Paylaş
Ben de, herkes gibi, “Geçen yıldan farklı ne alsam, acaba bundan var mıdır” gibi düşüncelerle alışveriş yaparken Ege Orman Vakfı’nın hediye paketi geldi. Çok hoşuma gitti... Bir kere, çok farklı...
Çok özel ve şık bir ambalajın içinde; vakfın Menderes Oğlananası’ndaki zeytinliğinden üretilmiş bir şişe natürel sızma zeytinyağı, çeşitli kavanozlarda zeytin, zeytin ezmesi ve paketlerde adaçayı ve kekik; yine vakfa ait fıstık çamı ağaçlarından üretilmiş çam fıstığı ve Ege Orman Vakfı markalı süzme çiçek balı var.
Daha bitmedi, bir de hediye edeceğiniz kişi ya da kuruluş adına dikilecek 10 fidanın sertifikası da kutuyla veriliyor. Bence bu, hediyeyi tamamen farklı ve özel bir hale getiriyor.
Vakfın yetkilileriyle konuştum. Yılbaşı döneminde sadece bizler değil, firmalar da hediye telaşında olduğundan onlara özel seçenekleri de var. 100 adet ve üzerinde hediye kutusu alanlar; hem gönderdikleri kişilere 10’ar fidan armağan edecek, hem de Seferihisar Doğanbey Kavakdere’deki ağaçlandırma alanında, ayrı bir parselde kendilerine ait tanıtım levhalı koru sahibi olacaklar.
Tüm bu özel hediye kutusu sadece 50 TL+KDV’den satılıyor. Sevdiklerinize yeni yılda hem lezzet, hem fidan hediye etmek ve sınırlı sayıda üretilen hediye kutularından almak için Ege Orman Vakfı’nın 0232 464 51 60 numaralı telefonunu hemen arayın.
İzmirli tasarımcı dünyanın ilk sanal ayakkabı müzesinde
BALERİN arkadaşım Meltem bahsetmişti ilk Sanem’den. “Mutlaka gir internet sitesine, bayılacaksın. Nasıl güzel ayakkabılar var, inanamazsın” diye. Aslında ilk söylediğinde unutmuştum ama sonradan internette başka bir şeye bakarken rastlayınca hemen hatırladım Sanemiko’yu.
Ve en sevdiğim kahramanlardan olan, Saint Exupéry’nin Küçük Prens’li ayakkabılarını görünce vuruldum. Gerçekten çok güzel tasarımları var Sanem’in. Sadece ayakkabı değil, çantalar da tablo gibi. Hele gelin ve damadın isimlerini yazdığı, “Just Married (Yeni Evliler)” ayakkabıları süper...
Balerin anne ve opera sanatçısı babasından aldığı genlerle yaratıcı bir iş yapması kaçınılmaz olan Sanem Sevgen’in macerası bir çantayla başlamış. Şimdiyse lakabı olan Sanemiko adıyla İzmir’de kurduğu tasarım şirketiyle devam ediyor. Hatta cumartesi günü İzmir’de ilk mağazasını açıyor Sanem. Ama henüz mağazası yokken bile Elele’den Instyle’a birçok moda dergisi çoktan keşfetmiş Sanemiko’yu. Resimli ve desenli ayakkabılarını en çok 35 yaş üstü kadınların aldığını anlatıyor Sanem. İstanbul, Antalya ve Ankara da dahil olmak üzere, Türkiye’nin birçok yerinden sipariş alan Sanem, istenen deseni kendisi de beğenirse yapıyormuş.
Hepsi bir yana Sanem, Hollanda da kurulmuş olan ilk sanal ayakkabı müzesinden de davet almış. Virtual Shoe Museum adındaki müzenin amacı, arşivin çok geniş olması nedeniyle dünyanın her yerindeki insanın rahatlıkla müzeye ulaşabilmesi, birbirleriyle iletişim kurabilmeleri... “Açıkçası sitede o kadar büyük isimler var ki, hem bir Türk olarak, hem de daha bu işin çok başında olarak onlarla bir arada adımın geçmesi beni gerçekten çok heyecanlandırdı” diyor Sanem. İzmirli genç bir tasarımcının yurtdışındaki başarısını paylaşmak isterseniz www.virtualshoemuseum.com adresine girmeniz yeterli...
İstanbul’dan İzmir’e dönüş kabus olursa
GEÇEN cuma akşamı birçok İzmirli’yle Türk Hava Yolları’nın 16b00 uçağıyla İstanbul’dan İzmir’e dönmeye çalışıyordum. Alana gittiğimde önce 15.00 İzmir uçağının iptal edilip yolcularının 16.00 ve 17.00 uçaklarına binmeye ikna edilmesine tanık oldum. Haklı olarak 15.00 yolcuları bayağı öfkeliydi. Neyse sanıyorum bazılarına tek yön bilet hediye edilerek iş halloldu. Derken, bu kez bizim uçak önce 20 dakika rötar verdi.
16.20’de uçağa bindiğimizde ise pilot kulenin 17.05’de motor çalıştırmaya izin verdiğini açıkladı. 45 dakika uçakta bekleyip piste ilerledik. Durduğumuz an pilot bu sefer de kalkışta 12’nci sırada olduğumuzu ve 45 dakika sonra kalkacağımızı açıklayınca uçağın içi bir anda ‘Siyaset Meydanı’nın son saatlerine döndü. Artık kızıp bağıran mı ararsınız, küfreden mi…
İnsanlar, ‘THY’yi seçtiğimize pişman ediyorsunuz, aynı saatteki Atlasjet ve Pegasus yolcuları çoktan İzmir’e, hatta evlerine bile vardılar’ diye söyleniyordu... Evet, hava şartları ya da teknik sebeplerle rötarlar olabilir ama bunlar önceden biliniyorsa en azından yolcuları uçağa almayın da 1,5 saat kapalı ve havasız ortamda hapsolup sinir bozukluğu yaşamayalım...
Paylaş