LİGİN ilk yarısına baktığımızda, şöyle bir tablo ortaya çıkıyor: Gençlerbirliği sonradan açıldı, puanları ilerleyen haftalarda topladı.
Açık söylemek gerekirse, ilk haftalarda sergilenen futbol, hiç de iç açıcı değildi. Özellikle bazı oyuncuların geç adaptasyonu, bu olumsuz görüntüde en büyük etkendi. Büyük ümit bağlanan bazı isimlerin geç form tutması ise, Mesut Bakkal’ın düşüncelerini alt üst eden diğer bir faktördü.
Başkent ekibinin oyun anlayışı, alışageldiğimiz şekildeydi. Yani mücadeleci ve tuttuğunu kopartan... Zaten ilk yarıda en fazla kırmızı kart gören takımların başında bulunması, bu oyun anlayışının bir uzantısı olsa gerek.
Kaleci Gökhan, belli bir çizginin üzerinde görev yaptı. Traore ve Risp’in kontrolü altında bulunan savunma ise geçer not aldı. Ancak orta saha için bu kadar iyimser konuşmak, pek mümkün değil. Özellikle Mehmet Nas ve Ayman, çok değişik grafik içindeydiler. Büyük ümit bağlanan Draman da vasatı aşamadı. Takımın en önemli silahı, hiç şüphesiz ki Mehmet Çakır idi. Ama yine de ne olursa olsun, çok iyi özelliklere sahip bulunan Mehmet’in, daha iyi bir performans sergilemesi gerekirdi.
Gol yollarında ise Gençlerbirliği büyük sıkıntı yaşadı. Isaac, geçen sezonu mumla arattı. Beklenilen performansını bir türlü yakalayamadı. Okan ise geç toparlandı.
Yine de neresinden bakılırsa bakılsın, Gençlerbirliği’nin ilk yarıda topladığı puanlar, yabana atılacak cinsten değil. Ancak bu kadarı yetmez! Ligin genel görüntüsü içerisinde, Gençlerbirliği’nin daha ön plana çıkması gerekir.
Ne dersiniz, daha organize bir Gençlerbirliği, ligin ikinci yarısında tozu dumana katmaz mı?