Paylaş
SON dönemde yaşanan trajik mülteci kazaları herkesin yüreğini burkuyor. Kazaların çoğu, Avrupa’ya transit çıkış noktası olan Ege Bölgesi’nde oluşuyor. Yine aynı nedenlerle İzmir’de, Türkiye’nin ilk ve tek Mültecilerle Dayanışma Derneği’nin kurulduğunu biliyor muydunuz? Geçtiğimiz günlerde Edirne’de şube açan derneğin idari koordinatörü Pırıl Erçoban ile mülteciler üzerine sohbet ederken merkeze Afgan bir çift geldi. Fotoğraflarının çekilmesine izin vermeyen çiftle çok kısa da olsa durumlarını konuştuk.
SIĞINMACI ADAYI AFGAN ÇİFT
- Nerelisiniz, neden ülkenizden ayrıldınız?
- Afganistanlıyız. Yıllar önce İran’a kaçmıştık. Ama İran yıllardır ne oturma izni verdi, ne de imkan sağladı. İş, okul hiçbir şey yoktu. 8 ay önce İzmir’e geldik. Bize şimdi burada oturma izni verildi.
- Peki nereye gitmek istiyorsunuz?
- Bir yere gitmek istemiyoruz. Burada kalmak istiyoruz. Çünkü burada sıkıntımız yok. İşimiz yok ama yine de burada mutluyuz. Ev var, eşya yok ama dernek bize yardım ediyor. Yemek de var.
Mülteci-Der İdari Koordinatörü Pırıl Erçoban
GEÇİŞ NOKTASI OLDUĞU İÇİN İZMİR VE EDİRNE’DE DERNEK KURDUK
- Dernek ne zaman kuruldu?
- 2008’de kuruldu. 1-2 yıl önce Basmane’de bir göçmen hareketliliği başlamıştı. İran, Irak, Afganistan, Afrika’dan gelenlerin yarattığı bir hareketlilikti bu. Kimse ilgilenmiyordu bu insanlarla. Farklı insan hakları kuruluşlarında çalışanlar bir araya gelip bu konuda bir şeyler yapılmasına karar verildi ve dernek kuruldu. İzmir merkez, şubemizi de Edirne’de açtık.
- Neden ilk olarak İzmir’de kuruldu?
- Çünkü en çok göçmen ve mülteci İzmir’de deniyordu. Yurtdışına, Avrupa’ya gitmek isteyenlerin geldiği yer İzmir’di. Gerçi bu 2010’dan sonra kesildi çünkü çok büyük önlemler alındı gerek bizim denizlerimizde, gerekse Yunan kıyılarında. O zaman bu hareketlilik Edirne’ye buradan karayoluyla ya da Meriç’ten gitme yönüne kaydı. Bu sebeplerden bu iller ön planda.
TÜRKİYE’YE AVRUPA DIŞINDAN SIĞINANLAR MÜLTECİ OLAMIYOR.
- Türkiye’ye her iltica eden hemen kabul ediliyor mu?
- Türkiye’de iltica süreci çok uzun, çalışma izni almak çok zor. Bu sürecin sonunda da kalıcı çözüm yok. Çünkü Türkiye yasalarına göre Avrupa dışından gelenler mülteci kabul edilmiyor.
- Nasıl yani?
- Bizim ülkemizde 1951 sözleşmesindeki coğrafi sınırlamaya göre sadece Avrupa Konseyi ülkelerinden mültecilik başvurusu olursa değerlendirmeye alınıyor ve mülteci statüsü verilerek kalıcı çözüm aranıyor. Avrupa dışından gelenlere ise geçici ikamet izni verilse bile uzun dönem kalamazlar ve entegre olamazlar deniyor. Yani sadece sığınmacı olabiliyorlar. Çünkü mültecilik kişilere uluslararası alanda haklar sağlıyor.
MÜLTECİ KABUL EDİLENLER BAŞKA ÜLKELERE GİTMEK ZORUNDA
- Sığınan kişiler için nasıl bir süreç başlıyor?
- Bu kişiler sığındıkları ülkenin dışında Birleşmiş Milletler tarafından da değerlendirmeye alınıyor ve mülteci oldukları kabul edilirse Türkiye bu kişilerin başka ülkelere yerleştirilmesine izin veriyor. Tabi başka ülkenin onları kabul etmesi gerekiyor. Bu ülkeler çok az, Kanada, Avustralya, Norveç gibi ülkeler ki onlar da artık daha az mülteci kabul ediyor.
- Peki kabul etmezlerse ne oluyor, ülkelerine iade mi ediliyorlar?
- Hayır, mülteci iade edilemez. Hiçbir hakları olmadan, her şeyden mahrum olarak, askıda hayatlar yaşıyorlar. Kabul edilseler bile çok uzun yıllar bekliyorlar. Mesela şu an Türkiye’de 20 bin kişi kabul edilmişken sadece 7 bini yerleştirilebiliyor. Gerisi askıda bekliyor. Zaten alan ülkeler bazen, bu insanlar Türkiye’ye sığındı biz almak zorunda değiliz diyor.
TÜRKİYE’DE KAYITLI 30 BİN CİVARI SIĞINMACI VAR
- Biraz önceki Afgan çiftin anlattığına göre İran onlara oturma izni bile vermemiş yıllarca…
- Afganistan’dan milyonlarca insan yıllarca İran’a gitmiş. Dönenler olmuş ama şu an kayıtlı en az 1 milyon Afgan var. O yüzden İran artık kabul etmek istemiyor. Mesela Pakistan ekonomik açıdan zor durumda bir ülke olmasına rağmen 2 milyon kayıtlı mülteci var.
- Bizim ülkemizde sayı nedir?
- Birleşmiş Milletler verilerine bakarsak Türkiye’de BM’ye kayıtlı 30 bin civarında mülteci ve sığınmacı var. 80-90 bin Suriyeli var ama onlar için tamamen farklı bir uygulama yapılıyor. İzmir’de kayıtlı 20-30 kişi ama transit geçenler, Avrupa’ya gitmek üzere gelenler ayrı. Onlar kayıtlı değil zaten.
BU COĞRAFYADA KARMAŞA SÜRDÜKÇE MÜLTECİ KAZALARI OLACAK
- Mülteci kazaları için neler diyeceksiniz?
- Bunlar çok trajik kazalar. Evrensel Bildirge’de iltica temel bir hak olarak verilmiş. Zulümden kaçan kimseye hiçbir devletin hayır deme hakkı yok. Türkiye’nin olduğu coğrafyaya baktığınızda çevremiz dünyanın belli başlı mülteci üreten ülkeleriyle dolu. Çünkü nesillerdir süren savaşlar, çatışmalar var. Türkiye bu insanların ya ulaşmak istediği hedef ülke ya da geçiş yaptığı ülke. Türkiye bu coğrafyada olduğu ve bu coğrafyada da bu sorunlar olduğu sürece bu olaylarla çok karşılaşacağız.
- Sanki son dönemde daha fazla deniz kazası duymaya başladık.
- 2010’dan önce denizde ve kıyılarda alınan sıkı önlemler ve Frontex Avrupa sınır güvenliği birimi Ege sularında devriye gezer oldu, cezalar artırıldı kaçakçılık yapanlara karşı. O zaman Edirne’ye ve kara sınırına kaymıştı. Ama şimdi de orada hendekler ve tel örgüler yapılmaya başladığından temmuz ayından beri Ege Denizi’nde tekrar artış başladı.
AVRUPA BİRLİĞİ MÜLTECİLERE GÖRÜNMEZ KALE DUVARLARI ÖRDÜ
- Avrupa Birliği’nin mültecilere yaklaşımı nasıl?
- Avrupa Birliği artık görünür görünmez kale duvarları örüyor mültecilere karşı. Zaten pasaport ve vize alarak gitmek neredeyse imkansız. Ama bu geçiş izinleri ya da kontrollü girişler sağlanmadıkça kaçak girişler artıyor, trajik kazalar oluyor. İnsan hayatı değersizleştiriliyor ve bir duyarsızlık gelişiyor. Bu insanların kaçakçıların insafına düşmemesi için sığınılan ülkelerde insan hakları çerçevesinde yaşam sunmak gerekiyor. Çünkü yerleştirilmek için yıllardır bekleyen ve hiçbir hakkı olmayan insan dolu.
- Başvuran kişilerin hangi sebeple ülkeye girdiği, farklı amaçları olup olmadığını anlamak gerekmiyor mu?
- Kesinlikle. Yasadışı sebeplerle ya da aslında zor durumda olmadığı halde sığınan insanlar da olabilir tabii. Uluslararası koruma ihtiyacı olanlarla farklı nedenlerle kaçanlar ya da göç edenler çok iyi ayırt edilmeli. Bu da iyi bir sistemle olur. Bizim kastettiğimiz hayatı tehlikede olduğu için sığınanlar.
ÇİĞLİ’DE YAPILAN MERKEZE SURİYELİLER GELECEK DİYE BİRŞEY YOK.
- İzmir’de kalan sığınmacılar nasıl yaşıyor?
- İçişleri Bakanlığı, İzmir dahil 64 ilde ikamet izni veriyor. Bu aslında bekleme dönemi ama bu arada sağlık hizmeti alamıyorlar. Hiçbir gelirleri yok, ev bulmakta büyük sıkıntı çekiyorlar, çalışma izinleri yok ama para kazanamıyorlar. Kimse yardım edemiyor, biz de sağdan soldan eşya bularak gönüllü olarak yardımcı olmaya çalışıyoruz.
- İzmir’e yerleştirilecek Suriyelilerden bahsediliyor. Bu konunun aslı nedir?
- 2005’te Türkiye’de AB desteğiyle İzmir dahil 7 ilde ‘Mülteci Kabul ve Barınma Merkezi’ kurulmasına karar verilmişti. Bu merkezlere Türkiye’ye sığınan yaşlı, tek ebeveyn, engelli gibi hassas durumdakiler başvuracaktı. Şu anda Çiğli Harmandalı’da yapımı süren bu merkez 750 kişilik olacak zaten. 2012’de bitecek deniyordu ama görünen 2014. Yani Suriyeliler Çiğli’ye yerleşecek denilen, aslında bu durumların birbirine karıştırılması. Çünkü bu tesis bitse bile kimin yerleşeceğini bilmiyoruz.
Paylaş