Beyaz Tüy Hareketi İzmir’den başlıyor

GEZİ olayları hepimizde derin izler bıraktı. Sonu bir yere varmamış gibi görünse de bazı kişilerin hayatlarında köklü değişimler ya da başlangıçlara neden oldu. Bunlardan biri de İzmir’de yaşayan Hollandalı Anneke Schaafma... Yıllar önce İzmir Uluslararası Kadınlar Derneği Başkanı iken tanışıp röportaj yaptığım Anneke, gezi olaylarından o kadar etkilenmiş ki yepyeni bir hareket başlatmaya karar vermiş. Beyaz Tüy adını verdiği bu hareketi ‘Temel İnsani Değerler’ olarak tanımlayan Anneke bakın neler anlatıyor; ‘13 yıldır burada yaşarken bu ülkeyi sevmeyi öğrendim ve gururla söylüyorum ki ben artık bir Türküm. Türk dostlarım da beni kendilerinden biri olarak görüyor. Gezi parkı olayları sırasında İstanbul’daydım ve insanlardan korkmaya başladım. Anladım ki diğer insanlar da birbirlerinden korkuyor. Kimseyi inançları, seçimleri veya geçmişiyle ilgili yargılamadığımdan diyalogla, konuşarak iletişim kurmamız gerektiğini düşünüyorum. İnsan olmanın temeli olan değerlerimizi unuttuğumuzu tekrar vurgulamamız gerektiğini düşünerek bir sembol seçtim. Bu pasifizmin sembolü olan ‘Beyaz Tüy’.
www.mytuy.org sitesinden destek verebilirsiniz

Anneke Schafma, Beyaz Tüy Hareketi’nin temel değerlerini ise şöyle anlatıyor; ‘Beyaz Tüy sembolü bir insanın, diğer insanlara karşı davranışlarını, kişisel değerlerini ve hayata karşı şahsi tutumunu ifade eden bir işaret. Beyaz Tüy’ün hedefi insanlar arasında barış, hoşgörü ve özgürlüğü amaçlayan bir anlayış yaratmak. Beyaz Tüy ilkeleri gücünü özgür bir şekilde ifade etmekten alacak. Beyaz Tüy sembolünü takmak ve etrafımızdaki insanlarla paylaşmak bizi daha çok tanıtacak, anlamını bilen insanların sayısının artışı ile birlik ve beraberliğimiz daha çok artacak’.

Anneke, sembollerini yansıtan çıkartmalar, kolye ve bileklikler de yaptırmış. Bunları takan kişilerin hem hareketlerini hem de bu değerleri desteklediğini göstereceğini söylüyor. ‘Bizim ticari bir kurum olmadığımızı bilin, ancak faaliyetlerimizi sürdürmek ve masraflarımızı ödemek için kaynaklara ihtiyacımız var. Bu yüzden ürünlerimizi satın alarak ve takarak yalnızca mesajımızın yayılmasına yardım etmiş olmayacak, aynı zamanda platformu büyütmek için bizi desteklemiş de olacaksınız’ diyen Anneke Schaafma ve Beyaz Tüy hareketine www.mytuy.org sitesinden ulaşabilirsiniz.

Siz Ata’yı nasıl anıyorsunuz?
Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ü herkes farklı bir şekilde andı bu hafta. Ata’yı anmak henüz serbest olduğuna göre ona ithaf edebilirim bu yazımı. Bazen insanların ‘Atatürk insanüstü biriydi, sanki bu dünyadan değildi. Bir insan nasıl bu kadar çok şey başarabilir?’ gibi sözler ettiklerini duyarım. Doğrusu ben böyle düşünenlerden değilim. Atatürk’ü sadece ezberlememek adına onunla ilgili birçok kitap okudum. Vamık Volkan ile Norman Itzkowitz’in Atatürk’ün bir nevi karakter tahlilini yaptıkları Ölümsüz Atatürk’e kadar birçok kitap... Can Dündar çok eleştiri alan Mustafa adlı filmini bu kitaptan esinlenerek yapmış. Kitapta Atatürk’ün karanlıktan rahatsız olduğu, sigara içtiği gibi bazılarının hoşuna gitmeyen, yakıştıramadıkları birçok detay var. Oysa ben bu kitabı okuduktan sonra Atatürk’e daha da büyük bir hayranlık duydum. Onu her haliyle sevip, daha çok anlamaya çalıştım. Kimbilir O da ne zorluklar yaşadı diye düşündüm. Anladım ki, O da bizler gibi bir insan olarak doğmuş, fakat müthiş bir irade ve azimle insanüstü şeyler yapabilmeyi başarmış. Elinde büyük bir güç olmasına rağmen bunu demokratik hak ve özgürlüklerine sahip çıkabilecek bir toplum yaratabilmek adına kullanmayı seçmiş. Peki, biz ne yapmışız? Onun bir insan olduğunu unutup, hem kendisini, hem de fikirlerini hiç anlamadan putlaştırmışız. Atatürkçülük kelimesini bir etiket haline getirip, zamanla içini boşaltmışız. Sonuçta da gerçek fikirlerini, düşüncelerini anlamadan boşa konuşan ve muhakeme etmeyi, yeni bir vizyon yaratmayı beceremeyen bireylere dönüşmüşüz. E, ortalık böyle boş olunca da birileri boşlukları doldurmuş... 10 Kasım’da birçok kişi facebook, twitter hesaplarına fotosunu koydu, anlamlı yazılar paylaştı.

Ben Ata’mızı ‘Ölmedin, Yüreğimizdesin’ gibi sözler yerine, nasıl bir insan olduğunu ve nasıl bir düşünce şekli geliştirdiğini daha iyi anlamaya çalışarak anmayı tercih ediyorum...