Paylaş
Hayatta nasıl ve ne yaparak var olmak istediği üzerine düşünen Uysal, kadınların var olma zorlukları ve kendilerini ifade ederken ne kadar zorlandıklarını fark ederek içlerinde rahat, güzel ve sofistike hissedecekleri mayolar tasarlamaya başlamış. ‘Noble Flow’ markasıyla önce Türkiye’de, gelecekte ise yurt dışında var olmayı hedefleyen Duygu Uysal ile tasarım ve yaratım sürecini konuştuk.
İÇ MİMARLIK AĞIRLIKLI OKUDUM
- Tasarım hayatınıza ne zaman girdi?
- Aslında merak hep vardı. Ben New York Üniversitesi’nde Tiyatro Edebiyatı ve Tiyatro Sanatları okudum. Orada hem kostüm hem de sahne tasarımı vardı. Küçük derslerdi ama keyifliydi. Üniversiteden sonra Floransa’ya gittim, sanatla ilgili bir şey okumak istiyordum. Bir dönem San Francisco’ya gidip bir sertifika programına katıldım. İç mimarlık ağırlıklı tasarım programı okudum.
- Mayo üretmeye nasıl başladınız?
- Tayland’a gidip yoga eğitimi aldım. Markamın spiritüel altyapısını orada oluşturdum diyebilirim. Oradan döndükten sonra bir arkadaşımla tasarım yapmaya başladık. Mayoyla başladık. Arkadaşım bir müddet sonra ailesiyle çalışmaya karar verdi ve ayrıldı. Ben de yoluma tek başıma devam etmeye karar verdim.
AMACIM KADINI SOFİSTİKE GÜZEL YANSITMAK
- Çizimleri kendiniz mi yapıyorsunuz?
- Evet. Anatomi bilgim de olduğundan bunu seviyorum. Amacım kadını daha da güzel göstermek. Estetik bakışıma güveniyorum. Mayolarda mesela çok açık değil, yeterli dekoltede olsun, sofistike seksi olsun istedim. Kalça oyukluklarını bizim Türk kadınlarımızın kalçalarına göre ayarlamaya çalıştım.
- Neden mayo ile başladınız peki?
- Mayo hep hayalimdi, liseden beri istiyordum. Bir de şu var hem çocuksu ve eğlenceli geliyor hem de cesaret isteyen ve başkalarının pek yanaşmadığı bir alan. Benim Amerika’da tasarım okuyan çok arkadaşım var ama mayo yapmaya pek yanaşmıyorlar. Eğitimini almadığım halde kendimi bu alanda ispatlarsam öne çıkabileceğimi düşündüm.
HEM KENDİN OLMAK HEM DE AKIŞTA OLMAK
- Markanızın spiritüel alt yapısından bahsettiniz. Bunu biraz daha açar mısınız?
- Aslında hayatım boyunca ruhsal yönüm hep öndeydi. Mevlana okumayı da severdim, yoga yapmayı da. Çok fazla etraftan etkilendim diyemem içten geldiğine inanıyorum. Ben erken yaşta peşine düştüm bu hislerin. İçime döndüğümde kadınlarla ilgili birçok olguyu fark ettim. Kendimiz olmaktan ne kadar korktuğumuzu, sokakta yürürken bile kendimize çeki düzen vermeye çalıştığımızı, kendi hayatıyla ilgili kararlar verirken topluma uymaya çalışarak kendi yaratıcılığını engellediğini fark ettim. Kadının kendisiyle ilişkisi ve varolmasına odaklandım.
- Noble Flow ismini bu anlamda açıklar mısınız?
- Tayland’da aldığım yoga eğitimi insanın içindeki gücü fark etmesini sağlayan ve onu bununla buluşturan bir eğitimdi. Akış içerisinde olmasını sağlayan ve hayatla akmasına izin veren bir frekansta olmak ve bunun önemini vurgulamak istedim. Flow, yani akış hem kendin olmak, hem de kendin olarak akmak. Noble ise soylu, biraz burnu havada olmayı çağrıştırıyor. Yani aslında kadının ikili dünyası, zıtlaşan kutuplarını çağrıştırıyor. Hem ayakları yere basıyor, akış içerisinde hem de biraz daha yukarıda hissediyor kendini.
HAYALİM MARKAMLA KADINLARIN KENDİSİNİ İFADE ETMESİNİ SAĞLAMAK
- Markanızın İngilizce olmasının nedeni yurt dışında da var olmak mı?
- Şu anda tamamen Türkiye’deyiz ama evet yurt dışında da olmak istiyorum. Şu anda 3 mağaza ile anlaştım. Ayrıca www.nobleflow.com ve www.hipicon.com internet sitelerinde satış var. 1-2 yıl sonra yurt dışında da var olmak istiyorum.
- İleriye dönük neler düşünüyorsunuz?
- Şu an kumaş alımı, fason takibi, aksesuar alımı, sevkiyatı hemen her şeyle ben ilgileniyorum. Kolay bir şey değil ama çok zevk alıyorum. Zaten benim yetişmem mümkün olmuyor, operasyonel anlamda büyüyeceğiz. Hayalim, markamın kadınların kendisini ifade etmesine yardımcı olabilmesi ve benim de kendi gelişimimi yansıtabilmem...
Paylaş