KİMSENİN buna hakkı yok... Bu öfke niye? Bu kavga niye? Yangına körükle gidiliyor.
Sanırsınız ki savaş var. Herkesin gözünü nefret bürümüş. Maçtan önce silahlar patlıyor. Taraftarlar birbirine giriyor. Arabalar taşlanıyor. Kan gövdeyi götürüyor.
Maç başlıyor, olaylar bitmiyor. Taraftarlar susmuyor. İnanılmaz çirkin tezahüratlar yapılıyor. Polis, seyircileri copluyor. Seyirciler, basın mensuplarını taciz ediyor.
Ayıp... Daha da ötesi yazık ve günah.
Son yıllarda Ankara’da hiçbir maç, bu derece gergin, bu derece çirkin bir atmosferde oynanmadı. Taraftarların gözünü hiçbir zaman böyle kin ve nefret bürümedi.
Kim dur diyecek acaba! Ne zaman bitecek bu kavga!
Saha kenarında ısınan yedek futbolcular bile dün çok sıkıntılı dakikalar yaşadı. Herkes bu çirkinlikten nasibini aldı.
İnsan üzülüyor... Kahroluyor... Bitsin artık bu kavga! Yeter... Herkese yazık oluyor.
Saha dışındaki bu çirkinlik, dün futbola da yansıdı. Berbat bir maç oldu. Kalitesi ve heyecanı, yok denecek kadar azdı. Size çarpıcı bir örnek verelim. Beşiktaş, koskoca ilk yarıda bir tek gol pozisyonuna giremedi. İlaç için, kaleye bir tek şut atamadı. Sorarız şimdi, Beşiktaş’ın tarihine geçebilecek kadar, kötü bir not değil mi, bu! Madem öyle, size ilginç bir not daha verelim. En çok koşması, en çok mücadele etmesi gereken futbolcuların başında gelen Burak, dün topa ilk olarak 32. dakikada dokunma lütfunda bulundu. Tigana da sağolsun, Burak’a 65 dakika dayanma sabrını gösterdi.
Ankaragücü dün çok daha arzulu ve baskılı oynadı. Önemli pozisyonlar da yakaladı. Ama Runje, panter kesildi. Güzel kurtarışlar yaptı.
Futbolun cilvesi, dün bir kez daha kendini gösterdi. Pozisyon fukarası Beşiktaş, yakaladığı iki fırsattan birini değerlendirdi. Bu gol ve üç puan, doğrusu büyük şanstı. Ama Beşiktaş adına şu noktayı, özellikle vurgulamamızda yarar var: Bu derece isteksiz ve kötü oynayan bir takım, zirveye çok zor yükselir.