Paylaş
Ayda Kalelioğlu, Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakületesi’ni bitirip 20 yıl diş hekimliği yaptıktan sonra eşiyle Urla’da aldıkları bir bağda şarap yapımına odaklanmış. Bu merakını Fransa’da Université du Vin’de bir, Toulouse Paul Sabatier Üniversitesi’nde iki yıllık önoloji mastırı ile pekiştiren Ayda Hanım ülkemizde sayıları oldukça az olan ‘Uzman Önolog’ yani ‘Şarap Uzmanı’ndan biri olmuş. Serpil Şener ve eşleriyle sahibi oldukları bağlarda tüm uzmanlığını kullanarak şarap üreten Ayda Hanım, Ege üzümlerinin dünyada çok iyi bir pazar alarak bölge turizmine katkı sağlayabileceğini anlatıyor.
- Urla’da bağcılık yapma fikri nasıl çıktı?
- Uzun yıllar diş hekimliği yaptıktan sonra 10 yıl önce emekli oldum. Karşıyaka’da oturuyorduk. Yaşam şeklimizi değiştirmek isteyince eşimle Urla’da bir arazi satın aldık.
- Neden Urla’yı tercih ettiniz?
- Sanayi olmadığından çok temiz bir yer. Doğası da, insanı da çok homojen ve sağlıklı. O nedenle burada bir bağ almaya karar verdik. O arada avukat olan arkadaşlarımız da arazi bakıyorlarmış. Sonra beraber yer almaya karar verdik.
TÜRKİYE’DE YETERLİ KAYNAK BULAMAYINCA FRANSA’DA EĞİTİM ALDIM
- Fransa’da eğitim süreciniz nasıl başladı?
- Oğlum Fransa’da eğitime karar verince ben de Fransız Kültür Merkezi’ne başladım. Bir yandan da eşimle son derece amatör bir şekilde bağımızı kuruyorduk. Kendimizce şarap yapmaya da başlamıştık. O sırada ben bu konuya merak sarıp kitaplar araştırmaya başladım. Fakat Türkiye’de yeterli kaynak bulamadım.
- Önolog olmaya nasıl karar verdiniz?
- Oğlum Paris’e geçmiş ve ev tutmuştu. Ben de 3 aylık dil eğitimi için yanına gittim. O sırada bir önoloji ön eğitim programına başvurdum. Kabul edildim ve eğitime başladım. Sanıyordum ki buradan mezun olunca önolog olacağım. Bir yıllık çok güzel bir eğitim aldım ama öğrendim ki önolog olmak için çok daha kapsamlı bir eğitim almak gerekiyor.
25 KİŞİ ALAN MASTER PROGRAMINA KABUL EDİLİP, ÖNOLOG OLDUM
- Türkiye’de önoloji ile ilgili bir eğitim aldınız mı?
- Türkiye’de Yunus Emre Kocabaşoğlu’nun verdiği derslere de katıldım, çok keyifliydi. Fakat bu arada mevcut bağımıza izinler alamadığımızdan farklı bir bağ kurmak durumunda kaldık. Ben bu arada Fransa’da 5 ayrı üniversitenin gerçek önolog yetiştiren bölümlerine başvurdum. Bu bölümlere 25 öğrenci alınıyordu.
- O kadar zor yani. Sizi kabul ettiler mi?
- Üçü akademik kariyerime çok ara verdiğimi söyleyerek ek eğitim almam gerektiğini belirtirken, ikisi kabul etti. Bunun üzerine Touluse Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde eğitime başladım. Bu bölge çok şanslı çünkü çevresinde çok fazla üzüm çeşidi var.
FRANSA’DA ÖNOLOJİ, TIP FAKÜLTELERİNİN İÇİNDE YER ALIYOR
- Nasıl bir eğitim alınıyor önolog olmak için?
- Eczacılık ya da mühendislik fakültelerine bağlı bir master programı. Altyapınızda mutlaka kimya, sağlık bilimleri içeren bir eğitim olmalı. Çünkü Fransa’da şarap sağlıktan çok ayrı tutulmuyor. Bordo’daki önoloji bölümü tıp fakültesinin içinde yer alıyor.
- Sağlıkla çok ilgili yani?
- Ben tezimi şarap ve sağlık üzerine yaptım. Fransa’da kadınlar için günde bir, erkekler içinse iki kadeh doktor reçetesi gibidir. Düzenli ve az kullanım önerilir. Belli üzümlere göre antioksidan çeşitleri artıyor.
BORDO’DAKİ ÖNOLOG ARKADAŞIM EGE ÜZÜMLERİNE HAYRAN KALDI
- Mezun olduktan sonra neler yaptınız?
- Mezun olan birçok arkadaşım ne yapacağını bilemezken ben hemen kendi bağlarımıza döndüm ve uygulamaya başladım. Aklımda neyi nasıl yapacağım bile belirlenmişti. Ama ülkemizde şarap ve üzüm bilinmeyenlerle dolu. Yerli üzüm çeşitleri bizim için çok önemli. Mesela Foça Karası üzümü ve şarabı çok özel.
- Önolog olarak Ege Bölgesi’nin üzümleriyle ilgili neler söyleyebilirsiniz?
- Bizim buradaki üzümlerle yaptığımız bir şarabı Bordo’da çalışan önolog bir arkadaşıma götürdüm. Çok ama çok etkilendi. Buradaki iklimin ılıman olması, iki denizin de rüzgarını alabilen bir yarımada olması çok önemli. Hastalık yaşamıyor, organik tarım yapabiliyoruz. Çok şanslı bir coğrafyadayız. Hatta Fransa’daki arkadaşlarım, ‘sizin orada don, kırağı, dolu tehlikesi var mı?’ diye sordu. ‘Yok’ deyince ‘siz cennette mi yaşıyorsunuz?’ diye sordu. Gerçekten bilgi olduktan sonra buradan iyi şarap elde etmemek mümkün değil.
DÜNYA PAZARINDA YERLİ ÜZÜMLERİMİZLE ÖNE GEÇEBİLİRİZ
- Türk şarapçılığının dünya pazarında yerini nasıl görüyorsunuz?
- Yurtdışındaki en büyük sorun çok bilinen üzüm çeşitlerinin olması. Biz, yerli üzümlerle atağa kalkmalı ve tanıtmaya çalışmalıyız. Çünkü insanlar farklı yerlerden gelen, farklı üzüm tatlarına çok meraklılar. Mesela Korsika şarapları çok ilgi görüyor ve çok pahalıya satılır. Türkiye üzümleri çok az tanınıyor, o nedenle çok iyi bir pazar bulunabilir.
- Urla’nın üzümlerinin ve bağların bölge turizmine nasıl bir etkisi olabilir?
- Aslında çok etkili olabilir. Çeşme’ye, İzmir’e çok turist geliyor. Onlara deniz, güneş dışında bir de lezzet, tarih ve doğa sunabiliriz Urla’da. Burası da bir üzüm ve şarap bölgesi olabilir. Antik döneme de vurgu yapılarak bu özellikler öne çıkarılabilir.
Paylaş