Bu sergi bugün son kaçırmayın

BENNU GEREDE’nin farklı duruşu ve tarzı, değişik algılar yarattı çoğu zaman. Oysa biraz sohbet ettiğinizde, toplumdaki haksızlıklara sessiz kalmayan ve tek malzemesi, fotoğraf makinesiyle mücadele eden samimi bir kadınla karşılaşıyorsunuz.

Haberin Devamı

4 erkek çocuk annesi olmak gibi, bana göre, ayrı bir mücadele içinde de olan Gerede’nin, İzmir Sanat Merkezi’ndekki bugün kapanacak Aşk Töre(n)leri adlı sergisindeki her fotoğraf yaşanan gerçek bir töre cinayetini anlatıyor. Bırakın gerçeğini, kurgulanmış fotoğraflarına bakarken bile insanın içinin acıması, Bennu Gerede’nin bu sosyal sıkıntının boyutunu başarıyla yansıttığının bir göstergesi...


Annem Bergen’in filmini yaparken töre cinayetlerini öğrendim

*Kadın olarak toplumda hissettiğiniz rahatsızlıklar mı yansıyor, çalışmalarınıza?
*Ben Amerika’da serbest büyüdüğüm için, bizim toplumun kadınlara genel bakışını kabul etmek daha da zor geliyor. Gerçi babam muhafazakârdı ama yine de yaşadığımız yerin etkisi oldu.
*Neden Amerika’da bulunuyordunuz?
*Babam Birleşmiş Milletler’-de başhekimdi. Biz orada uluslararası bir okulda okuduk. 17 yaşıma kadar sadece yazları gelmiştim buraya. Üniversiteye gitmeden önce birkaç yıl yaşamak için döndüm Türkiye’ye.
*İlk geldiğinizde kültür şoku yaşadınız mı?
*Kültür şoku yaşamadım ama o yıllarda birçok şey gelmemişti Türkiye’ye. Blucin, sigaralar daha bir sürü şey yoktu. Bir de sokaklarda el ele tutuşan, öpüşen kadın görmek zordu.
*Neler yaptınız ilk geldiğinizde?
*Annem yüzüne kezzap atılan şarkıcı Bergen’in hayatını filme çekiyordu. Ben de o filmde oynadım. O dönemde töre denilerek kadına yapılan bu eziyetler bilinçaltıma  yerleşmeye başladı.

 

Haberin Devamı

Her fotoğraf gerçek bir töre cinayetini anlatıyor


*Aşk Töre/(n)leri serginizin fikri nasıl oluştu?
*Her gün gazetelerde töre cinayetiyle ilgili haberler yer alıyor. Bunları kesmeye ve biriktirmeye başladım. İlgimi çekenleri, fotografik olarak kurgulamaya karar verdim. Bu sergimdeki her fotoğrafta işlenmiş bir töre cinayetini anlatıyorum yani….
*Bir kadın olarak, anne olarak sizi incitmedi mi bu hikayeleri incelemek?
*İncitmez mi? Bugün yine iki olay okudum. Bu hikayeler sadece bizim ülkemizde de yaşanmıyor. Ama genellikle gelişmemiş ülkelerde ve onur, namus kavramlarına kurban arayan yerlerde yaşanıyor.
*Her fotoğraf gerçek bir olayın kurgusu diyorsunuz. Siz en çok hangisinden etkilendiniz?
*Güldünya’nın hikayesi çok korkunç. Çocuğu var, ölmek üzereyken kurtuluyor ama yetmiyor, gidip hastanede öldürüyorlar. Bir de sonra cenazesini kimse sahiplenmiyor. Tanımadık insanlar gelip gömüyorlar. Olacak iş değil…
*Nasıl tepkiler aldı Aşk Töre(n)leri serginiz?
*Çok iyi. İstanbul’da sergilendikten sonra Bursa ve Bakü’ye de gitti. Genellikle olumlu tepkiler var.
*Güneydoğu’da sergilendi mi hiç?
*Bu değil ama, kadının esaretini anlatan ilk sergim “Teslimiyet” Diyarbakır’da sergilendi. Biliyor musunuz çok ilginç bir şekilde orada konuyla ilgili bir seminer de olmuştu ve katılımcıların çoğu da erkekti. Sorular soruyorlardı. Çünkü oradaki çoğu erkek de törelere uymaya zorlanıyor. İstemeseler de kardeşlerini, ablalarını, annelerini öldürmek zorunda bırakılıyorlar.

Haberin Devamı


Yapılan haksızlıklara sanatımla karşı çıkıyorum

*Neden hep sosyal sorunları içeren sergiler yapıyorsunuz?
*İnsanların bu cinayetlere göz yumduklarını düşündüğümden hiç olmazsa sanatımı kullanarak topluma bir şeyler anlatmak istiyorum. Yapılanlar büyük haksızlık, bu devirde, gelişim çağında bunların olmaması gerekiyor.
*Toplumumuzda kadınların durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
*Biz kadınlar doğumumuzu seçemiyoruz, ölümümüzü seçemiyoruz, işimizi, eşimizi, aşkımızı hiçbir şeyi seçemiyoruz. Ne diye yaşanır ki başka?
*Bu da aslında Teslimiyet isimli serginizin ana fikri gibi… Kadın teslim olarak geliyor ve gidiyor…
*Evet. Çok az kadın kendini bu esaretten kurtarabiliyor. Şimdi yavaş yavaş kadınlar haklarını kazanmaya başladı. Çalışıyorlar, güçlü yerlere geliyorlar..
*Hiç tepki alıyor musunuz?
*Bazen arkadaşlarım dikkatli ol diyor ama çok şükür ters bir şey yaşamadım.

Haberin Devamı


Ticari iş yapmamaya çalışıyorum


*Fotoğraf sanatçısı olmaya nasıl karar verdiniz?
*Ben 13 yaşımda seçmiştim aslında mesleğimi. Üniversitede resimle fotoğraf arasında gidip geldim ama fotoğrafı seçtim.
*Bir fotoğraf sanatçısı olarak Türkiye’de var olmak kolay mı?
*Sanatçı olarak çok zor. O nedenle yanında bir sürü iş yapılıyor. Moda çekimleri, ticari çekimler. Gerçi ben pek yapmıyorum. Hep projelerde sponsorlarla çalışıyorum. Moda yapıyorsam da mutlaka ilgimi çeken ve sanatımı katan çalışmalar yapıp sergiliyorum.
*Teknoloji ilerledi, cep telefonlarından fotoğraflar çekilip hemen internete yükleniyor. Sizce bu iş nereye gider?
*Fotoğrafçılığı 2 ayrı kulvar olarak görüyorum. Biri dijital fotoğrafçılık, diğeri gerçek fotoğraf sanatçılığı. Ben çok dijitalci değilim. Ama artık fotoğrafa Türkiye’de de sanat değeri verilmeye başladı. Alıcılar çıkıyor. Bu sevindirici.
*Bundan sonra ne gibi projeleriniz var?
*En son yağlı güreşleri çektim. Geleneksel bir sporumuzu kendi gözümden çektim. Somali’ye giderek özellikle çocukların fotoğraflarını çekmek istiyorum. Bu ay sonunda orada olacağım ve yaşanan dramı kendi ifademle yansıtmaya çalışacağım.

Haberin Devamı


Toplumda kendın olabilmek kolay değil

*Siz de çocuklarınızı bir anlamda bekâr anne olarak büyütüyorsunuz. Hem de 4 erkek çocuk. Bu toplumda bu zor olmuyor mu?
*Aslında kendimi bekar anne olarak kabul etmiyorum. Çünkü hayatımda Cem var. Çocukların babaları da var ve destek oluyorlar..
*Benim demek istediğim medeni anlamda bekâr olmak değil aslında. Evli olup da çocuğunu kendi başına büyütmek durumunda kalan birçok kadın da var… Çünkü çocuk büyütmek tamamen kadınların işi olarak görülüyor..
*Bu çok doğru.. Bu çoğu kadın için geçerli. Toplum ne düşünür diye umursamaz görünsek bile hepimiz bir şekilde kendi doğrularımız için mücadele veriyoruz. Açıkçası ben kimin ne düşündüğüne bakmıyorum ama insanlara kendinizi olduğunuz gibi kabul ettirmeniz kolay değil.
*Peki 4 erkek çocuk annesi olarak siz de ‘sorun erkekleri yetiştiren kadınlardan başlıyor’ diyor musunuz?
*Hep ‘çocukken dayak yediği için o da şiddet uyguluyor’ deniyor. Buna bir şey diyemeyeceğim çünkü ben çocukken dayak yemedim. Ben de çocuklarımı asla dövmüyorum. Onlarla hep konuşuyorum. Bence en önemli şey iletişim. Her şeyi anlatmak ve açıklamak gerekli.


 

Yazarın Tüm Yazıları