Paylaş
Ülkemizde bilime ve yaratıcılığa hemen hiç itibar edilmezken Alphan Manas, program yaptığı Dragons’ Den yatırımcı grubuyla onlarca projeyi dinliyor, uygun olanlara destek veriyor. İzmir’in ruhunu dinlendiren bir şehir olduğunu anlatan Manas ile Alsancak’ta hareketli bir akşamüzerinde sohbet ettik. Sohbetimize Dragons’ Den’den Gamze Cizreli de katıldı.
- Hayatınızdaki en önemli dönüm noktaları sizce nedir?
- İlki, 1979 yılında gençlik hatasıyla trenden atlayıp ayağımı kırarak üniversite sınavı öncesi 3 ay okuldan uzak kalmam ve Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği yerine kendimi Ege Üniversitesi Tekstil Mühendisliği’nde bulmam. İkincisi ABD’de yüksek lisans sonrası 2 iş teklifinden Türkiye’deki “ülke müdürlüğü” nü seçerek dönmem. Üçüncüsü babamın 1986’da akademik interneti Türkiye’de kurmasına rağmen ilgi göstermeyip, 1988’de eski ortağımla otomatik tanıma/veri toplama sektörüne girişim. Bir diğeri ise eski ortağımdan 2006’da ayrıldıktan sonra son 20 yılda yarattığım değerin, bir şirketin kurulmasını takiben ortalama ilk 4 yılda nakde dönebildiğini görmem sonucu kendi yarattığım projeleri destekleyen, daha sonra da kapsamı geliştiren bir özel yatırım şirketi kurmam.
ELEKTRİKLİ ARABAMIZIN PİLLERİNİ MANİSA’DA ÜRETMEYİ PLANLIYORUZ
- Elektrikli araba yatırımı konusunda daha önce birçok girişim oldu ama sonuca ulaşamadı. Siz neyi farklı yapmayı düşünüyorsunuz?
- Benim Murat Günak ile elektrikli araba konusunda ortak yatırım kararımda en önemli motivasyon Fransa’da satın alınacak şirketin üreteceği arabanın çok hafif olmasıydı. Elektrikli araba konusunda önümüzdeki 5-6 yıl çok önemli. Bu sürede pil fiyatları önemli oranda ucuzlayacak. İşte bu dönemde üretilecek arabalar ne kadar hafif olursa onların gücünü sağlayacak piller de daha güçlü ve dolayısıyla daha ucuz olacaklar. Heuliez firmasını satın almamız bölge hükümeti tarafından engellenip, Almanlara satılınca, başka bir bölgedeki SynergEthic (Tilter) firmasını ortaklarım Bursalı B Plas ve Orhan Holding ile aldık. Biz önce 2 kişilik araba ile başlayarak özellikle pil, motor ve ısıtma/soğutma gibi yan sanayiyi de yaratarak katma değer oluşturmak istiyoruz.
- Manisa’da nasıl bir iş geliştirmeyi düşünüyorsunuz?
- Manisa’da İzmirli Sun Holding ile ortak olduğum REM Elektronik’te elektrikli arabanın pillerini üretmeyi planlıyoruz.
MARKALAŞMADA İZMİRLİ KENDİ KENDİNİ ENGELLİYOR
- İzmir’in geleceğini nerede görüyorsunuz? Göreceli geri kalmışlığını neye bağlıyorsunuz?
- İzmir, eğitim ve kültür olarak Türkiye’nin en ileri kentlerinden biri. Önce konunun iyi tarafını inceleyerek başlamak lazım. Ben sadece İzmir’i tek başına değerlendirmek istemiyorum. Manisa örneği, İzmir’in bir parçası gibidir. Çünkü Manisa OSB’de fabrikası olan birçok işadamı İzmirli. Şehir Aliağa’ya doğru büyürken arada kalan OSB’lerin şehir dışına taşınması gerekmekte. Bu durumda İzmir’de sanayi üretimi kalmayabilir. Şehrin gelişimi size bunu zorluyor.
- Sizce İzmir hangi konularda öne çıkabilir?
- İzmir Çeşme, Foça gibi tatil yöreleri ile turizm, hizmet, eğitim ve sağlık sektöründe çok başarılı olabilir. Daha fazla turist çekmek için de markalaşması gerekiyor. Bunun için zaten çalışmalar başlatıldı. Türkiye’nin en büyük arkeoloji müzesini yapmak bile büyük adım olacak. Daha önce bu şehrin belediye başkanı olmuş zat-ı muhterem dahil birçok kişi, kurum ve odanın İzmir Belediyesi’nin şehrin markalaşması yönündeki çabalarını engellediğini bilmemiz gerekiyor. Yani kendi kendimizi engelliyoruz.
FIRSATLAR ÇIKTIĞINDA ORADA VE HAZIR DURUMDAYDIM
- Kadere inanıyor musunuz? Önünüze çıkan fırsatları sizce siz mi yarattınız yoksa karşınıza çıkanları iyi mi değerlendirdiniz?
- Ben fırsatları tesadüfler olarak niteliyorum. Önemli olan o tesadüfler oluştuğunda orada ve hazır olmak. Sadece kadere inanıp oturup beklemek bana göre değil. Kimse nereye gideceğini bilmeyen bir insan kadar yükselemez. Hayat beni bir yerlere götürüyor ama ben her şeye çok açık ve pozitif bir insanım.
- İzmir’de kalmış olsaydınız bugünkü noktaya ulaşır mıydınız?
- Mümkün değil. Çünkü, İzmir’de girişimciliği destekleyen bir yapı yok. İzmir’de fırsat oluşmuyor, çünkü ortamı yok. Şu anda İzmir benim için rahatlatıcı bir yer. Belki de İzmir’in misyonu bu olmalı. Sağlık, eğitim, servis sektörlerinde ilerleyebilir bence. Hatta yabancılar bile buraya gelerek yaşlılıklarını geçirebilir.
BU KADAR TAKIM FAZLA, TEK TAKIM OLSA FARKLI OLUR
- Bir dönem Göztepe kulübünde yöneticilik yapmıştınız, İzmir’in spordaki başarısızlığını neye bağlıyorsunuz?
- Göztepe’de yöneticilik yaptım ama çok mutlu olmadığım aşikar. İşin başında yeni bir şirkete ortak olur gibi kulübün yeni sahipleri ile oturup onların Göztepe ile ilgili uzun dönemli vizyonlarını dinlemem gerekiyordu. Bir kulüp, bayan voleybol takımı şampiyon olup bir üst lige çıktığında nasıl olur da şubesini kapatır? Biz Türkler bilmediğimiz işlere bile balıklama atlama eğilimi içindeyiz. Altınbaş grubu da bu işe balıklama girdikten sonra zorluğunun farkına vardı. Ama taraftar beklentileri çok yükseldi, bunu çözmeleri gerekiyor.
- Bu sene Bucaspor’un Süper Lig’e çıkışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- İzmir’de takım sayısı çok fazla, bu kadar takımı ayakta tutacak bir parasal güç ortada yok. Bakın, Bucaspor şampiyon oldu ve Spor Toto Süper Lig’e çıktı. İnanın sokaktan 4 İzmirli çevirseniz en az ikisi “İzmir’in Süper Lig’de takımı yok” der. Seyircisi olmayan takımın şansı da yok. İzmir’de gerçek anlamda taraftarı olan 2 kulüp var: KSK ve Göztepe. O yüzden uzun dönemde bu takımların başarılı olma şansı var.
- Sizce daha az takım mı olmalı?
- Ben büyük şehirlerdeki spor kulüplerinin şehir bazında değerlendirilmesine karşıyım. Yani, ‘Niye İzmir değil de Bursa’ denildiğinde cevap çok basit. Bursa, Eskişehir ve Kayseri gibi şehirlerde tek takımın süper ligde olması büyük avantaj. Konsantrasyon tek takıma yöneliyor. Ama İzmir ve Ankara bu konuda şanssız. Ne İstanbul gibi finansal desteğin içinde, ne de Bursa gibi tüm şehrin seyirci ve finansal desteğine sahip.
BAZEN PLANLADIĞIM YÖNÜN AKSİNE GİTMEK ZORUNDA KALDIM
- Sizi örnek almak isteyen gençlere neler tavsiye ediyorsunuz?
- Yaşamımın dönüm noktaları aslında hep benim kararlarım ile oluştu. Bu karar doğru veya yanlış olmuş olabilir, ama sonuçta yaşamımdaki yol ayrımında planladığım yönün aksine gitmek durumunda da kaldım. İşte bu kararları mantık ve duygu kombinasyonu ile verirken, o kararı destekleyecek bilgi ve tecrübeye çok hızlı sahip olmamız gerekiyor. Artık bitirdiğiniz okul değil, ne iş yaptığınız önemli. birçok konuda kendimizi geliştirmemiz gerekiyor. Yeni dönemde girişimcilik çok daha zor.
Paylaş