Batı bizim varlığımıza bizden çok sahip çıkıyor

İZMİR ve çevresi her daim ilgi odağı olmuş. Buraların adına şiirler, kitaplar yazılmış, besteler yapılmış güzelliği ve kültürel zenginliğini anlatmaya yine de yetmemiş.

Haberin Devamı

İşte bu noktadan yola çıkan Nis Productions/IQ firmasının ortakları yapımcı Filiz Emre ve yönetmen Çağatay Karaçizmeli Urla’yı anlatan bir belgesel çekme fikri ile işe başlamışlar. “İmbatın derin toprakları, Urla” projesi kapsamında oldukça yol kateden Emre ve Karaçizmeli, gerekli destek sağlandıkça ortaya tüm dünyaya hitap edecek müthiş işler çıkabileceğini anlatıyor.

Batı bizim varlığımıza bizden çok sahip çıkıyor

- Urla ile ilgili bir belgesel çekme fikri nasıl ortaya çıktı?
- Uzun zamandır Anadolu, Trakya, Balkanlar üzerinde yoğuruluyorduk. Bir çok farklı zamanda okumalar, incelemeler, araştırmalar gerçekleştirdik. Bizim coğrafyamızda sayısız değerli bölge var Belli metotlarla dağınık düşüncelerimizi bazı bölgelerimizde yoğunlaştırdık. Bunlardan önem verdiğimiz dört tarih ve coğrafya diğerlerinden daha öne çıktı. İstanbul, Antakya, Urfa ve Urla... Ancak bunlardan iki tanesi ayrı bir öneme sahip. Urfa, Mezopotamya kültürünü, Urla ise batı kültürünü doğuran yerler... Biz; “martının gözüyle İstanbul” olarak bilinen imaj filmimizle anlatmak istediğimiz yapıyı ilgili insanlara ve dünyaya ispat etmiştik. Şimdi, proje ortağımız Yeşim Mançe’nin Urla’da zeytin ve üzüm kültürleri üzerine yaptığı incelemeler, belgeler bizi Urla projesine yönlendirdi. Ayrıca biz de İzmir’i ve çevresini yaşamış insanlardık.
Urla, eski adıyla Klazomenai, diğer İyon kentlerinin; Kolophon, Miletos, Myus, Priene, Ephesos, Lebedos, Teos, Erythrai, Phokala, Samos, Chios’un başkenti... Adı geçen bu İyon kentleri aynı zamanda Dodekapolis Birliği’ni oluştururlar. Urla (Klazomenai) bilinen tarihin ilk liman kentlerinden... İyon, Persçe Yunan demek... Bu bölgede müthiş bir uygarlık yeşertmişler ve bugün Batı uygarlığı dediğimiz bir kültürün başlangıcını yaratmışlardır. Ayrıca bizim araştırmalarımızda; tarih boyunca ve bugün de bölgedeki kültürel zenginliği yaratan etkenin bir meltem olduğunu farkettik. Evet dünyada bir çok yerde meltem mevcut. Ancak hiçbiri denizden karaya esmiyor. Tek esen meltem burada ve buna “imbat” deniyor. Çağlar boyunca bölgede kültürü besleyen asıl gıda bu meltem (imbat). Biz de bu kültürel zenginliği var eden doğa harikası için filmimizin ismini “İmbatın derin toprakları, Urla” koyduk... İmbatı, bir nevi Atlas Okyanusu’ndaki Gulf Stream olarak düşünebilirsiniz...
- Bu konuda şimdiye kadar neler yapıldı, nasıl bir yol alındı?
- Kent filmleri çekmek zor iştir. Üzerinde meşakkatli çalışma gerektirir. Filmlerde ifade edeceğiniz tarih düz bir doğru olarak değil dikine bilgileri, duyguları aktarabileceğiniz şekilde işlenmelidir. Bu da donanım, deneyim ve aşk gerektirir. Projemizin “fikir annesi” Yeşim Mançe’nin gayretleriyle bu bölgedeki entelijansiya ile yoğun ilişkiler kurduk. Urla Belediye Başkanı, Kaymakamı, bu bölgedeki donanımlı insanlar projemize hem inandılar hem de fiziki desteklerini sağladılar. Projemizdeki önemli katkı ise derin bilgisi ve pratiği ile Prof. Hayat Erkanal’ındır.

Haberin Devamı

Batı bizim varlığımıza bizden çok sahip çıkıyor

 

Haberin Devamı

BATI BİZİM VARLIĞIMIZA BİZDEN ÇOK SAHİP ÇIKIYOR
- Urla belgeselinin yurtdışında gösterimi konusunda neler yapmayı planlıyorsunuz, herhangi bir girişiminiz oldu mu?
- Biz, Nis Productions/IQ olarak, 50’nci yılını kutlayan uluslararası bir film yapımcıları ağının Türkiye üyesiyiz. International Quorum of Motion Picture Producers (IQ) dünyanın sayılı prodüksiyon şirketlerinden kurulmuş dev bir yapı... Bana da yönetim kurulunda bir görev teklif ettiler, kabul ettim. 1 Ocak 2017 itibariyla IQ yönetim kurulunda, kurumsal ve sosyal sorumluluk filmlerinden sorumlu başkan yardımcısı olarak yeni görevime başlayacağım. İmbatın derin toprakları, Urla filmimize geri döneyim. Biz bu filmi zaten dünya için gerçekleştiriyoruz. Şimdiden IQ’nun da katkılarıyla önemli dünya TV kanallarında, BBC, Discovery, National Geographic gibi, ayrıca bir çok önemli festivalde gösterilmesi üzerine ilişkileri yürütüyoruz. Biz; bir Urla (Klazomenai) filmi üretiyoruz deyince maalesef Batı daha çok ilgileniyor projeyle... Ve Batı kendi varlığına sahip çıkıyor. Oysa bizler daha ‘burada ne var ne yok’tayız. Bırakın tarihi...
- Bu belgeselin bölgeye, ülkemize nasıl bir katkısı olabilir?
- “İmbatın derin toprakları, Urla” filmimiz aslında bütün insanlığı ilgilendiriyor. Çünkü Batı Uygarlığı dediğimiz kavram tam da bu bölgede oluşmuş ve bu günlere kadar gelişerek taşınmıştır... Urla’nın, evrensel entelektüel birikime tekrar kazandırılmasını amaçlayan filmimizle, Türkiye ve dünyada varlığımızı perçinleyelim, yaşadığımız coğrafyayı geleceğe, sağlam, tartışmasız imajlarla taşıyalım ve bölgenin samimiyetini, inancını, iddialarını, soluğunu, heyecanını güçlü bir imaj filmiyle dünyaya ulaştıralım, yurtiçi ve yurtdışı pazarlarda, festivallerde, Urla’yı tanıtalım, Urla’ya olan ilgiyi artıralım ve bölgenin nitelikli turizmine katkıda bulunalım istiyoruz.
“İmbat’ın Derin Toprakları, Urla” filmimizde yer alan mekanlar, bilgiler, detaylar dünyadaki birçok entelektüelin ilgisini Urla’ya yöneltecektir.

 

Haberin Devamı

BU BÖLGE GÖBEKLİTEPE’DEN ESKİ...
- Belgesel anlamında ülkemiz gerçekten büyük bir hazine. Bu konuda daha fazla çalışma olmamasını neye bağlıyorsunuz?
- Göbeklitepe’nin varlığı şimdiye kadar bildiğimiz bütün tarih, sosyoloji, matematik, vb bilimleri yeniden yazdırıyor. Yetkin insanlar şaşkınlık içinde... Oysa biz biliyoruz ki bu bölge Göbeklitepe’den daha da eski bir uygarlık. Urla (Klazomenai) çok renklilik, çok dillilik, çok dinlilik demektir. Üzgünüm, bizim insanımız bunun ayırdında bile değil... Aslında hiçbir şeyin farkında olmayan hayatlar tamamlamakla meşgul insanlar güruhu bizim ülkemiz... Çok çok acı ve rahatsız edici bir hal bu... Büyük, uçsuz bucaksız bir coğrafyanın üzerinde soluk alıp veriyoruz hep birlikte... Bu coğrafyayı, bilgiyle yerkürenin merkezine doğru kazmaya başladığınızda bütün insanlığın alt üst olduğu “yeniler”i keşfediyor ve ortaya çıkartıyorsunuz. Ancak bunu bizler değil diğerleri heyecan ve şaşkınlıkla izliyor, takip ediyor ve her uğraşının neredeyse her bir bölümünü doktora çalışması yapıyor. Canım çok sıkkın bu çaresiz cahilliğimize...

 

Haberin Devamı

KADIN PROJELERİ YAPACAĞIZ
- Kadınlarla ilgili ne gibi projeleriniz var? Bu konuda ne gibi uluslararası bağlantılarınız var?
- Kadın; doğuran, besleyen, koruyan... Aynı zamanda; kadın yüzyıllar boyunca; köle olarak satılan, dövülen, tecavüz edilen, kız doğduğu için boğulan, enseste maruz kalan, haz almasın diye sünnet edilen, iş yerinde tacize uğrayan, çocuk yaşta evlendirilen, okumasına izin verilmeyen, oynamasına izin verilmeyen, seks için satılan, sevgilisinden/kocasından ayrılmak isteyince öldürülen... Uzun zamandır yerküremizdeki homo sapiensin, kadın olan tarafını neden ötekileştirdiği üzerinde çalıştık. Bu çalışmalarda öğrendik ki binlerce yıldır kadın eril iktidarın mezalime uğrattığı, yok saydığı, bugün halen neredeyse köle olarak kullandığı bir varlık. Kadının topluma kazandırılması, sağlıklı eğitim alması, kendi seçimlerini yaşaması, farklı iş alanlarında daha fazla kadın gücü yaratılması, kadının toplumda sesini daha fazla duyurması gerekiyor. Önce insan sonra kendi seçimlerini yapan kendi seçimlerini yaşayan kadınların yetiştirilmesi gerekiyor. Buradan yola çıkarak; tüm insanların ve kadının doğumdan gelen eşitlik hakkını bir de biz yorumlamak istiyoruz. Özünde insan tek bir canlı, “bir”, kadını ve erkeği tek, içiçe sarmal... Projemizin ismi “Bir”... 8 aydır üzerinde çalıştığımız bu projemizi de ilk kez burada size açıklıyoruz. İlk filmi, Türkiye’de Türk kadın yönetmenle gerçekleştireceğiz, belgesel konusu Türkiye’de yaşam mücadelesi veren bir mülteci kadın. Çekimler İzmir ya da İstanbul’da yapılacak. İkinci filmi Amerika’da Amerikalı kadın yönetmenle çekeceğiz, belgesel konusu Amerika’da yaşam mücadelesi veren bir mülteci kadın. Üçüncü film İtalya’da, dördüncü Avustralya ve böyle böyle dünyanın farklı ülkelerinden farklı yorumlarla kadınların varlığını duyuracağız. Proje ortağımız Yeşim Mançe, İzmir ve İstanbul’da bu proje kapsamında yapmayı planladığımız serginin hazırlıklarına başladı şimdiden...

 

Haberin Devamı

FİLM SEKTÖRÜ ISTIRAP ÇEKİYOR
- Kaç yıldır film sektöründe çalışıyorsunuz, kendinizi ve yaptığınız işleri biraz anlatabilir misiniz?
- Yaklaşık 30 yıldır, üç boyutlu, iki boyutlu sanatla yoğuruluyoruz. Film de ifade biçimlerimizden birisi.. Sayısız reklam ve kurum filmi, dokü drama ile üretim yaptık. Bir çok ulusal ve uluslararası ödül kazandık. İşimizi severek aşkla yapıyoruz. Şimdiki aşkımız Urla (Klazomenai) ve imbat...
- Teknoloji, video sektöründeki hızlı gelişmelerden sonra sizce belgesel ve film sektörünün geleceği nasıl şekillenecek?
- Elbette teknoloji önemlidir, ancak asıl olan ifade etmek istediğinizi, sanatın ve bilginin kabul görmüş zenginliğinde üretebilmektir. Bir anlamda teknolojinin getirdiği rahatlık ve görece ekonomik avantajlar bir çok yetersiz insan çoğunluğunu da oluşturuyor. Hiçbir bilgi, donanım çeşitliliği ve derinliği olmayan kendilerini geliştirmek istemeyen yeni insan türlerinin ellerinde ıstırap çeken bir film sektörümüz var. Burada sektör dememiz doğru değil tabii... Belki de kaba bir lonca diyebiliriz. Üniversitelerimizdeki ilgili bölümler dahi mantar tabancası gibi... Üzgünüm...

Yazarın Tüm Yazıları