Hayal edip gerçekleştirme cesareti gösterin

1960’lı yıllara damgasını vuran Supremes grubunun kurucu vokallerinden Mary Wilson bir dizi konser üzere ilk kez Türkiye’ye geldi. Ünlü İngiliz Beatles grubuyla boy ölçüşen, Billboard listesinde 12 kez farklı single ile bir numaraya oturarak ABD tarihinin en başarılı kadın vokal grubu olarak öne çıkan Supremes’in günümüzdeki Afrika R&B ve Soul Amerikan müziklerini etkilemiş olduğu ve Afro Amerikalı solistlerin müzik alanında ilerlemesini sağladığı söyleniyor.
Mary Wilson, açlık, AIDS, barış adına önemli çalışmalar yaparken, her yıl kutlanan, ABD tarihindeki siyah Amerikalıların başarılarını tanıma ve Amerikan tarihi kapsamında Afro Amerikalıların rolünü tanımlamak için belirlenmiş, “Afro Amerikan Tarihi Ayı”na da vurgu yapacak. Diana Ross, Florence Ballard ile ünlü oldukları dönemde siyahların vatandaş olarak bile kabul edilmediklerini, grup olarak bir çok reddedilme yaşamalarına rağmen hayal etme cesareti gösterip çok çalıştıklarını söyleyen Wilson, bu konuda da insanlara ilham kaynağı olmak adına konuşmalar yapıyor.

- Türkiye’ye ilk kez mi geldiniz?
- Evet ilk olarak İzmir’e geldim konser için. Aslına bakarsanız dünyayı gezdim hatta yakın bölgede çok bulundum ama Türkiye’ye gelmemiştim.
- O zaman sizin için farklı bir deneyim oldu mu?
Tabii. Her ülkenin kendine özgü farklı özellikleri var. Türkiye’nin de öyle. Ayrıca ben antik tarih eğitimi de aldım. Bu topraklar hakkında öğrendiğim çok şey var. Aslına bakarsanız beklediğim gibi buldum diyebilirim. İnsanlar çok ilgili. Atölye çalışmamda daha fazla insan olur diye bekliyordum ama gelenler de harikaydı ve çok iyi tepkiler verdiler.

MÜZİĞE 13 YAŞINDA BAŞLADIK
- Supremes grubuna ne zaman katıldınız?
- Aslında Diane, Florence ve ben aynı zamanda müziğe başladık. Ama beni gruba alan Florence’dı. Hepimiz 13-14 yaşındaydık yani çok gençtik.
- Dünya çapında bu kadar büyük bir grup olacağınızı tahmin edebiliyor muydunuz?
- Hayır, ama bakın size birşey söyleyeceğim. Bugün hemen herkes ünlü olabiliyor ama bizim zamanımızda bu o kadar kolay değildi. Hem de o dönemde siyah insanların büyük problemleri varken bizim yaptığımız gerçekten çok büyük bir şeydi.

VATANDAŞ BİLE SAYILMADIĞIMIZ DÖNEMDE SUPREMES OLDUK
- Afrikalı-Amerikalılar için hayat o dönemde çok zorken siz bir de müzik dünyasında mücadele veriyordunuz değil mi?
- 1950-60’lardan bahsediyoruz. Biz vatandaş bile sayılmıyorduk. 1959’da şarkı söyleyemeye başladık. Ünlü olmak aklımızdan bile geçmiyordu. Yaşam mücadelesi veriyorduk. Ailelerimizin çoğu eğitimsizdi, okula gitmemişlerdi. Bizler okula gidebildiğimiz için bile şanslıydık.
- Tüm bu engellere rağmen geldiğiniz noktalar inanılmaz...
- Evet ama inanın herkesin hayatında engeller var. Kimine göre görünüşün, kimine göre kökenin, inancın sorun olarak algılanıyor ama önemli olan o kişinin bunları aşabilmesi.
- Yani sizinki sadece bir müzik değil, insan hakları mücadelesiydi de...
- Aslına bakarsanız her dönemin kendine göre büyük sorunları, mücadeleleri oluyor. Bazen kadınların, bazen farklı kimliklerin, tercihlerin ama mutlaka her dönem bir mücadele var. Eskiye göre daha kolay görünse de insanlık geliştikçe, değiştikçe bunlar da farklılaşıyor.

SÖZ KONUSU MÜZİK OLUNCA ÜÇ KİŞİ TEK OLABİLİYORDUK
- Grup olarak reddedildiğiniz ve kabul görmediğiniz zamanlar oldu mu?
- Olmaz mı, hem de çok… Bizim dönemimizde etrafımızda birçok yetenekli insan ve Stevie Wonder gibi harika müzisyenler vardı. Onlar çok başarılıydı biz uzun süre hiçbir şeydik. Yılmadık, çalıştık, çalıştık, cesaret ettik, cüret ettik ve sonunda başardık.
- Şimdi o günlere baktığınızda sizi en çok şaşırtan ne?
- Sanıyorum aynı derecede müzik tutkusuna sahip üç kızın bir araya gelmesi ve yola çıkması. Hem de tutkunun bile ne olduğunu bilmeyecek yaşta üç kız... Sanırım bizim farkımız birleşebilme gücümüzdü. Yani Florence, Diane ve ben tek bir insan olabilmeyi ve öyle hareket etmeyi becerebiliyorduk. İşte bu bizi çok farklı ve özel yapıyordu.

HER ŞEYE RAĞMEN İLERLEMEK ZORUNDAYIZ

- İnsanları motive eden bir konuşma ve sunum da yapıyorsunuz. Tek cümleyle anlatmak gerekirse neyi vurgulamak istiyorsunuz?
- Hayal etme cesaretini göstermeyi. Onu yapmak, bunu olmak istiyorum demek ve bu uğurda çalışmak, uğraşmak, eğitimler almak. Hayatta iniş çıkışlar vardır. Ama önemli olan yönünü kaybetmeden istediğine ilerlemektir. Aslına bakarsanız geçmişe bakınca 13 yaşındaki genç kızlar için oldukça cesur olduğumuzu ve istediğimizi yapmaya cüret ettiğimizi görüyorum.
- Gençlere neler öneriyorsunuz hayallerini gerçekleştirme yolunda?
- Sadece gençlere değil, kadınlara da söylemek isterim. Birçok kadın kuruluşunda eğitimler verdim ve kadınların evlilikte ya da boşandığında nasıl büyük sorunlar yaşadıklarını gördüm. Kadınların güçlenmesi gerekli. Aslında herkese söylemek isterim. Hepimizin çok önemli sorunları var ama ne olursa olsun ilerlemek zorundayız. İçinde bulunduğumuz durum ne kadar kötü olursa olsun mutlaka ilerlemek için birşeyler yapmalıyız, duramayız. Bizi durduran korkularımız aslında.

ŞİMDİ DE OYUNCULUK DERSLERİ ALIYORUM
- Bir çok şey başarmışsınız ama yine de ulaşmak istediğiniz yeni hedefleriniz var mı?
- Tabii. Oyunculuk dersleri alıyorum. Yani yine yeni bir şeyler yapmaya cüret ediyor ve bu konuda çalışıyorum. Hatta şimdiden Santa Barbara’da geçen kısa bir filmde rol bile aldım. Benim için hayat ilerlemek ve yeni birşeylere cüret etmek demek...