Paylaş
Belediye Başkanı Hüseyin Vefa Ülgür, üniversitelerle işbirliği yaparak şehrin belleğindeki tüm kültürel ve tarihi zenginlikleri ortaya çıkarıyor. Sosyologlarla çalışarak farklı kökenleri araştıran Ülgür, göç kenti olan Selçuk’tan gidenlerin peşinden Yunanistan’a bile gitmiş. ‘İnsanların renklerini silikleştirip soldurmaktansa öne çıkarıp gökkuşağı gibi birbirine sıkı sıkı bağlı hale getirmeye çalışıyoruz’ diyen Ülgür’ün çalışmaları tüm Türkiye’ye örnek olmalı. Tıpkı Selçukluların yaptığı gibi bilinen hemşehrilik kavramlarını yıkarak yerine çok daha gerçekçi ve kucaklayıcı bir hemşehrilik kavramı yaratmalıyız belki de…
8 BİN YILLIK BELLEĞİ OLUŞTURDUK
- Kent Belleği Projesi ne zaman ortaya çıktı?
- Bu çok temel bir ihtiyaçtan doğdu. Benden önceki belediye başkanlarına ait çok az belge ve fotoğraf görünce bunların arşivlenmediğini farkettim. Oysa buraya Prens Charles, Papa, Ford gibi birçok önemli şahsiyetlerin geldiğini bildiğimden bunları bulduk. Yakın tarihimizle ilgili çalışmaya başladık. Dokuz Eylül Arkeoloji’den Akın Ersoy ile Şirince’de eski manastır yapılarını araştırdık. Yine Dokuz Eylül Mimarlık ve Tarih’ten bir ekiple çevredeki beylikler dönemi mezarlıklar ve hikayelerini araştırdık. Celal Bayar Üniversitesi ile de aynı yönde çalıştık.
- Ortaya ne çıktı?
- 8 bin yıllık bir kent olan Selçuk’un tam bir göçmen kenti olduğu… Giritliler, Yörükler, mübadiller, Makedonya, Balkanlar’dan gelen göçlerin yanısıra iş için Doğu ve Güneydoğu’dan gelen Kürt vatandaşlarımızla biz çok renkli bir mozaik olmuşuz. Ege Üniversitesi Toplum Psikolojisi’nden Prof. Melek Göregenli ve ekibi, kurumumuzdaki sosyologlar, arkeologlar saha çalışması yaptık. Burada yaşayan yörükler, Giritliler, Balkanlılar, mübadiller, Doğu Anadolulular kimdir, hikayeleri nedir, nasıl yaşarlar, orada ne yaparlardı, burada ne yaptılar, hangi zorluklarla karşılaştılar araştırdık. Sonra da Selçuk’u ne kadar benimsediler, hemşehrilik ve aidiyet durumları nasıl, birbirleriyle ilişkileri ne seviyede araştırdık, sohbet toplantıları yaptık. Bu sohbetlerle hepsi yakınlaştı, nasırları yumuşadı.
İLK EFES’TE EKİLEN TÜTÜN İÇİN MÜZE KURDUK
- Selçuk-Efes Kent Belleği binası çok özel. Burasının tarihi nereye gidiyor?
- 1850-60 arası demiryolları yapılırken bölgedeki tütün, incir, üzümün depolanması, taşınması için yapılan Reji Binası’dır burası. Tekel binasıydı, özelleştirmeden sonra biz Maliye Bakanlığı’ndan aldık ve restore ettik. Çok önemli mimar, arkeolog ve şehir planlamacılarından oluşan bir grup ile binanın adını tartışırken Türkiye Mimarlar Odası’ndan Oktay Ekinci ‘Bellek olsun’ dedi. Bu bellek bir taraftan tarihi bir mirası koruyor, diğer taraftan kültürel zenginliğimizi araştırıyor, birleştiriyor ve yaşatıyor. 8 bin yıllık tarihimizi yansıtan kronolojik sergimiz ve tütün sergimiz var. Ayrıca değişen sergilerimiz olacak. Yeni Efesliler sergimiz için gerek buraya gelen, gerekse buradan giden Selçukluları bulduk ve sözlü tarih araştırmaları yaparak hikayelerini yayınladık. Sonrasında Selçuk’un ilk bakkalı, ilk eczacısı, ilk belediye başkanı gibi ilklerini sergileyeceğiz.
- Tütün Müzesi de oldukça ilginç...
- Tütün ve bina özdeşleştiği için Tütün Eksperleri Derneği’nin yardımıyla bir Tütün Müzesi açtık. Kavala’daki Tütün Derneği’ne gidip araştırdık ve öğrendik ki tütün tarımı Yunanistan’dan da önce 1601’de Anadolu’da ve ilk olarak Efes’te yapılmış. Yunanistan’da ise birkaç yıl sonra başlıyor. O nedenle Tütün Müzemizde çok özel bir ve bu konuda Türkiye’de en kapsamlı ve önemli müze burası.
HEMŞEHRİ YAPMAYA ÇALIŞIYORUZ
- Selçuk’ta nasıl bir demografik yapı var?
- 1965-70’lere kadar gelenler ‘Selçukluyum’ diyor. Sonra gelenleri de biz hemşehri yapmaya çalışıyoruz. Yüzde 60 göçmen nüfusun çoğu Giritli, mübadil, Makedon, kalanlar ise çevreden, Karadeniz, İç Anadolu. Son olarak da pamuk tarlalarında çalışmak üzere Mardin, Diyarbakır’dan gelip buraya yerleşenler. Kendi iç barışımız adına hepsini kucaklıyoruz. Bizim için hepsi buralı. Çok kültürlülüğümüzü yansıtan festivaller yapıyor, Selçuk’ta bulunanların geldikleri yerden buraya kültür grupları davet ediyoruz. Geçen yıl Mardin Belediyesi, folklor ekipleri geldi. Mardinli kadınlar buradakilerle yemek yaptı. Bu yıl Girit ve Makedonya’dan geldiler. Yunan ve Türk kadınlar aynı yemekleri yaptı, türküler söyledik, sohbet ettik. Türk- Yunan dostluğunu karşılıklı yaşatıyoruz.
- Buradan gidenlere nasıl ulaştınız?
- Hem burada yaşayanlarla hem de Yunanistan’a gidenlerle sözlü tarih çalışmaları yaptık. Özellikle oradakiler ilk gittiklerinde neler yapmış, nasıl uyum sağlamış, yeme-içme kültürleri nedir, nasıl yaşarlar araştırdık. Onlarla tanıştık, birlikte yemek yedik, oynadık. Sonra onları buraya davet ettik, geldiler. Bu arada ben de ata topraklarımı gezdim. Dedemler, Osmanlı döneminde Kavala’ya 13 kilometre uzaklıktaki, eskiden Muştiyan şimdi ise Müşteyni denilen bir köyden gelmiş. Şirince’yi oluşturan özellikler bizim köyden ve Kayrakçı, Orfanlı gibi yanındaki diğer köylerden gelmiş. Orada bunu birebir görebiliyorsunuz.
METRO GELİNCE İZMİR’İN GÜNEY KAPISI OLACAĞIZ
- Şehirde de birçok düzenleme yapılmış...
- Burası çok önemli bir coğrafya, Efes’e su taşıyan kemerler, Türkiye’nin ilk demiryolu gibi bir çok önemli tarihsel değeri barındırıyor. Bir çoğu hızlı gelişmeyle boğulmuş, arada kalmış. Bunları koruyup yeniden turizme kazandırmayı, kenti yaşanabilir yapmayı hedefliyoruz. Ayrıca 2015’ten itibaren Selçuk İzmir’in güney kapısı olacak çünkü metro Selçuk’a gelecek. Afyon, Denizli’den gelenlerin treni burada duracak, buradan metroya binerek Basmane’ye, Konak’a gidebilecek.
- Turizm denince akla sadece Efes, Meryem Ana geliyor. Oysa başka tarihi zenginlikleriniz de var...
- Kale, St. John gibi turizm alanlarını Efes ve Meryem Ana ile entegre ederek bunları da turizme ve kente kazandırmayı hedefliyoruz. Selçuk farklı bir ilçe zaten, eskiyi, günü koruyarak, başka yanlışlar yapılmasının önüne geçerek daha da özel bir konuma gelecek diye düşünüyorum. Turizm ve tarımda ilerlemek adına kafa yoruyoruz. Hizmet sektöründe gelişebilmek adına Dokuz Eylül Üniversitesi ve Türk Hava Kurumu’nun fakülteleri ile işbirliği yapıyoruz.
KÜRDÜM AMA BURADAN BAŞKA YERDE YAŞAYAMAM
- Egeliler için muhafazakar, göç edenleri kabul etmez, sevmez denirken siz kucaklamak adına birçok şey yapıyorsunuz?
- Doğru biz hep bu konuda yargılanırken bence doğuda milliyetçilik batıdakinden daha yüksek seviyelerde. Bizim Ege Üniversitesi ile yaptığımız araştırmalara göre kentte yaşayanların hemşehrilik ilişkileri çok gelişmiş. Mesela, 36 yaşında Mardin’den buraya gelip evlenen bir vatandaşımız 2 çocuğu olunca kendi örf-adetleriyle çocuklarını yetiştirmek için Mardin’e dönüyor. 2 yıl orada kalıyor ve eşiyle her gece rüyalarında Selçuk’u gördüklerini söyleyerek geri taşınıyorlar. Diyor ki, ‘Evet ben Kürdüm ama Selçuk’tan başka yerde yaşayamam.’ Bu bizim için çok önemli ve bu kişi de çok değerli bir hemşehrimiz.
Paylaş