Paylaş
Hayatta en çok korktuğu şeyler başına gelince, “Beni şöyle bir yere çarpıp, sonra da silkeleyen hayat, aslında düşündüğümden çok daha güçlü olduğumu fark etmemi sağladı” diyen Demirkan, USA Today, American University, Smithsonian Institute, Fiat, Inova Health Source gibi dünyaca tanınmış özel kurumların yanısıra ABD’nin en gizli kurumları Pentagon ve FBI’da da eğitimler veriyor. Öyleki bazılarının işinin ne olduğunu bile bilmiyor.
Kısa bir süre önce dördüncü kitabı Akıllı Arzular’ı yayınlayan Demirkan, gerçekten sorun olan tek şeyin düşünce biçimimiz olduğunu söylüyor.
- İzmir’den ne zaman ayrıldınız?
- Yarı evet, yarı hayır hislerle bir evlilik yapıp, Amerika’ya yerleştim 1992’de. Tüm arkadaşlarımdan ve ailemden ayrılmak, dünyanın öbür ucunda yeni bir hayata yeniden başlamak bana kendimi yalnız ve yetersiz hissettiriyordu.
- Orada nasıl bir hayatınız vardı, neler yapıyordunuz?
- İlk yıllar çok yalnızdım, kendi işimizi kurmaya çalışıyorduk. Tek arabamız vardı, eşim işe giderken ben bütün günü ormanın içinde tek başıma geçiriyordum. Günlerim hapis gibi 6 ayı doldurup, bir aylığına Türkiye’ye gitmeyi beklemekle geçiyordu. Hayattan beklentim bu kadardı yani...
KORKTUĞUM HERŞEY BAŞIMA GELDİKÇE HAYATA KARŞI RAHATLADIM
- 1999 neden bir dönüm noktası oldu?
- Ekonomik krizde koşullarımız ağırlaştı. Bir ara o kadar parasız kaldık ki günde bir öğün yemek yiyebiliyorduk. O yıl hayatta en korktuğum şeyler ard arda başıma geldi. Önce iflas ettik, ardından çok sevdiğim bir yakınımı kaybettim, ölümden döndüğüm ağır bir trafik kazası geçirdim ve zaten kopukluk hissettiğim evliliğim bitti. Kendimi değersiz hissettiğim başka bir ilişkinin içine girdim. İşin garibi en korktuğum şeyler başıma geldikçe, bende hayata karşı bir rahatlama hissi oluştu. Önceden önem verdiğim şeyler önemini yitirdi. Önemini farketmediklerim değer kazandı.
- Neler değişti sonrasında?
- ABD’nin önde gelen kalp uzmanlarından Prof. Dr. Dean Ornish’in bütünsel sağlık alanında çığır açan ‘kalp hastalığını tersine çevirme’ programında kullandığı yoga, meditasyon, anatomi eğitimi ve sertifika aldım. Rahatlama teknikleri öğretmeye başladım. Bir gün Pentagon’da ders vermem istendi. Pentagon’dan 40 kişi dersime gelecekti. Ama ben bir gece önce trafik kazası geçirdim. İki ay yürüyemedim. Beni daha tanımadıkları halde aramızda bir bağ oluştu. Başka birisine teklif etmeden iyileşmemi beklediler. Derse başladığımda yürüyemiyordum, oturup kalkamıyordum.
GÖREVLERİNİ AÇIKLAMALARI YASAKTIR
- Amerika’da nerelerde eğitimler veriyorsunuz?
- Pentagon, American University, USA Today gazetesi, Time dergisi, Smithsonian Institute, hastaneler, bakanlıklar, okullar bugune kadar eğitim verdiğim kurumlar arasında. Senatörlerin konuşmalarını hazırlayan konuşma yazarları, Savunma Bakanlığı’ndan rütbeli askerler, proje müdürleri vs. geliyor. Gizli serviste çalışanlar da bulunuyor. Ancak çoğunun iş tarifini yapamazsınız bile, çünkü açıklamaları yasaktır.
- Pentagon dışında FBI’dan da öğrencileriniz varmış değil mi?
- FBI’daki (Federal Araştırma Bürosu) en kritik ‘high pressure’ görevlerden birindeydi. Amerika’da terör saldırısı yapılabilecek yerleri tahmin etmesi bekleniyordu. En yakınlarına bile işinden bahsetmemesi gerekiyor. Ben de zaten bu kadarını biliyorum. “Hata yapmak için maaş almıyorum” diyor. Beyninin ve sinir sisteminin aktifliğinin sabahları 3 fincan kahve içmeye değil, benden aldığı derslere bağlı olduğunu söylüyor. Bu pratiklerin, sezgi kapasitesini artırdığına ve analizlerine yardımcı olduğuna inanıyor.
ESAS SORUN DÜŞÜNCE BİÇİMİNİZ
- Stresle başetmek bir yana çoğu zaman stresli olduğumuzun bile farkına varmıyoruz... Bunu nasıl anlayabiliriz?
- Ruh halinizden... Sürekli gergin, toleranssız, endişeli, sinirli bir ruh haliniz varsa, kumpulsif düşünüyorsanız, kontrol mekanizmanız çok aktif demektir. Bedeniniz bu ruh halini o kadar benimsemiştir ki, stresli bir durum olmadığı zaman bile o kontrol ihtiyacı devam eder. Şöyle düşünün; çoğu zaman daha elimizde geçerli bir sebep olmadan bile düşünce şeklimizle kendi kendimize stres yaratıyoruz. Yani bazen düşünce biçimimiz sorunun kendisi olabiliyor.
- Beyin doğası negatif diyorsunuz, bunu tersine çevirmek mümkün mü?
- Evet, seminerlerimde öğrettiğim bu… İnsanın kendi düşünce ve davranış alışkanlıklarını tarafsız bir gözle algılayabilmesi lazım bunun için. Eğer sürekli negatif şeylere konsantre olursanız, sorunlar gözünüzde daha da büyür. Ama o sorunun içinizde yarattığı hisse ve enerjiye konsantre olursanız, o zaman kontrol ihtiyacınızı da lehinize çevirebilirsiniz. Çünkü o hissi başka bir kanala yönlendirmek ve hafifletmek sizin elinizde. Daha sabırlı ve sakin olmaya düşündüğümüzden daha yatkınız.
ARZULARINIZ AKILLI OLSUN
- İnsanların hayatla ilgili genel olarak yaptığı hatalardan, mutluluk ve başarı üzerine yanlış algılardan bahsediyorsunuz...
- Ben 10 yıldır mutluluğun bilimini araştırıyorum. Çoğumuz aslında istemediğimiz ama kaçamadığımız bir hayat yaşıyoruz. Popüler kültürün bizi getirdiği nokta: Stres, uykusuzluk, tatminsizlik, endişe, belirli bir ritmin olmayışı... Alkol, sigara ve ağrı kesiciler gibi semptom gidericilerle yaşıyor çoğu insan. Bizleri gerçekten neyin mutlu edeceği konusunda bakışımız net değil.. İnsanın dış dünyada bir yer edinebilmek icin harcadığı zaman ve enerji kadar iç dünyasına da yatırım yapması naiflik değil, yaşadığımız dünyada bir gereklilik…
- Akıllı arzular nasıl mümkün olabilir? Arzu içgüdüsel bir şey değil mi?
- Arzu içgüdüsel birşey ama ‘bunu istiyorum’ dediğin şey zihninde şekilleniyor ve istediğimiz birşey elimizden alındığında veya bize verilmediğinde kontrol ihtiyacımız tavana vuruyor. Kitabımda bunları çok detaylı anlatıyorum. Daha fazlasına sahip olmak aslında bizi daha mutlu etmiyor ama alışkanlık başlıyor. Bir yanda istediğin herşeye sahip olabilmek, diğer yanda istediğin herşeye sahip olmanın tatminsiziliği, izolasyonu, kaygıyı ve güvensizliği tetikleyebildiğini farketmek. Kazanılan herşeyin ardından kaybettiğimiz birşey var mutlaka. Ego güzel birşey. Ama egonun ruh ve beden sağlığını tehdit eden yönlerini törpüleyebilmek gerekiyor. Onun için ‘Akıllı Arzularınız’ olsun.
HAYAT ANLAYIŞIMI İSPAT ETMEK DEĞİL PAYLAŞMAK İSTİYORUM
- Toksik insanlar tanımı çok hoşuma gitti. Nasıl anlamalı ve korunmalı bu insanlardan?
- Bazı insanlar içlerindeki negatifliği bulaşıcı hastalık gibi yayarlar çevrelerine. Onlardan uzak durmak ruh sağlığımız için önemli tabii. Ama diyelim beraber çalışmak zorunda olduğunuz bir kişi. İşte böyle durumlarda ben kötü frekansı olanlara görünmez bir duvar örerim. Sadece kendi enerjimi harcamamak için. Olumsuzluklarını şahsi almam. Ama bu ‘offf seninle uğraşamayacağım’ tarzında hala kendi egomu aktif tuttuğum bir tavır değil. Böylelerine kendi görüş şeklimi ispat etmeye bağımlı değilim. Hayat anlayışımı paylaşmak beni tatmin ediyor, ispat etmek değil. Böylece olumsuz insanlar bile bana karşı bir süre sonra tavır değiştirmek zorunda kalıyorlar.
- Başka kitaplarınız da var. Onlar ne hakkındaydı?
- ‘Akıllı Arzular’ dördüncu kitabım. İlgilenenler www.elvandemirkan.com dan diğer kitaplarım ile ilgili bilgi alabilirler. İçinde yaşadığımız yetersizlik ve endişe kültüründe kendimize nasıl bir sığınak yaratabiliriz, topumun baskılarına yeri geldiğinde nasıl karşı koyabiliriz ve bizleri gerçekten mutlu edecek şeyleri nasıl anlayabiliriz? Benim ilgi alanım ve yazdigim konular bunlar. İlk iki kitabımda rahatlama hareketlerine de yer verdim.
EGELİLERDE HIRS AZ, ARKADAŞ VE AİLE ODAKLILAR
- Toplumların mutluluk bilinci var mı? Mesela Amerika ile Türkiye’yi karşılaştırır mısın?
- Gelişmekte olan ülkelerdeki insanların profesyonel hırsları, gelişmiş ülkelerdekinden çok daha yüksek olduğu ortaya çıkmış. Onlar fazla hırsın bedelini keşfetmişler herhalde. Türkiye’de ise bu genç, enerjik ve hırslı nüfusla daha kendimizi ispata çalıştığımız çok şey var. Bir de Amerikalıların ilgi alanını popüler kültür yönlendirmez. Egelilerde ise o hırs hiçbir zaman çok aktif olmadı. Onları mutlu eden şeyler daha arkadaş ve aileye yönelik...
Paylaş