Donla Denize Girmek

Kaçımız farkındayız bilmiyorum ama gün geçtikçe mutsuzluğa sürükleniyoruz.

Haberin Devamı

Her gün bir şeyler uğruna verilen sözlü ya da fiziksel mücadele, sürekli bir şeylere ulaşma çabası bizleri hedeflerimize ulaştırsada hiç bir şey bedelsiz olmuyor ve bu mücadelenin bedeli özgür iradeyi devreye sokamadığımız sürece mutsuzluk oluyor.


Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımla Emirgan’da kahvaltı yapalım dedik. Kahvaltımız boyunca konuştuğumuz konular genellikle hayata dair sorgulamalar üzerineydi. Emirgan’ı bir çoğunuz billir, yaz aylarında Emirgan’da ellerinde iç lastikle denize girenlere rastlarsınız. Adamın dünya umrunda değil. Yoldan geçenler ya da çevredeki cafelerde oturanlar hakkkında ne düşünüyor bu aklına dahi gelmiyor. Denize girerken giydiği donu ya da eski eşofmandan bozma şortu yani modifiye edilmiş mayosu marka olmuş olmamış zerre umrunda değil. Adamlar basit yaşıyor, bırakın çevreyi kendi hareketlerini dahi sorgulamıyor.

Haberin Devamı


Bir tekstil fabrikasında çalışan insanları düşünün. Sabah işe akşam eve, 18 yaşına gelincede kocaya. Tasvip ettiğim için vermiyorum bu örneği, üzerinde durduğum noktada işin bu kısmı değil zaten. Adamlar basit yaşıyor diyorum basit.

Peki, ya biz?

Eğitimli, bilgili kültürlü, cool, karizmatik, marjinal geçinen diplomalarıyla övünen sen, ben, o, bizler...Hep bir arayış içerisindeyiz ve her birimize sorsan mutluluğu arıyoruz.

Basit yaşamadığımız sürece biz o mutluluğu bulamayacağız.


Bizler; toplantıdan toplantıya koşarken o mutluluğu bulamayacağız.

Bizler; “sevseydi bana ...... yapardı” beklentileri içinde ya da sorgulamaları içine girdikçe o mutluluğu bulamayacağız.

Bizler, ”iphone’nun 5’i, 6’sı çıktı benimde olmalı” yarışına girdikçe o mutluluğu bulamayacağız.

Bizler; sırf kaliteli insan imajı vereceğiz diye "Etiler'de ki cafede mi takılsak yoksa Bebek'te ki cafe de mi takılsak" beyin fırtınalarına girdikçe mutluluğu bulamayacağız.

Bizler; her yeni ilişkiye hesaplı kitaplı ne verirsen onu alırsın alışveriş mantığıyla başladığımız sürece o mutluluğu bulamayacağız.

Bizler; zihnimizde ki kelime kirliliğinden arınmadan o mutluluğu bulamayacağız.

Haberin Devamı


Bizler; anlatmak yerine kelime oyununu seçtikçe o mutluluğu bulamayacağız.


Bizler; çağdaş, modern, coool olacağız diye moda denilen şeyin kuklası olduğumuz sürece o mutluluğu bulamayacağız.


Bizler; bugünü yarına ertledikçe o mutluluğu bulamayacağız.


Ne kadar çok şey bilirsen durumlara o kadar hakim olur, kişilere o kadar hükmedersin, yaygın mantık. Ama biz çok şey bildikçe sorguladık, çok şey bildikçe tatmin olmadık, çok şey bildikçe daha fazlasını istedik. Çok şey bildikçe belki kimimiz çok para kazandı, belki marka kıyafetler giydi, belki statü sahibi oldu ama bir şeyleri de yitirdi. Kulaklar ruha ve kalbe sağır oldu, ruh ve kalp boğuldu. Doyumsuzluk mutsuzluğu beraberinde getirdi, ruhları aldı götürdü. Egolar tatmin oldu ama kalpler sustu.

Cehalet mutluluktur, ben bazen "keşke cahil olsam" diyorum.

Huzurlusun; çünkü ne çevreyi ne de kendini sorgulamıyorsun.

Mutlusun; çünkü bilmiyorsun, zihinde bilgi – kelime - düşünce kirliliği yok.

Cesursun; çünkü neden korkacağını bile bilmiyorsun.

Haberin Devamı

Sizi bilmem, ben milletin donla denize girmesini destekliyorum arkadaş. Çünkü o don bazıları için özgürlüğün ve mutluluğun simgesi; YAŞASIN CEHALET, YAŞASIN BASİT YAŞAM :))

Sevgilerimle
Ayça AKIN
www.aycaakin.com
www.facebook.com/aycaakinofficial
www.twitter.com/aycakn
www.instagram.com/aycakn

Yazarın Tüm Yazıları