Paylaş
Hani bir reklam var... Kızla oğlan, boğaz manzaralı bir kafede flört ediyorlar, ama oğlan ciddi bir ilişki isteyip istemediğinden emin değil. ‘Ya ben pek beceremiyorum bu ilişki işlerini’ deyip hapşırıyor. Kız arkadaşına tekrar baktığında şoka giriyor, çünkü kız gelinlikle bir başka erkeğin yanında oturmuş, evleniyor. Kız hemen tweet attığını, birinin yanıtladığını, üstüne facebook’tan dürttüğünü, nerede olduğunu anında gösteren foursquare v.s. programlarıyla buluştuklarını ve sadede geldiklerini anlatıyor. Bir de pişkin pişkin ‘giden gider, yenileri gelir’ demezler mi?
Her ne kadar, özellikle genç kızı müthiş duygusuz ve evlenme odaklı gösterse de günümüz gençliğinin teknolojiyle olan ilişkisini harikulade anlatan çok başarılı bir reklam bence.
Kabul etsek de etmesek de günümüzde teknoloji, insanların hayatlarında büyük değişimler yapabilecek kadar güçlü ve hızlı. Artık herhangi bir ülkedeki bir organizasyona katılmak, bir olayı izlemek, dünyanın öbür ucundaki bir iş toplantısına katılmak için fiziksel olarak orada bulunmanız gerekmiyor.
Artık Urfa’da da
Oxford var
Bugün bir bilgisayar ve internet bağlantısı sayesinde istediğiniz üniversite ve okula kayıt olup uzaktan eğitim alabilirsiniz. Hatta ben de bunu fırsat bilip Oxford Üniversitesi’nde, hep merak ettiğim bir konuda, 3 ay sürecek bir eğitime başladım. Sınıfım 30 kişilik ve Hong Kong’tan Peru’ya, İngiltere’den, Suriye’ye, Birleşik Arap Emirliklerine kadar dünyanın her yerinden katılan var. Yani, zamanında İbrahim Tatlıses’in söylediği ‘Urfa’da Oxford vardı da biz mi gitmedik’ argümanı artık geçerliliğini yitirdi. Teknoloji sayesinde her okulda okuyabilirsiniz. Yeter ki isteyin...
Teknoloji gelişirken 30 yıl önceki eğitim sistemi ne kadar doğru?
Bizler bile teknolojiye böylesine uyum sağlarken, beyinleri taptaze olan çocuk ve gençlerin bundan uzak durmasını beklemek yanlış olur. Nasıl ki bir kuşak için gramofon, sonraki kuşak için radyo, daha sonraki kuşak için televizyon doğal bir aletti, şimdiki gençler için de bilgisayar ve internet aynı derecede doğal. Bizler 20 yıl önce herşeyi okuldan öğrenebilirken onlar hiç çabalamadan bilgiye ulaşabiliyorlar. Gözümüz gibi baktığımız koca koca ansiklopediler gelişen teknoloji karşısında çöp olmadı mı? Beğenelim veya beğenmeyelim herşey bu kadar hızlı değişir ve buna en çok çocuklar ve gençler uyum sağlarken, okul ve eğitim sistemlerinin 30-40 yıl öncesiyle aynı kalması ne kadar mantıklı? Artık öğretilmesi gereken bilginin kendisi mi yoksa nasıl kullanılacağı mı?
Bunun yanıtını bir uzmanın vermesi doğru diyorsanız, pazar günkü röportajımı mutlaka okuyun derim. Ayrıca Türkiye’de ilk kez İzmir’de uygulanacak çok özel bir aktiviteyi de yine bu röportajdan duyacaksınız.
Kısacası, yeni nesille iletişim kurabilmek için önce onları iyi anlamamız, ilerleyebilmek için ise değişime açık olmamız gerekiyor. Unutmayın, doğa gelişirken her zaman en akıllı ya da en güçlü olan değil, değişen şartları en doğru şekilde gözlemleyip en hızlı ayak uydurabilenler ayakta kalıyor.
SAINT JOSEPH’LİLER DEEP İLE BULUŞUYOR
İzmir Saint Joseph’liler Derneği, Türkiye’nin en seçkin müzisyenlerinden oluşan Deep Grubu’nu İzmir’e getiriyor. 70’lerden günümüze unutulmaz rock ve pop şarkılarını kendi yorumlarıyla dinleyiciye sunacak grup, Pink Floyd, Dire Straits, U2, Depeche Mode, Led Zeppelin, Deep Purple, Queen, Paul Simon, James Brown, Bob Marley, Bob Dylan, Eric Clapton, Muse, Simply Red gibi efsane sanatçıların eserlerini yorumlayacak. Kendilerine has düzenleme ve entrümanlarını kullanış biçimleriyle dikkat çeken ve her yaz Çeşme’de müthiş performanslar sergileyen Deep, 18 Ocak 2013 Cuma saat 22.00’de Soyer Kültür ve Sanat Fabrikası’nda İzmir’deki ilk konserini verecek. 30TL olan biletler ve bilgi için (232) 422 61 36’yı arayabilirsiniz.
Paylaş