IŞINSU KESTELLİ, Türkiye’nin ilk kadın Borsa Başkanı. Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nı geliştirmeye çalışmasının yanı sıra İzmir’de kalması ve İzmir’in gelişmesi için de yoğun çaba harcıyor. Bu konuda en büyük desteği de biz İzmirlilerden bekliyor.
> Çalışma hayatınıza nasıl başladınız?
> Amerikan Koleji’nden sonra Dokuz Eylül Üniversitesi İktisat Fakültesi Para ve Banka Bölümü’nü bitirmiştim. Hemen Raks’ın ihracat bölümünde çalışmaya başladım. Sonra DYO’da üç yıl satış koordinasyonda çalıştım. Sonra Turyağ’a genel müdür asistan sekreteri olarak geçtim.
> Neden daha düşük bir pozisyona geçmeyi kabul ettiniz?
> Master yapmaya karar vermiştim. Daha rahat bir işte çalışmayı düşündüm. Gerçi maaşım oldukça yüksekti. Fakat işin umduğum gibi olmadığını anladım, satın alma bölümüne geçtim. Bölümdeki en uyduruk işler benimdi ve sıkıcıydı. Pes etmedim, üç yıl sonra bölümün müdürü oldum.
> Oysa şimdiki gençler bırakın sabretmeyi direkt tepeden başlamak istiyorlar.
> Kesinlikle; direkt müdür olarak başlamak istiyorlar. Bir şey yapmadan hemen yükselmek peşindeler. İnanılır gibi değil. İş, maaş beğenmiyorlar, hatta hemen kendileri iş kurmaya kalkıyorlar. Girişimcilik çok güzel ama önce tecrübe edinmek, o işte pişmek gerekli. Ben 13-14 yıl özel sektörde çalıştıktan sonra kendi işimi kurdum. Bilgi, iş ilişkisi birikimi edindikten sonra kendi işimi kurdum. Paranız olsa bile zor, ki biz çok para ile kurmadık işimizi. Ama tecrübemiz, çevremiz, bilgimiz vardı.
TURYAĞ İZMİR’DE BİR EKOLDÜ AVRUPAİ ŞİRKET İÇİ İLİŞKİLERE ALIŞAMADIM
> Turyağ’da çalışmak bir ayrıcalıktı, hatırlıyorum..
> Doğru, ben hafta sonları bile işe giderdim. Diğer arkadaşlarım da gelir hem sohbet eder, hem çalışırdık. İşe her gün koşarak giderdim. Şimdi kendi işime bile koşarak gelmiyorum. Turyağ çok keyifli bir yerdi. Zaten Henkel’de daha Avrupai ilişkiler söz konusu olunca, ortam biraz daha mekanikleşince hiç alışamadım.
> Neden ayrıldınız?
> Türk Henkel, Turyağ’la birleşince benim İstanbul’a gitmem gerekti. Bu aynı zamanda terfi anlamına geliyordu. Haftada dört gün İstanbul’da çalışmak üzere anlaştım. 1,5 yıl böyle devam etti. Hem İzmir’de, hem İstanbul’da evimiz vardı. Ama şunu anladım ki 35 yaşından sonra İstanbullu olunmuyor. Maalesef İstanbul’a alışamadım. Bir de Turyağ’daki ortamla orası bana çok farklı geldi.
> Kendi işinizi kurmaya nasıl karar verdiniz?
> Mayıs 98’de bu işten ayrılıp bir arkadaşımla kendi işimi kurdum. Bitkisel yağ üzerine yurtdışından bir firmanın temsilcisiyiz. Ülker, Unilever gibi firmalar müşterilerimiz arasında.
İMKB 30 YILDIR HİÇ BİR ŞEY YAPMAMIŞ BİZ YAPINCA ELİMİZDEN ALMAK İSTİYOR
> VOB yerel bir kuruluş değil aslında, değil mi?
> Değil, burada kuruldu sadece. Ama ben VOB’un İzmirli marka olmasını, birlikte anılmalarını istiyorum. Zaten VOB dünyada da tanınmaya başladı. İzmir’in de VOB ile tanınmasına uğraşıyoruz. İzmir’de olmamız dezavantaj değil her anlamda avantaj. Hele elektronik ortamda nerede olduğunuzun hiç önemi yok.
> VOB’un kamuoyunda daha fazla tanınması gerekli mi sizce?
> Son dönemde böyle bir ihtiyaç doğdu. İstanbul’un finans merkezi olması nedeniyle VOB’un orada olmasını isteyenler oldu. Buna meydan vermemek için kamuoyu oluşturmamız gerekli. Elimizdeki kontratlar İMKB’ye verilmeye çalışılıyor. Biz kurmuşuz, çalışmışız, para kazanmaya başlayınca ’hadi alayım’ demek haksızlık. 30 yıldır İMKB hiçbir şey yapmamış, biz yapınca akıllarına geldi. Bu yüzden VOB’un İzmirli kamuoyuna ihtiyacı olduğunu düşündüğümden basına daha çok çıkıp tanıtıma başladım.
İSTEYEN HERKESE EĞİTİMLER VERECEĞİZ
> VOB’un işlevi konusunda neler söyleyebilirsiniz?
> Aslında gerçekten çok teknik. İsteyen herkes aracı kurumlar vasıtasıyla işlem yapabilir. Piyasalarla çok ilgisi olmayanlar için anlaşılması zor olabilir. Ama tanınması ve anlaşılması için isteyen herkese eğitim vermeyi düşünüyoruz. Bunu zaten bankalara, finans sektörüne yapıyoruz. Artık bu eğitimleri halka da yansıtacağız. 481 10 80’den kayıt yaptıran herkes bu eğitimi alabilecek.
> İçinde bulunduğumuz piyasa ve finans koşullarında VOB nasıl bir konumda bulunuyor?
> Tarım sektöründe, bizim ürünlerle ilgili örneğin pamuk, buğday kontratlarımız başladığında kendilerini bizim borsada koruma altına alabilecekler. Dövizde de aynı şey geçerli. Belki ihracatçı belirsizlikten dolayı kolay pozisyon alamıyor ama bizim borsamızda daha rahat pozisyon alabilirler. Özel sektör için de özel eğitimler yapıyoruz.
MESLEK ÖRGÜTLERİNİ ÖNEMSİYORUM ÜŞENMEDEN KEYİFLE ÇALIŞIYORUM
> İzmir Ticaret Borsası’nda yer almanız nasıl gerçekleşti?
> Henkel’de çalışırken Bitkisel Yağlar Komitesi’ne girdim. Sonra yönetim kuruluna seçildim. Bazen, ’Bir de orada mı çalışacaksın, işin mi yok’ derler. Ama ben sosyal olduğum ve üşenmediğim için belki keyifle gidiyordum toplantılara. Meslek örgütlerine katılımın çok iyi bir şey olduğunu düşünüyorum. Hem benim katkım oluyor, hem de bana katkısı oluyor.
> Başkanlığınıza giden süreç nasıl gelişti?
> 1995’ten beri İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Üyesi’yim. İlk kadın meclis ve yönetim kurulu üyesi oldum. 2002’de başkanvekili oldum. VOB’daki başkanlığım hem İTB’yi temsilen, hem de TOBB adına gerçekleşti.
KADIN BAŞKAN OLUNCA İSTEMESEM DE ÖN PLANA ÇIKMA DURUMUM OLDU
> İlk kadın Borsa Başkanı olmanız konusunda neler diyeceksiniz?
> Açıkçası ben kadın olarak yer alayım diye düşünmedim. Her şey kendiliğinden gelişti. Geçtiğimiz günlerde Girişimci Kadınlar olarak Ankara’ya gittik. Burada bazı hanımlar, "Kadınlara örgütlerde kota olmalı" diyor ama ben kabul etmiyorum, hatta aşağılanmışlık olarak görüyorum. Erkeklerden eksik bir yanımız mı var ki böyle bir ayrıcalık talebinde bulunalım. Kim mesleğinde daha başarılıysa, iyiyse o örgütlerde yer alsın.
> Eşit şartlarda olup öne çıkabilmek daha önemli yani..
> Kesinlikle. Kadınlarımızın bu konuda biraz daha çalışması gerekli. Erkeklerden bir şey bekleyerek, talep ederek bir yere varamayız. Çalışarak kendimiz kazanmalıyız bu hakları.
> VOB’un kadın başkanının olmasının nasıl bir yansıması oluyor sizce?
> Kadın başkan olunca istemesem de ön plana çıkma durumum oldu. Doğal olarak böyle gelişti çünkü henüz tek kadın benim. Ama ben kesinlikle başka kadınların da böyle örgütlere girip başkanlık yapmasını istiyorum. Ben ön planda olmayı seven bir insan değilim. Ama belki kadın başkan olunca VOB’da daha çok yer aldı basında. Belki tanınmasına katkısı olmuştur.
İZMİR’DE VİZYON SORUNUMUZ VAR
> İzmir’in bazı şehirlere göre az gelişme göstermesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
> Maalesef vizyon sorunumuz olduğunu düşünüyorum. Bu nasıl sağlanır, doğuştan mı gelir, eğitimle mi olur açıkçası bilemiyorum. Ama vizyonumuzu daha geniş tutmamız gerektiğini düşünüyorum. Bazen çok küçük düşünüyoruz ve cesaretsiz davranıyoruz. Olmazsa olmaz ama biz riski göze alamıyoruz. Benim biraz gözüm kara.
> Eşiniz ve ailenize nasıl yansıyor bu yoğunluğunuz?
> Pozitif yansıyor kesinlikle. Eşimin desteği tartışılmaz. Sürekli beraber olmak zorunda hissetmeyiz kendimizi. Kendi hobilerimiz, özel alanlarımız var. Oğlum Ege de babasıyla çok vakit geçiriyor. Optimist, yelken yapıyor, balığa gidiyor. Ege, bebekliğinden beri yoğun çalışmama alışkın. Pozitif bir çocuk olduğundan şikayet etmiyor. Sadece seyahatim yedi günü geçerse huysuzlanmaya başlıyormuş.