Paylaş
Belki son dönem hafif bir hareket var ama kesinlikle yeterli değil. Yelken turundan sonra bu isteğim daha da bir celallenmişken, arayan bir arkadaşım beni körfezde yelken yapmaya davet etmesin mi? Hemen atladım tabii. Aslında grubun bir kısmını önceden tanıyordum. Yıllar önce röportaj yapmıştım ‘İzmirli Yelkenci Kadınlar’ diyerek.
İşletme sahibinden diş hekimine, mali müşavirden mühendise ve ev kadınına uzanan, her biri 2’şer çocuk annesi kadınlardan oluşan yelkenci ekibin adı Lemonade. 7 yıl önce “Yetişkinlere Yelken Öğretiyoruz” yazısı ile başlayan yelken maceraları bugün 130 uluslararası katılımcının yarıştığı Marmaris Race Week’de dereceler almalarına kadar gelmiş. Çünkü 4 yıldır Lemon Sailing’in tekneleriyle yarıştıkları gibi skipper’ları da firmanın sahiplerinden, eski milli yelkenci Tolga Yağlı. Zaman zaman benim gibi konukları olsa da çekirdek kadrosu Aylin Pala, Çiğdem Gürlüoğlu, Mine Candaş, Mine Gökçe, Müge Soysal, Müge Aysal, Neşe Yazgan’dan oluşan Lemonade, Bodrum Womens Cup’ta ikincilik, Sığacık Körfezi’ndeki EAYK (Ege Açık Yat KLÜBÜ)’nün 2011 IRC 1’in kış trofesinde birincilik gibi birçok da ödül kazanmış. İşlerinden, çocuklardan zaman buldukça yaz-kış, bazen seyrek bazen sık, mutlaka antreman yapan grupla İzmir Körfezi’nde gerçekten keyifli bir gün geçirdim. Ekiptekiler; İzmir çevresinde KSK, Teos Marina, Levent Marina, Çeşme Marina gibi birçok noktadan yelkene çıkılabildiğini, Doğan Sailing, Dönence Yelken Okulu, Solo Yelken, Lemon Sailing gibi yelken okullarının fiyatları son derece uygun kurslar düzenlediğini anlatıyorlar. Yani artık o kadar kolay bahane bulmak yok.
Saint Tropez’de Türkiye’yi temsil eden İzmirli ekip
Bu arada dünyanın en prestijli yelken yarışlarından ‘Les Voilles Saint Tropez’de Türkiye’yi İzmirli Lemon Sailing ekibi ve tekneleri BY Farr Lemon’ın temsil ettiğini öğrendim. Shop and Miles sponsorluğunda Göcek’te düzenlenen yarışta birinci olan ekip, Saint Tropez’den de iyi bir derece ile dönecektir diye umuyorum.
Ege eylülde bir başka güzel
YAZIN Hisarönü Körfezi’nin güzelliğini yazınca mesajlar gemişti, ‘Az bile yazmışsınız. Hisarönü cennetten bir parça’ diye. Hatta ‘Mutlaka tekneyle gezmelisiniz, koyların gerçek güzelliğini görebilmek için’ diyordu çoğu kişi.
Malum, Ege’nin en güzel zamanı eylül ayında yaşanıyor. Yazın; sıcaklar, tüm ülkenin ilgisi nedeniyle yaşanan aşırı kalabalık ve yoğunluk bu güzelliklerin tadını çıkarmaya engel olabiliyor. Bu nedenle, tatillerini eylüle saklayan birçok insan var.
İşte, yelken sporuna meraklı İstanbullu bir grup arkadaşımız eylülün son haftası Hisarönü Körfezi’nde yapacakları yelken seyahatine bizi de davet edince, onlara katılmaya karar verdik. Yelken okulu Sollare Sailing’in eğitmenleri Sabine Dedeoğlu ve Tayfun Öztuna eşliğinde açıldık Marmaris’ten... Gerçekten denizden görmek bir başka güzel Bozburun ve Hisaönü’nü. Hele bir de motor gürültüsü olmadan, rüzgârın kollarına bırakınca, müthiş bir özgürlük ve sadelik hissi kaplıyor insanı... Her akşam bir başka koyda gecelemek, farklı teknelere bordalayıp değişik kişilerle ahbaplık etmek, her sabah ilk iş rüzgarı dinlemek denizciliğin en keyifli yönleri olsa gerek.
Genellikle yabancılardan oluşan geniş bir yelkenci topluluğu vardı denizlerde. Rüzgar cömert eserken herkes müthiş bir keyifle dolduruyor yelkenini. Röportaj yaptığım Alman asıllı eğitmen Sabine Dedeoğlu’nun da dediği gibi yelken için en uygun ve güzel yer Hisarönü-Bozburun... Ama yine de denizlerimizin çok temiz olduğunu söylemek mümkün değil. Özellikle koy içlerine girerken kabaran köpükler, gözle görülebilen yağ tabakaları hatta kimi zaman gelen kokular, bu güzelliğe pek de duyarlı kalınmadığını gösteriyor. Zaten herkesin ortak şikâyeti artık eskisi gibi balık kalmamış olması... Buna rağmen gece dalışı veya tüplü dalış gibi doğaya karşı hiç de adil olmayan yöntemlerle balık yakalamaya devam edenler var hala.
Her şeye rağmen, yelken müthiş keyifli bir deneyim. Hele, böyle güzel bir yerde yapılırsa...
Oktoberfest coşkusu Swissotel Efes’te
Münih’in en ünlü geleneği olan ve Bavyera Kralı 1. Ludvig’in düğünü ile başlayan Oktoberfest coşkusunu yaşamak için Almanya’ya gitmeye gerek yok. Swissotel, 7-8 Ekim akşamları ve 9 Ekim sabahı Başaşçı Wolfgang Goedl’ün festivale özel hazırladığı açık büfe yemekler ve Bavyeralı ünlü müzik grubu Happy Bavarians’ın özel kostümlü dört vokal ve dört dansçıdan oluşan kadrosu ve şovları ile bizler için bambaşka bir kültürü yansıtan Oktoberfest ruhunu İzmirlilere de yaşatıyor. Kaçırmayın...
Paylaş