Paylaş
MEHMET Güleryüz’ün ne kadar önemli ve başarılı bir ressam olduğunu anlatmama gerek yok. Kendisiyle röportajımdan sonra, ne kadar özel bir karakter olduğunu ekleyebilirim sadece. Yıllarını verdiği resme yaklaşımı, sanata evrensel bakışıyla paralel olan ve tüm sanatları yukarı taşımaya çalışan dirayetli ve güçlü duruşu takdire şayan. ‘Gerçek bir sanat eseri ortaya çıkarmak büyük bir yalnızlık gerektirir’ diyen Güleryüz’ün eserleri 1 ay boyunca İzmir’de sergilenecek.
- İzmir’e uzun zamandır gelmemiştiniz değil mi?
- İzmir’e en son 2007’de Konak Belediyesi’nin davetiyle gelmiştim. Şimdi tekrar gelmem beni memnun etti. Tabii galerimizin yaklaşımı çok olumluydu. Bu kadar özel ve önemli bir şehirde sergi açmaktan mutluyum. Ne de olsa İzmir büyük bir kültür şehri.
RESMİ ANLAMAK ÇOK OKUMAKTAN GEÇER
- Tablolarınızı alan kişiler sizin için önem taşıyor mu?
- Bana hep ‘resminizden nasıl ayrılıyorsunuz’ diye sorarlar. Profesyonel bir ressam olarak resminizden ayrılma zorunluluğunuz var. Fakat resminiz sizden ayrıldıktan sonra nasıl yaşıyor, hangi ortamda bulunuyor. O resim alan kişinin duvarında duracak ama alan kişi de resminizin yanında duracak mı? İşte bunlar çok önemli. Ben alıcının da bir sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Resim kendi seleksiyonunu da yapar zaten.
- Peki resmi anlamak nasıl mümkün olabilir sizce?
- Biz çocuklarımıza kültürü anlatamıyoruz. İnsanların sanata olan saygıları var. Fakat bunun içinin daha çok doldurulması gerekir. Konuştuğumuz gibi davranmıyoruz çoğu zaman. Mesela, resme doğru bakabilmenin yolu nereden geçer biliyor musunuz? Çok okumaktan.. Çünkü resmin içerisindeki felsefe, matematik, edebiyat tüm sanatları anlayabilmek için mutlaka çok okumuş olmak gerekiyor.
SANATI YUKARI ÇEKMEK ÇOK ÖNEMLİ
- Resimleriniz satılırken neler hissediyorsunuz?
- Ben resmimi kolay elden çıkaran bir ressam değilim. Bazen resimlerim alınmadı, çünkü benim verdiğim değer kabul görmedi. Ama bu neyi sağladı biliyor musunuz? Resimlerim elden ele çok dolaşmadı ama, ressam olarak ismim dolaştı. Ben galerilerin genelde prestij ressamı oldum. Bu New York’ta da, Paris’te de böyle oldu. Zaten ben de resimlerimi 35-40 yıl sonra sattım. 65 yılı resimlerimi 2003 yılında sattım, düşünebiliyor musunuz?
- Yani kimse size inanmasa da siz kendinize inandınız.
- Evet, çünkü ben işime çok sevdalıydım. Ben sadece kendi resimlerimi değil alanı da korudum. Resim sanatına büyük saygı duydum ve herkesin saygı duyması için uğraştım. Olduğu yerden yukarı çekmeye çalıştım. Dirayetle bu sanatı korudum.
HERKES GİBİ BAKARSA FARKLI OLAMAZ
- Bir tabloyu alan aynı zamanda neleri alıyor?
- Sizin hayatınızdan bir parçayı alıyor. Hayatınızdan süzdüklerinizi, o resmin arkasındaki yılların direnciyle çıkan çalışmayı alıyor. Bir seviyeye varmak için nelerden vazgeçtiklerinizi alıyor.
- Nelerden vazgeçiyor bir sanatçı, eserlerini ortaya çıkarabilmek için?
- Bakın bunu dramatikleştirmeye çalışmıyorum fakat şu kesin bir gerçektir ki, sanat büyük bir yalnızlık gerektiriyor. Kendinizi birçok şeyden bilinçli olarak uzak tutuyorsunuz. size ulaşan her sanat gerçek, kendini ayırmış, birçok ortamdan uzak tutmuş sanatçının eseridir. Çünkü sanatçı herkes gibi düşünürse, herkes gibi bakarsa farklı olamaz, fark yaratacak sanatını ortaya çıkaramaz. Resme benzeyen resim yaparsınız, yazıya benzer yazı yazarsınız ama çok özgün, özel birşeyler yapabilmek o anacak büyük disiplin, direnç ve saygı ile olabilir.
KİTABIMDA RESİM HAKKINDA İLGİNÇ BULGULARIM VAR
- Bugün bulunduğunuz yer nasıl bir yer?
- Ben genelde hayat boyu kendimle olan biriydim. Şimdi olanlar ise kafi geliyor. Fazlasına gerek yok bence. Sanatı oluşturan, sanatın içerisindeki kompartımanlarda neler var, o dönemde kimin kiminle etkileşimi var? Bunlar ve bunları konuşabildiğim kişiler çok önemli.
- Yakında çıkacak kitabınızın içeriği nedir?
- Ocak ortalarında İş Bankası Yayınları’ndan ‘Resmi Geçit’ adlı bir kitabım çıkacak. Tüm resim düşüncemi bu kitapta anlatıyorum ama sadece resim değil, şiir var, başka sanatlar da var. Olması gerektiği gibi. Bir de çok ilginç şeyler buldum. Mesela altın oranın kullanımıyla ilgili bazı bulduklarım var. Hattatların çalışmalarında, ünlü Japon ressamı Hokusai’de, Picasso’da birçok örnek buldum. Moğol, Türk minyatürü karşılaştırmaları gibi birçok farklı çalışma, hepsi kitapta var.
Paylaş