Bir kesimi rencide ettiniz Erol bey.

Sayın Erol Evgin...

Haberin Devamı

O parmak basan ablamız muhtarını seçsin, biraz daha iyi eğitim alanı belediye başkanını seçsin. Okuma yazma bilmeyen, oyuna parmak basan bir kardeşimizle, ablamızla, annemizle 3 üniversite bitirmiş birinin birer oy hakkı olması adaletli mi geliyor size sorarım” demişsiniz Balçiçek İlter'e verdiğiniz röportajınızda.

Sayın Erol Evgin, sanatınızı ve sanatçılığınızı asla tartışamam çünkü bu alanda ne kadar başarılı, ne kadar usta olduğunuz Erol Evgin olmanızdan belli. Sanatınız ve sanatçılığınız takdir edilesi. Fakat yaptığınız açıklama bana göre çok talihsizce.

Malesef ülkemizde her insan İstanbul Erkek mezunu olup mimarlık okuyabilecek kadar şanslı olmuyor. Bir çok gencimiz maddi imkansızlıklarından dolayı lise eğitimini dahi zar zor, ikinci, üçüncü şahısların desteğiyle tamamlarken üniversiteyi okumak hayal olabiliyor. Hatta bazı gençlerimiz maddi imkansızlıklardan ötürü burs bulamadıkları takdirde eğitimlerini yarıda bırakabiliyor. Bu gençlerimizn başında bir de bakmakla hükümlü oldukları hasta anne – baba – kardeş varsa eğitim hayatlarını bir kenara bırakıp onları hayatta tutabilmek tek amaçları ve hayalleri olabiliyor. Bu çaresizlik durumu yalnızca gençlerimizde değil, toplumun bir parçası olan ders çalışması gerektiği yerde çalışan çocuklarımız içinde geçerli. Sokakta ayağında ayakkabı olmadan selpak satan çocuklara eminim ayazda yağmurda klimasıyla istediğiniz zaman sıcak, sıcak havalarda da istediğiniz zaman soğuk yapabildiğiniz aracınızın konforlu koltuklarında giderken rastlamışsınızdır.

Haberin Devamı

Haberiniz var mı bilmiyorum, ülkemizde engelli bireyler olduğundan mutlaka haberiniz vardır ama istatistiki bir bilgiye sahip olduğunuzu pek sanmıyorum. Hemen paylaşayım. Ülkemizde 7.5 milyon aynı toplumda yaşadığımız, aynı havayı soluduğumuz engelli vatandaşımız var. Yapılan araştırmalara göre 127.000’i görme engelli, 382.000’i işitme engelli, 637.000’i sürekli hastalık sahibi, 892.000’i ortopedik engelli, 1.274.900’ü eğitilebilir zeka geriliğine sahip, 2.230.000’i ise konuşma engelli. Engelli olarak adlandırılan kesim sağlıklı olarak adlandırılan bireylerle eşit eğitim alamıyorlar hatta bazıları engelli olduğu için okula bile kabul edilmiyorlar. Eğitim alabilmeleri için ilk başta karşılaştıkları sorun erişilebilirlik, size göre okumuş olarak adlandırılıp oy hakkı konusunda üstün olmaları gerektiğini savunduğunuz üniversite mezunu mimarların engelli bireyleri hiçe sayarak inşa ettikleri yapılar nedeniyle engelli bireyler okula gidemeyebiliyor. Dolayısıyla bu kesim içinde üniversite genelde bir hayal olabiliyor.

Haberin Devamı

Sürekli hastalık sahibi engelli bireylerin aileleri çocuklarının sadece sağlık giderlerini, destekleyici malzemelerini karşılayabilmek için gece – gündüz olmak üzere iki işte birden çalışmak durumunda kalabiliyor. Ev de kiraysa durum içler acısı. Hal böyle olunca değil üniversite eğitimi, ilkokul eğitimi bile hayal olabiliyor bazıları için. Durumlarına bir sivil toplum kuruluşu, bir gönlü zengin el atarsa ne ala ama Charities Aid Foundation tarafından yayınlanan Dünya Bağışçılık Endeksi 2014’e göre Türkiye gönüllü faaliyete katılma süresi açısından 135 ülke arasında 132’inci sırada yer aldı. Sanırım bu veriden de haberiniz yoktur.

Yaptığınız açıklama bir kesimi çok rencide etti Erol bey. “Zaten Türkiye kutuplaştı, ayrıştı. Sanatçının yapması gereken tek şey birleştirmek, ötesi yok” diyorsunuz ama en büyük ayrıştırmayı siz bizzat kendiniz yapıyorsunuz. Açıklamanızı yaparken yukarıda paylaştığım kişileri ve durumları düşünmediğiniz, onları birey olarak saymayıp yok saydığınız, bir takım hakları onlara hak görmediğiniz çok açık.

Haberin Devamı

Sizin şarkılarınızı her kesim dinliyor. Erol Evgin denildiğinde her insan sizi tanır, şarkılarınızdan birini mutlaka bilir. Onlar sizi ötekileştirmeden yıllardır zirvede tutarken, Erol Evgin yapmışken sizin onları ayrıştırmanız ne kadar yakıştı size Erol bey?

Sanırım bizim de dinleyicileriniz olarak, halk olarak, sizleri alkışlayan, albümlerinizi alan, konserlerinize gelenler olarak sizleri ayrıştırma zamanımız geldi. Malum, eline mikrofonu alan konservatuar eğitimi almamış, nota dahi bilmeyenler sanatçı ilan ediyor kendilerini. Konservatuar mezunu - diplomalı gerçek sanatçıların adı bile anılmazken, eline mikrofon aldı diye kendini sanatçı ilan edenler hiç bir olur mu, adaletli mi geliyor size sorarım.

Haberin Devamı

Sevgilerimle
Ayça Akın
www.aycaakin.com
www.facebook.com/aycaakinofficial
www.instagram.com/aycakn
www.twitter.com/aycakn

Yazarın Tüm Yazıları