Paylaş
“Eski bayramlar şöyleydi, eskiden böyleydi” vb.
Tamam, kabul ediyorum ben gelenekçi bir yapıya sahip değilim ama işin başka bir boyutu var.
Türk Dil Kurumu’nda “eski” kelimesi sıfat olarak üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıtı, geçerli olmayan olarak tanımlanır.“Eskiden” kelimesi ise zarf olarak geçmiş zamanlarda, geçmiş çağlarda, geçmişte olarak tanımlanır.
Adı üstünde, “ESKİ”, adı üstünde “GEÇMİŞ”
Nedir bu eskiye takılma takıntımız allah aşkına?
Her an, her şey değişiyor. Neden inatla değişime direniyoruz?
Neden kendimizi güncelleyip, zamanla birlikte akamıyoruz?
Gerek bayram seyran konusunda, gerekse sosyal hayat, özel hayat, iş hayatı konusunda – özellikle ilişkilerde - neden “onlar o dönemin içinde güzeldi” demeyi başaramıyoruz?
Değişmekten neden bu kadar korkuyoruz?
Değerlere sahip çıkmakla eskiye sıkı sıkıya sarılmak aynı şey değil.
Bugün kaçımız Nokia 5110 kullanıyor mesela? Ama hepimiz telefonla hala “iletişim” kuruyoruz değil mi?
Amaçlar, değerler aynı olabilir ama araçlar değişir, değişmelidir.
“Eskiden bayramlar böyle değildi, şöyle değildi, böyleydi” diyenler bir sonraki bayram tatilinin kaç gün olacağını, bir önceki bayramın son gününde hesaplamaya başlayıp tatil planları hatta rezervasyon yapıyor.
Bir kaç ay sonra 2017’ye gireceğiz. Kaçımız bayramı büyüklerinin yanında baklava, börek, çay eşliğinde geçiriyor?
Bugün hepimiz, ben de dahil macchiatolarımızı, bilmem ne beach kokteylerimizi yudumlarken havuzbaşından bayram tweeti atıyoruz, facebook’ta duvara yapıştırıveriyoruz samimiyetsiz bayram mesajlarımızı.
Bayram kutlaması mesajlarımız kişiye özel değil, tek metin ve toplu gönderim tabii ki yine havuzbaşından ya da İtalya – Aşk Çeşmesinin oralardan. Yine buna ben de dahilim.
Ama bir farkımız var, ben “ah nerede o eski bayramlar, eskiden bayramlar şöyleydi, eskiden böyleydi” diyerek değerlerine sahip çıkan gelenekçi insan rolü yapmıyorum.
Değişti, değiştin, değişiyorsun, değişiyoruz, değişeceğiz, değişecek, değişmeli diyorum.
Zaman da, çağ da, sen de, hatta hücrelerin bile aynı kalmıyorken hangi eskiden bahsediyoruz?
Hayatın getirdikleri ve zaman ile birlikte akmak gerek, değişerek bir kaç yeni nöron geliştirmek gerek.
Eskiye takılıp kalmak değişimi, gelişimi, ilerlemeyi, yenilenmeyi reddetmektir. Eh, tabii bu da bir tercihtir, bir şey diyemem ama sanırım şu daveti de yapabilirim; Eski bayramlardan sözedenler, havuzbaşından ayrılıp buyrun büyüklerimizin evinde baklava böreklerini yemeye.
Sevgilerimle
Ayça Akın
www.aycaakin.com
www.motivasyonatolyesi.com
www.facebook.com/aycaakinofficial
www.twitter.com/aycakn
www.instagram.com/aycakn
Paylaş