FORTİS Türkiye Kupası’nın çok cazip tarafları var. 9 maçlık bir periyot sonunda başarılı olduğunuz takdirde ufak çapta bir servete konuyorsunuz.
Tam 3.5 milyon dolar. Üstelik Avrupa’ya daha kolay açılıyorsunuz. Kasadaki paranız ve marka değeriniz artıyor. Özellikle Anadolu takımlarının, önümüzdeki sezonlarda plan ve projelerini bu kupa üzerinde yoğunlaştırmasında yarar bulunuyor. Nasıl olsa lig şampiyonluğu tatlı bir rüyadan öteye gitmiyor.
Kupa finallerinin en kötü tarafı, genelde ilk 45 dakikalık süreçtir. İki taraf da birbirini kollar. Haliyle pozisyon sıkıntısı yaşanır. Tıpkı dünkü gibi. Koskoca ilk yarıda bir tek pozisyon olmaz mı? İnanın olmadı!
Mesut Bakkal’ın, Addo’yu savunmanın arasına çekmesi sonucu 5’li blok oluşturan Gençlerbirliği, orta sahadaki sayısal yetersizliği nedeniyle atağa kalkmakta ve pozisyon bulmakta çok zorlandı. Kayserispor’da ise Cangele ve İglesias’ın bu 5’li blok arasında sıkışması yüzünden, oyunun kilidi bir türlü açılamadı. Kilidi açacak bir anahtar bulunamadı.
Maçın penaltılara kalması ise heyecanı artıran en önemli unsurdu. Yürekler zor dayandı.
Size ilginç bir not verelim. Futbol Federasyonu görevlileri, maçın ilk dakikalarında tüm spor yazarlarına birer anket formu verdi ve "En değerli oyuncunun" yazılmasını istedi. Maç bitiminde meslektaşlarımızın haliyle çok zorlandığını gördük. Çoğu arkadaş, kötünün iyisi olarak birer isim yazdı.
Bu kupa finali pek tat vermedi. Zevksiz ve kalitesiz geçti. Yine de kazananı, yani Kayserispor’u kutluyoruz. Avrupa’da yolu açık olsun.