ‘dövmesi vardı, beni vardı’ diyor ama bulunamıyordu. ‘Pantalonunun fermuarı bozuktu ona bakalım’ diyen vardı. Çok zor bir psikoloji. Biz sağlık çalışanıyız ama insanız. Orada anlamıyorsunuz, ama ben hala etkisindeyim olanların.
UYUMAK MÜMKÜN OLMADI
DİLEK ÖNDER (İZMİR UMKE GÖREVLİSİ)
- İlk gün ulaştık. Hasta yakınları ve kurtarmaya giren arkadaşlarımızla da ilgileniyoruz. İlk anda sıcak alana, yani madene çok yakındık ama sonrasında biz geri plana geçtik. Pek uyumuyoruz zaten uyumak da mümkün değil.
MORALİMİZİ YÜKSEK TUTMAYA ÇALIŞTIK
MELİH ARSLAN (İZMİR UMKE GÖREVLİSİ)
- İlk günden beri oradaydık. Kimlik tespiti çok zor bir süreç. Moralimizi yüksek tutmaya, kendi duygularımızı düşünmemeye çalışıyoruz. Mesela UMKE’de görevli Dilek’in eşi Ozan da burada. 2 yaşındaki çocuklarını babaanneye bırakıp geldiler. Aklımız fikrimiz madendeki işçilerde. Umarım canlı çıkarlar.
ÇOK YERDE ÇALIŞTIK AMA MADEN İLKTİ
ABDULLAH ÖZTÜRK (İZMİR UMKE GÖREVLİSİ)
- İlk anda madenin ağzından içeri girdik. Bize 4. kapıya kadar giriş izni verdiler. Gerisine biz giremiyoruz. İzmir UMKE olarak biz, Van depreminde de, Libya’daki olaylar sırasında da oraya giderek arama kurtarma çalışmaları yapmıştık. Ama madenle ilgili bir deneyimimiz yoktu. Daha önce Balıkesir’de bir madene tatbikata gitmiştik. Fakat burası ve gerçek bir olay çok farklı. Bu anlatılamaz, yaşamak gerek.
Paylaş