Paylaş
Çeşme Yelken Kulübü Başkanı olarak, amatör yelken kulüplerinin yaşadığı birçok sorunu gündeme getiren ve çözümler bulan Akdurak, 5 Kasım’da Ankara’da yapılacak seçimler için ortak aklın hakim olduğu, adil, şeffaf, demokratik bir yönetim anlayışını benimsediklerini anlatıyor. “Yelkende Güvenli Gelecek” sloganı ve “Makara” logosu ile yola çıkan Özlem Akdurak; ekibini ve yönetim anlayışını daha iyi tanımak isteyenleri www.yelkendeguvenligelecek.com adlı web sitelerini incelemeye davet ediyor.
- Yelkene ilginiz nasıl başladı?
- İlk tanışıklığım milli surf sporcusu olan eşimle oldu. Eşimle henüz flört ederken bile o surf yaparken ben onu karada beklerdim. Sonrasında onunla beraber denize adım atmış oldum. Büyük oğlum da yelkene başlayınca bu kez onu kıyıda bekler oldum. Baktım eşim yelken yarışlarında, oğlum optimist yarışlarında ben de kadın arkadaşlarımı organize ettim ve kendi takımımızı kurarak yarışlara katılmaya başladık.
- Safinaz takımınız böyle mi kuruldu?
- Evet. Kadın arkadaşlarıma telefon açtım ‘elizdeki işleri bırakın, hemen marinaya gelin’ dedim. Yine ne proje yapacaksın dediler. ‘Ben yat yarışlarına eşimle katılıyorum ama artık kadın kadına bir ekip kurmak istiyorum’ dedim. Biz 9 kadın ders almaya başladık. Elenen arkadaşlarımızdan sonra 7 kadın ekibimizi kurduk ve kendi bütçelerimizle birleşip Safinaz adlı tekneyi aldık ve yarışlara katılmaya başladık. 12 yıldır da birlikte yarışıyoruz. Tamamen demokratik, hangi yarışa katılacağımıza, teknenin kullanımına birlikte karar verdiğimiz bir düzenimiz var. Bugüne kadar Bodrum Açık Yat Yarışları başta olmak üzere birçok yarışa katıldık ve önemli dereceler kazandık.
SPORLA UĞRAŞAN ÇOCUĞUN KÖTÜ ALIŞKANLIĞI OLMAZ
- Yelken sporuyla uğraşmanız size neler kattı, neleri değiştirdi?
- Ben başladığım dönemlerde bankacıydım ve yoğun çalışıyordum. Risk ve stres ağırlıklı bir tempom vardı. O dönemde sadece yelkenle bir günlük uğraşım bile benim çok uzun tatillerde elde edeceğim dinlenme ve huzura yol açıyordu. Ayrıca bir anne olarak özellikle ergenlik döneminde bir çocuğun sporla uğraşmasının ne kadar önemli ve iyi bir şey olduğunu gördüm. Spor yapan bir çocuğun kötü alışkanlıkları, verimsiz geçen bir günü olmuyor. Benim oğlum en yoğun sınav döneminde bile denize çıkardı ve çok rahatlardı. Gençlik döneminde birçok anne çocuğunu kafe, bar, alışveriş merkezi kapılarında beklerken ben spor sayesinde böyle şeyler yaşamak durumunda kalmadım. Çünkü oğlum hep kulüpte, tertemiz bir spor ortamındaydı. Hatta ben nerede bir çocuk görsem hemen sormaya başlarım ‘spor yapıyor musun, denizi seviyor musun, yelken yapar mısın’. Zaten biz bu deneyimden sonra bir kulüp kurmaya karar vermiştik.
- Spor kulübü yöneticiliğine geçişiniz nasıl oldu?
- Kulüp yönetimi, antrenör, aile, sporcu aynı frekansta olmalı. Biz bunun doğru yapılanmasını sağlayabilmek amacıyla bir kulüp kurmaya karar verdik. Avrupa standartlarında olan, antrenörün sürekli eğitiminin gerçekleştiği, hem biraz alaylı hem biraz mektepli hocalarımızın bulunduğu, pedagojik yaklaşımların önemsendiği bir ortam yaratmak istedik ve Solo’yu kurduk. Sonradan anladık ki ülkemizde hem sporculuk hem de kulüpçülük, hele kışın deniz sporları aynı anda çok zor. Çünkü Türkiye’de Kıyı Kanunu, amatör su sporlarına izin vermeyecek bir şekilde düzenlenmiş. Tüm Türkiye’deki yelken kulüpleri bırakın ödüllendirilmeyi cezalandırılır gibi ecrimisil sorunlarıyla uğraşıyor. Zaten beni federasyon başkanlığına iten sebeplerden biri de bu. Kulüplerimiz sürekli bir yokluk içerisinde yarışlara katılmak ve nakliye sorunlarıyla uğraşıyor. Çok problem var gibi görünüyor ama temeldeki sorun Kıyı Kanunu.
KIYI KANUNU YELKEN KULÜPLERİMİZE BÜYÜK SORUN
- Yelken Kulüplerinin yüzyüze olduğu sorunlar neler?
- Biz malum denize sıfır olmalıyız. Botlarımız, teknelerimiz deniz kenarında durmalı ama şu anda Türkiye’de amatör spor kulübünün kıyıda olması yasak. Bir yandan madalya beklerken yapısal olarak bunu sağlayacak şartlarımız yok. Hatta biz Solo Kulübü’müzü özel bir araziyi kiralayarak kurmuştuk ama orada bile çok büyük sıkıntılar yaşadık, kulübümüz birkaç kez yıkıldı. Hatta o dönem aynı sorunları yaşayan Çeşme Yelken Kulübü buna el atmamızı isteyince bir risk alarak başkanlığı aldım ve büyük ceza sorunlarıyla uğraşmaya başladım. Ama sadece biz değil, Türkiye’deki tüm kulüpler çok büyük borçlarla uğraşıyor. Hepsi de kıyıda var olabilmek adına, ki bizim sporumuzu başka türlü yapabilmemizin yolu yok. Nakliye ve lojistik problemimiz var. Rize’deki çocuğun İzmir’deki yarışa gelmesi çok zor çünkü 9-10 bin lira sadece nakliye masrafı çıkıyor. Sporcular kendi teknesini yarışa taşıyamadığı için yarışa katılamıyor. Federasyonun buna da önem vermesi gerekiyor. Çünkü unvan yarışı yapan çocuklarımız için bir fırsat eşitsizliği doğuyor. Sonrasında da uluslararası başarı beklemek zor. Sponsor bulmak da kolay olmuyor çünkü bizim tribünümüz yok.
- Sorun çok büyükmüş gerçekten federasyon başkanı olursanız.
- Çözümler çok kolay değil. Ben de yüzde yüz her şeyi hemen çözerim demiyorum ki bu hiç kimse için gerçekçi olmaz. Ben bu konunun ne kadar önemli olduğunu bildiğimi ve bunun için elimden gelen her şeyi yapacağımı söylüyorum. Şimdiye kadar olan federasyon algısında elit sporcunun yetişme noktasından sonra federasyonların ilgisi ve mesaisi başlıyor gibi bir durum var. Ben diyorum ki, kulüpleri güçlendirmezsek sporcunun nüveleneceği, yeşilleneceği, başlayacağı noktayı yok saymış oluruz. O zaman federasyonların ilgileneceği sporcuları belki baştan kaybederiz. Çünkü kıyılar rant haline gelmiş. Bunu belki 20 yıl önce çözmek daha kolaydı. Bugün çok zor, yarın imkansız olacak. Gittikçe zorlaşıyor.
35 YILLIK SORUNLARA ÇÖZÜM GELİŞTİRDİK
- Federasyon Başkanı olmanız durumunda ne gibi çözümler getirmeyi düşünüyorsunuz?
- Çeşme Spor Kulübü Başkanı olarak zaten birçok ilerleme kaydettik. Tüm bu süreçlerimizde her zaman teşekkür ettiğim Başbakanımız Binali Yıldırım hep yanımızda oldu. O zaman Ulaştırma Bakanı olan Binali Bey’e ulaştığımızda böyle bir amatör kulübümüzün olduğunu ve 35 yıldır çözülemeyen zorlukları anlatabildim. Kendisi ilgileneceğini söyledi ve gerçekten ilgilendi. Milli Hazine, Emlaktan çıkarak Gençlik Spor Bakanlığı’na devrolduk ve biz de Bakanlığın tüm gereklerini yerine getirdik. 3 Olimpik 3 olimpik olmayan 6 branşta olma zorunluluğu doğunca biz de İzmir’i su sporlarıyla daha da yakınlaştırmak adına Triatlon, Kano, Satranç, Yüzme finans bulursak Kürek, Masa Tenisi gibi alanlarda sporcular yetiştirdik ve 1 yıl sonra tahsisimizi aldık. Dolayısıyla Başbakanımız bizim sporumuzun sorunlarını biliyor ve bu konuda çözümler geliştirmiş biri. Bu da bize ilerisi için umut veriyor.
- Seçim için neler yapıyorsunuz?
- Trabzon, Samsun, Rize, Adana, İskenderun, Mersin gibi Türkiye’nin tüm yelken kulüplerini geziyorum. Hatta haftaya Van’a gideceğim çünkü iç sular çok önemli. Tüm yelken kulüplerinin nasıl bir borç ve yer sıkıntısı yaşadığını daha yakından görebiliyorum. Bunları ben de en doğru merciye taşıyarak çözme yolunda elimden geleni yapacağım. Ayrıca ülkemizdeki tabanı büyütmek istiyoruz. Diğer sporlar her yerde yapılabilirken bizim sporumuz sadece kıyılarda yapılıyor. Biz tüm Anadolu gençliğimizi de bu spora dahil etmek, denizle daha fazla ilgilenmesini sağlamak istiyoruz.
Paylaş