Sahi, siz Gezi’den sonra ne yaptınız?

Normal şartlarda siyasetle ilgilenmeyen, uzaktan bakan birçok kişi artık ‘ne yapabilirim, siyasete girmeden de bir etki yaratabilir miyim’ düşüncesiyle çalışıyor. Bunlardan biri de uzun yıllar üst düzey yöneticilik yapmış olan Ahmet Tamtekin.

Gezi sırasında sosyal medyada buluşan birçok insanın oluşturduğu Demokrasi Platformu’na başkanlık eden Tamtekin, biz sade vatandaşlar ile siyasi partileri yakınlaştırmak, içeriklerini daha yakından öğrenmek ve bu görüşmeleri sosyal medyada yayınlamak adına başvurular yapmış. Fakat şu ana kadar tek yanıt CHP’den gelmiş.

Benim yayıncılık tecrübem nedeniyle dahil olduğum proje sonucu tamamen kendi imkanlarımızla Ankara’ya giderek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştük, birçok kişinin görüşleriyle belirlenen soruları sorduk.

Röportaj yarın, yani cuma günü sosyal medyada yayınlanmaya başlayacak. Hatta CHP basın sorumluları, ‘izin verirseniz biz de yayınlayalım’ dedi. Tamtekin ve arkadaşları bu görüşmeleri yayınlatmak adına tüm medya kuruluşlarına başvuruyor, fakat şu ana kadar tek olumlu yanıt Halk Tv’den gelmiş. Orada da pazar günü yayınlanacak.

Neden böyle bir şey yapıyorsunuz diyenlere yanıtları şu; Mevcut yayın kuruluşlarında istediğimiz soruların soruların sorulmadığını, bize sözcülük edilmediğini düşünüyoruz. O nedenle sadece facebook, twitter’da eleştiriler yazmakla kalmıyor, somut birşeyler yapmaya çalışıyoruz. Durum bu...

Hay Allah, kabalık edip hep yaptıklarımızdan bahsettim. Sahi, Gezi’den sonra siz neler yaptınız?

CHP VE KILIÇDAROĞLU

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu son derece sakin, kendi içinde müthiş bir denge ve özgüven geliştirdiği her halinden belli olan bir lider. Ama eğer liderlik tanımlarınız bakışlarıyla delen, duygularınızı bir coşku denizinden diğerine savuracak, aynı zamanda varlığıyla huzur değil de bir aktiflik, bir tedirginlik hali yaratan, karşılıklı konuşma isteği vereceği yerde ‘eğer patlarsa ne kadar ufalabilir, sesimi ne kadar içime kaçırabilirim’ diye hissettiren kişi şeklindeyse Kılıçdaroğlu’na hiç bakmayın.

Kürt sorunu, dış politika, cari açık, işsizlik, Gezi’deki duruşları ve çoğunluğun beğenmediği muhalefet anlayışlarıyla ilgili sorularımızı sorduk, yanıtları aldık. Bana sorarsanız, yanıtların hepsi somut değil. Halkın etkilendiği türden açıkça, şunu yaparız, bunu ederiz türden vurucu yanıt pek yok. Fakat Kılıçdaroğlu’nun üslubunu hepimiz biliyoruz, duygu yönetimi müthiş kontrollü olduğundan karşı tarafa da verdiği elektrik akıl seviyesinde... Tabii bu bizim toplumumuz için ne derece doğru bir üslup bilinmez. Bir İskandinav ülkesi olsaydık neyse...

İZMİRLİLERE SICAK SELAM

CHP Genel Başkanı’nı yakalamışken İzmir ile ilgili soru sormamak olmaz. İzmir’in güçlü adayları ve adaylık süreci ile ilgili soruma net yanıt alamıyorum tabi ki... Ama Kılıçdaroğlu’nun İzmir’den bahsederken gözlerinin parladığını, çok daha sıcak bir tavıra geçtiğini söyleyebilirim. Zaten samimi bir şekilde ‘İzmir’e ve İzmirlilere sevgilerimi ve selamlarımı iletin’ dedi hemen. Adayları iyi bulduğunu ve İzmir için en iyisinin olacağına inandığını ekledi. İzmir için en iyisinin olması hepimizin ortak dileği anlaşılan...