MESAJI hatırlayalım: "Seyirci maç izler gider, sevdalılar sevdasını yaşar. Siz bizi hala seyirci görüyorsanız, bu ayıp, sizin mi, bizim mi?"
Cemal Aydın’a yöneltilen 28 sorudan biriydi bu. Sonuncusuydu... Ve belki de en anlamlısıydı.
N’oldu peki? 15 gün geçti, cevap gelmedi Aydın’dan. Geleceği de yok.
Seyirci ile sevdalı arasındaki fark, çok belirgindir Ankaragücü’nde. Coşkusu, sürekliliği, niceliği ve niteliği ile çok özel ve güzel bir durumu vardır Ankaragücü taraftarının.
Takım dibe çakılsa da, taraftarı zirvededir.
Çok şanslıdır Ankaragücü.
ALKIŞLAR!
KAYSERİSPOR yenilgisi sonrası dikkat ettiniz mi? Ankaragücü tribünleri büyük bir centilmenlik örneği göstererek Kayserisporlu futbolcuları alkışladılar.
Bravo... Doğrusu budur, yakışanı budur.
Her kulüp, taraftarı ile büyür.
Yeter ki, yönetim de, taraftara ayak uydurabilsin!
Yönetim, taraftarın gerisinde kalmasın!
A.GÜCÜ DURUŞU
98 yıllık tarihinin en sıkıntılı günlerinden birini yaşıyor Ankaragücü. Takım puan alamıyor, ligin dibinde dolanıyor.
Üstelik pek de ümit vermiyor.
İşte bu yüzden, gün, birlik günüdür... Dayanışma günüdür... Böyle bir günde taraftarın bir tek görevi vardır, o da çok sevdiği takımına can-ı gönülden destek vermektir.
Hiç kimse unutmasın, bu takım Ali’nin ya da Veli’nin takımı değildir.
Ali ya da Veli yarın gider, takım her zaman kalır... Kalacaktır.
Sevdalılar sevdasını yaşasın, bu takım her zaman alkışlansın.
Verilecek destek esirgenmesin.
Çünkü taraftar, iyi günde değil, kötü günde belli olur.
Hem Ankaragücü taraftarının düsturu değil miydi, iyi günde, kötü günde, hep beraber olabilmek.
İşte size kötü gün.
Destek için bundan iyi zaman mı olur!
HAKAN KUTLU KİMLER MUTLU
AÇIK söyleyeyim, Hakan Kutlu’nun Ankaragücü’nden bu şekilde ayrılışına çok üzüldüm.
Çünkü o bir markaydı. Bir semboldü.
27 yılını vermişti Ankaragücü’ne.
Yani bir sevdalıydı.
Böyle olmamalıydı, böyle kopmamalıydı.
Gönül isterdi ki, daha uzun yıllar Ankaragücü’nde kalsaydı, tarihi başarılara imza atsaydı.
Ama gitti.
İnsan üzülüyor. Çünkü can, canandan ayrıldı.
Güle güle Hakan Kutlu.
Fakat başta Hakan Kutlu olmak üzere Ankaragücü’ne gönül veren herkesin tek tesellisi şu olsa gerek:
Sorumluluğu devralan Ünal Karaman, duruşu olan bir insan. Kişiliği, inancı, hırsı ve Türk futbolunda 25 yıllık genel görüntüsü ile çok saygın bir kişi.
Hoşgeldin Ünal Karaman!
OYNAYIN KARDEŞLER
DİKKATİNİZİ çekmiştir mutlaka. Herkes birbirini yoğun şekilde eleştiriyor. Taraftar Aydın’ı, Aydın medyayı, medya Aydın’ı, taraftar medyayı, Aydın taraftarı, taraftar yönetimi.
Ortada bir eleştiri fırtınası var. Herkes nasibini alıyor bu furyadan. Ama futbolcular hariç.
Son yıllarda hakkında olumsuz yazı yazılan Ankaragücülü bir tek futbolcu gördünüz mü!
Sadece Ankaragücü için değil, Ankara’daki tüm takımlar için bu böyle. Oh ne güzel!
Ankara’da futbolcu olmak varmış, bu memlekette.
Kırılmamaları, üzülmemeleri, incinmemeleri ve alınmamaları dileği ile özellikle Ankaragücülü futbolcu kardeşlerimizden ufak bir istirhamda bulunmak istiyorum:
"Muhterem kardeşlerim, sizler adına taraftar, yönetici, teknik adam üzülür, incinir, kırılır. Siz dert etmeyin! Ama yanlış anlamamanız kaydıyla söylüyorum.
Biraz oynayın be kardeşim! Canınızı dişinize takın. Uğraşın, didinin, mücadele verin. Yoksa, bu sorumsuzluğunuz yüzünden bu Ankaragücü insanı verem eder!"