Ruhu ve beyni engelli toplum

Haberin Devamı

BİR toplumun gerçek değeri neyle ölçülür?
İstediğimiz kadar dünyanın bilmem kaçıncı büyük ekonomisine sahip olalım, hatta süper güç olalım, engellilerimize gereken ilgi ve doğru yaklaşımı sergilemedikçe ne kadar değerli olabiliriz?
Onları eşit bir vatandaş olarak görmedikçe, verdiğimiz işleri sadakaymış gibi gösterdikçe, ruhumuzdaki ve beynimizdeki özürlere bakmadan fiziksel özrü olanları “Daha ne istiyorsun” diye azarladıkça ne kadar insan olabiliriz?
Sanıyorum, bizim ülkemizde bu bilinci oturtmak çok zor olacak. Doktor, mühendis, mimar, hatta ülkenin tepe noktalarında olsak bile bu bilince sahip olamadıkça milyonlarca engellinin ve ailelerinin gözünde adam olamayacağımız kesin...


Nar Taneleri’ndeki engellilerin size ihtiyacı var

Belki sizin ya da bir yakınınızın engelli çocuğu yok, bu konu gözünüzden uzak... Ama gönlünüzden de uzak olmasına izin vermeyin, kendinizi o ailelerin yerine koyun. Bazen sağlıklı çocuklarımızla bile ne sıkıntılar yaşıyor, şikâyet ediyorken; bir de engelli çocuğu olan, onu kimselere emanet edemeyen ve hiçbir şekilde kendilerine vakit ayıramayan aileleri düşünün... İşte; sadece engellilere değil, ailelerine de destek olan çok özel bir kuruluştan bahsetmek istiyorum. “Nar Taneleri Özel Eğitim Merkezi...”
Bir grup gönüllünün ev-ev, sokak-sokak dolaşarak engelli sayısını tespit etmesi sonucu Narlıdere Belediyesi ve Narlıdere Zihinsel Özürlüleri Koruma ve Destekleme Derneği, Aralık 2006’da bu merkezi kurmuş. Narlıdere AKM altındaki küçücük alanda zihinsel, bedensel engelli ve otizmli bireylere eğitimler, fizyoterapi gibi birçok hizmetler veren kuruluş, Belediye Başkanı Abdül Batur’un Limanreis’te kendisine başkanlık konutu olarak tahsis edilen villayı da vermesi üzerine “Nar Taneleri Engelli Aktivite ve Akşam Bakım Merkezi”ni de hizmete sokmuş. Merkez Başkanı Besim Toker, burada engellilere sadece gündüz değil, gece de bakım hizmeti verildiğini söylüyor. Düşünsenize, engelli çocuğu olan bir aile, çocuklarını bırakarak bir yere gidemez, kendilerine hiç vakit ayıramazken, bu merkez sayesinde gözleri arkalarında kalmadan sosyal hayata katılabiliyorlar.
2009 yılının “En Başarılı Sosyal Kalkınma Projesi” seçilen Nar Taneleri’nde, İŞ-KUR’la yürütülen “Yaşama Üreterek Tutunalım” projesiyle, iş arayan 650 engelli bireye “iş başvurusu nasıl yapılır, cv nasıl hazırlanır, kişisel gelişim ve engelli hakları” konularında eğitimler verilmiş, işverenlerle buluşmaları sağlanmış, 210 engelli işe yerleştirilmiş, hatta “servis elemanlığı ve garsonluk kursu” ile 12 zihinsel engelli birey aylık 300’er TL cep harçlığı alıyor.
Bunun gibi birçok önemli çalışma gerçekleştiren bu oluşumda çok özel bir insanın, gerçek bir toplum kahramanı olan Merkez Müdürü Besim Toker’in büyük mücadelesi ve çabaları var. Hatta onu yakından daha iyi tanıtmayı düşünüyorum. Ama şimdi Nar Taneleri’nin ve burada müthiş eğitimler ve hizmetler alan engellilerimizin sizlere ihtiyacı var. Her ne kadar belediye ve dernek büyük destek olsa da merkez çeşitli ekonomik sıkıntılar yaşıyor. Bunları aşabilmek için ise gönüllülerden yardım bekliyorlar. Para yardımı yapmak isterseniz T.C. Ziraat Bankası, Narlıdere Şubesi 47989191 nolu hesaba gönderebilir ya da (0232) 239 80 80 nolu telefonu arayarak destek verebilirsiniz.

Haberin Devamı

19 Mayıs’ın düşündürdükleri

Haberin Devamı

Bugüne değinmeden geçmem mümkün değil. Bir toplumun varoluşu, kendisini yeniden yaratmasıyla sonuçlanan müthiş bir sürecin başlangıcı olan bir gün 19 Mayıs... Ama bir de ondan dört gün öncesi yani 15 Mayıs 1919 var. İzmir’in işgal edildiği gün...
Tarihi kaynaklara göre, o gün, tüm Anadolu’da yer yerinden oynamış, büyük üzüntü yaşanmış. Halk, bu haksız uygulamayı hem İstanbul’a hem de itilâf devletlerine duyurmaya çalışmış. Sadece İzmir ve İstanbul’da değil, Giresun, Erzurum, Denizli, Balıkesir gibi Anadolu’nun dört bir yanında gösteriler düzenlenmiş, protesto telgrafları yağmış.
22 Mayıs 1919’da ise Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul Sadaret makamına gönderdiği raporda İzmir’in değeri şöyle denir; İzmir, Türkler için millî ve hayatî bir meseledir ve İstanbul kadar önemlidir.
Geçmişte, olması gereken değerin verildiği; yaşam tarzına, insanlarının yaklaşımlarına bakılmaksızın, uğruna kol kola, omuz omuza büyük mücadelelerin başlatıldığı bir şehir, bugün size de sanki biraz yabancılaştırılmaya çalışılıyormuş gibi gelmiyor mu? “Gavur” diyerek, yabancı, bizden olmayan gibi bir anlam yüklenmeye çalışılan İzmir ve İzmirliler, ailenin biraz farklı ve yaramaz çocuğu gibi kabul edilerek hoşgörüldükleri duygusunu zaman zaman hissetmiyor mu? Ben hissediyorum. Sanki, biz bu ülkenin bir gerçeği değiliz de hayali bir dünyada yaşıyoruz. Oysa, İzmirli olmak ve yaşamak benim gerçeğim. Böyle gördüm, böyle büyüdüm. Kimseyi kendi yaşam tarzıma zorla uydurmaya çalışmadığım gibi, onlarınkini de hiç garipsemedim. İnsani haklara, adalete saygılı oldukça, hepsini, farklılıkların zenginliği olarak algıladım. Çünkü İzmir’de bize böyle öğretildi. Anadolu’nun her köşesinde olduğu gibi burada da farklı bir kültür, farklı bir yaşam biçimi var. Bu, geçmişte olduğu gibi bugün de Türkiye’nin bir gerçeği...


 

Yazarın Tüm Yazıları