Paylaş
İZMİR’in en özel binalarından biri Milli Kütüphane’dir kuşkusuz. Fakat bu çok özel kütüphane, Konak’taki kirli, yüksek ve çoğu işlevsiz binaların arasında sıkışıp kaldı. İzmirlilerin 1912’deki o zor koşullarda kurduğu 102 yıllık bu özel kütüphane İzmir Milli Kütüphane Vakfı’nın özel çabalarıyla hizmet veriyor. Vakıf Başkanı Ulvi Puğ’un da dediği gibi: ‘Türkiye’nin geleceğinin refah, huzur ve barış içinde olması, ancak eline silah değil kitap alan gençlerle mümkün. Bu yüzden çocuklarımıza kitabı sevdirmemiz, gençlerimize internetin kafes, kitabın ise deniz çipurası tadında olduğunu hatırlatmamız gerekir. Bilgi mabedi olan kütüphaneler bunu sağlayacak yerlerin başında gelir’.
4 MİLYON İZMİRLİ, 50 KİŞİLİK SALONUMUZ İÇİN 220 YIL BEKLEMELİ
- İzmir Milli Kütüphane Derneği ne zaman ve ne amaçla kurulmuş?
- O dönemlerde, Türkiye’de de, İzmir’de de Türklerin yararlanabileceği kütüphaneler yoktu. Olanlar da daha çok dini kitapların bulunduğu küçük vakıf kütüphaneleriydi. Devrin önemli siyasi gücü, İttihat Ve Terakki 1911’de Selanik’teki 4. olağan genel kurulunda, her ilde bir milli kütüphane kurulmasını teşvik edici kararlar alınca İzmir Milli Kütüphanesi 6 Temmuz 1912’de kuruldu. Amacı Türk Aydınlanma Hareketi’ne katkıda bulunmak olarak özetlenebilir.
- Günümüzde tam olarak hangi işlevle çalışan bir kütüphane burası?
- Kütüphanemiz üniversite ve üzeri araştırmacılara hizmet eden bir ihtisas kütüphanesi. Kütüphane binamız yetersiz. Okuma salonumuz 50 kişilik, İzmir’in nüfusu ise 4 milyon. Yani her İzmirli bir gün kütüphanemizden yararlanmak istese 220 yıl sıra beklemesi gerekir.
YÜZYILLIK EL YAZMASI ESERLER, TAŞ BASKILAR ÇOK ÖZEL
- Kütüphane bünyesinde kaç eser var, en eski eser hangisi, en özel değeri olan eser nedir?
- Şu an o değerde 854 adet kitabımız var. Bu kitapların içinde Guttenberg matbasında basılmış, 5-6 yüzyıllık kitaplarımız, İbrahim Mütteferika’nın matbaasında basılmış, Katip Çelebi’nin Cihannüma’sı gibi 280 yıllık kitaplarımız, Victor Hugo, Lamartin gibi ünlü yazarların eserlerinin orijinal 1. baskıları gibi çok değerli kitaplar da var. Bunun yanında aralarında Enveri’nin 1465 yılında tamamladığı Düsturnamesi, yüzlerce yıl önce yazılmış altın varaklı Kuran’ı Kerim gibi eserlerin de olduğu paha biçilmez değerdeki 3 bin 971 el yazması ve taş baskı eserlerimiz de mevcut. Bunlara cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana yayınlanan gazete ve dergi koleksiyonlarımızı da eklememiz gerekir.
- Eserler mevcut binaya sığmıyor ve zorluk çekiyorsunuz... Bu konuda neler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?
- Biz Türkiye’de yazılı ve basılı eserleri derleme kanunundan yararlanan 6 kütüphaneden biri olduğumuzdan her yıl 60 bin civarında yeni eser arşivimize katılır. Dolayısıyla yer sorunumuz var. Hemen bitişiğimizdeki İzmir İl Özel İdaresi ile ortak sahip olduğumuz bir iş hanının yaklaşık yüzde 35’i İl Özel İdaresi’ne ait. Yeni çıkan yasayla Özel İdare malları ihtiyaç sahibi kamu kurumlarına devredilecektir. Biz, her ne kadar bir sivil toplum kuruluş isek de kamu yarına çalışan, 102 yıldır, halkımıza kütüphanecilik hizmetini ücretsiz sunan ve bakanlar kurulu kararıyla ‘milli’ unvanı verilmiş bir kurumuz. Valimize durumu anlattık. Ve bu binadaki Özel İdareye ait hissenin kütüphanemize devrini talep ettik. Bu sağlanırsa uzunca bir süre yer sorunumuz kalmaz.
SSK BLOKLARI YERİNE MODERN KÜLTÜR MERKEZİ OLMALI
- Binanız son derece özel ve değerli. Bina hakkında neler söyleyebilirsiniz?
- Binalarımızdan ikisi İzmir’in gerçek ‘Yüzük Taşı’ değerindedir. Bunlardan birisi, Elhamra Sineması olarak bilinen, şu anda İzmir Devlet Opera ve Bale’sinin kirası altında bulunan binamız. Diğeri ise içinde bulunduğumuz. Her ikisini de dönemin en önemli mimarlarından Tahsin Sermet yapmıştır. Ancak, İzmir’in mücevher değerindeki bu iki binası ne yazık ki önünde Çin Seddi gibi yükselen SSK Blokları ve sol tarafımızda aynı şekilde bulunan katlı otoparkın arasına sıkışıp kalmıştır.
- Sizce ne yapılmalı?
- Sık kullandığım bir söz var... ‘Sorunların çözümü sevmeyi bilmek, bilmeyi sevmekten geçer.’ Çok bilgili olduğumu iddia etmesem de şehrimi, kitabı ve kütüphaneyi çok seven birisiyim. Bakın şu an SSK bloklarının önündeyiz. Bu bloklar kaldırılsa yerine bir proje yarışması ile yeni bir kültür sanat kompleksi yapılsa, içinde opera ve konser salonları, çağdaş bir kütüphane olsa. Bu bina yanlara doğru yükselse ve ortası kütüphane ve opera binalarının görüleceği şekilde alçak olsa. Arkadaki Büyükşehir Binası’nın önüne İzmir’de doğmuş ya da İzmir de yaşamış sanatçıların heykelleri ile süslenmiş bir sanatçılar parkı yapılsa. Gelen turist gemileri bir gece konaklayıp, konserini dinledikten sonra , restore edilip ışıl ışıl hale getirilmiş Kemeraltı sokaklarındaki restoranlarda yemeklerini yese, İzmir’i 24 saat yaşayan bir yer haline getirsek fena mı olur? Hatta İzmir dışından gelen araştırmacıların, küçük bir ücretle konaklayabileceği bir butik otel bile yapılabilir.
KURAL ÖĞRENCİ-ARAŞTIRMACI DESE DE KİMSEYİ GERİ ÇEVİRMİYORUZ
- İsteyen herkes kütüphanemizden yararlanabiliyor mu, arşivleri tarayabiliyor mu?
- Okuma salonumuzun yetersizliği nedeniyle kural olarak üniversite öğrencileri ve araştırmacılar yararlanabiliyor. Ancak geleni geri çevirmiyoruz. Benim makam koltuğum da dahil olmak üzere son sandalyemize kadar gelen her okuyucu ve araştırmacıya kapımızı açık tutmak temel düsturumuzdur. 2013’de bu binamızdan 9 bin 800, APİKAM’daki şubemizden ise 4 bin 435 araştırmacı faydalandı.
- Kütüphanemizin Türkiye genelinde de birçok ‘ilk’, ‘tek’ ve ‘en’ leri var sanıyorum. Anlatır mısınız?
- Biz, sivil toplum örgütü olarak kurulup, İstanbul ve Ankara dışında Derleme Kanunundan yararlanan tek kütüphaneyiz. Milli unvanını gururla taşıyan, Mustafa Kemal Atatürk tarafından üç kez ziyaret edilerek onurlandırılan bir kütüphane. 102 yıldır, devletten bir kuruş almadan devletin kamu görevleri arasında olan kütüphanecilik hizmetini, halkımıza ücretsiz olarak sunmak her kuruma nasip olabilecek bir ayrıcalık değildir.
Paylaş