Paylaş
Oğlumun sınıf annelerinden Zeynep, ‘Hadi cumartesi sushi öğrenmeye gidelim’ deyince hemen katıldım. Şimdi diyeceksiniz ki, karnıyarığı öğrendin de sushi’ye gidiyorsun. Evet gidiyorum, çünkü oğlum okuluyla birlikte restoran ziyaretleri yaparken sushi tattığından beri, gecenin bir yarısı, ‘Ya anne canım sushi çekti’ dedikçe kahroluyorum. (Bir yerlerde soyumuza Uzakdoğuluların karıştığından şüpheliyim.) Makarna çekse, sucuk çekse yapıvereceğim ama sushi’yi nereden bulayım o saatte. Hem bulsam da iki gecede bir, cep dayanmaz bu isteğe... Neyse, cumartesi 20 civarında kursiyerle birlikte, Swissotel’in gencecik aşçısı Remzi Usta ile birlikte pirinci, yosunu, balığı derken sushilerimizi yaptık ve bitiminde de afiyetle yedik. Benimkiler gayet lezzetli oldu. Bir kısmını paket yapıp oğluma götürdüğümde, ‘Yok anne şimdi canım çekmiyor’ deyince bir gözüm döndü ama derin derin nefes aldım. Malum hemen tüketilmesi gerekiyor, e onları da ben yedim. Ama artık bir daha gecenin bir yarısı canım sushi çekti derse kurtuluşu yok, Ayçe Bacı’nın sushilerini yiyecek...
İzmirlilerin ruhu neden yıpranmıyor
8 Mart Kadınlar Günü nedeniyle birçok etkinlik yapıldı biliyorsunuz. Biri de Yeni Asır Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Bursalı’nın İzmir’de mesleklerinde belli bir konuma gelmiş kadınları bir araya getirdiği toplantıydı. Aynı toplantıyı başka bir şehirde bu kadar rahat yapabilir miydiniz emin değilim.. ‘O geliyorsa ben gelmem, bilmem kim haksız yere başkan olmuştu, onun olduğu yerde olmam’ gibi kaprislerin asla yaşanmayacağı bir şehir burası. Herkes rahat ve karşısındakine açık.
Rekabet yok mu? Tabii ki var. Ama asla yok etmek ya da yaşamak için öldürmek gerekliliği üzerine değil. Birbirini kıskanmadan yarışan, öne geçmeye çalışırken çelme takmayan, birliktelik içerisinde tekleşebilen insanların şehri İzmir.
Toplantı sırasında sohbet ettiğim, birbirini destekleyen, samimiyetle sarılan ve takdirle sırtlarını sıvazlayan değerli kadınların varlığı bana huzur verdi.
Sanıyorum, biz Egelilerin ruhunun her daim genç olmasının nedeni bu... Zaten, ben ‘En verimli çağımızdayız’ derken, İstanbul’da yaşayan ve çalışmaktan, acımasız rekabetten, didişmekten yorulan, bitkin düşen ve genç yaşlarında emekli olmak isteyen arkadaşlarım da bana bakıp aynı şeyi söylüyorlar; İzmir, insanı yıpratmıyor...
İzmirli aşçı Remzi İçöz Türkiye birincisi
Sushi’yi bize öğreten usta Remzi İçöz, 22 yaşında gencecik bir aşçı. Mesleğini nasıl severek yaptığını ve keyif aldığını görmelisiniz. Sayesinde ders nasıl geçti hiç anlamadık. Meğer Remzi Usta daha bu yaşında ödüllü bir aşçıymış. Dünyanın en eski Gastronomi Derneği Chaine des Rotisseurs’ün, Yeditepe Üniversitesi Gastronomi Bölümü katkılarıyla düzenlediği Genç Aşçılar Yarışması’nda Türkiye birincisi olmuş. Öyle basit bir yarışma değil, İstanbul Four Seasons, Ritz Carlton gibi mutfağıyla ünlü 12 büyük otelin aşçılarıyla yarışmış Remzi Usta. Bundan sonra da uluslararası yarışmalara katılıp Türkiye’yi temsil edecekmiş. Ama umarım Remzi Usta, uzun yıllar İzmir Swissotel’deki Ekinoks Restoran’da bizlere harika tatlar sunmaya devam eder. Malum, İzmir’den yetişen bir çok değeri kaptırıyoruz ya, Remzi Usta’yı da kaptırmayalım..
Siz de istediğiniz yemeği yapmayı öğrenin
‘İstesen de o kadar iyi yapamazsın, beceremezsin’ diyenlerden hiç hoşlanmadığım gibi hiç de dinlemem. Siz de sushi gibi aslında yapamayacağınızı düşündüğünüz bir yemeği öğrenmek ya da en azından denemek istiyorsanız Swissotel’in cumartesi kurslarına katılın. Bu hafta kanepe ve özel atıştırmalıklar kursu var, sonraki hafta mevsime uygun enginar yemekleri, sonrasında da çikolata pralin yapımı. 3 saatlik kursun fiyatı 50 TL. Rezervasyon için 414 52 12’yi arıyorsunuz. İnanın müthiş bir terapi...
Paylaş