Paylaş
Ne odadan bir ses var, ne de valilikten.
Babasıyla birlikte Ankara’da 50 yıldır minibüsçülük yaptığını anlatan Tevfik Aslan belli ki yazımdaki “minibüs ağaları” ifadesine çok kızmış:
“Ne babam ne de ben ağa sıfatı taşıyoruz. Ağalar gibi de yaşantımız yok. Siz bizlerin aile yaşantısını araştırdınız mı veyahut bizlerin nasıl bir aile yapısına sahip olduğumuzu biliyormusunuz ki biz minibüs sahiplerinden ağa diye bahsedip bizleri toplum nezdinde şatafatlı şaşalı lüks konutlarda veya villalarda görkemli bir hayat sürüyormuş gibi lanse ediyorsunuz?”
Aslan, benim yazımda yer almayan; “lüks konutlar, villalar, görkemli hayatlar” gibi ağalık tanımının altını “kendince” dolduran ifadeler kullanmış.
Yazımı “araştırılmadan yazılmış, insanları aşağılayıcı” bulduğunu söylüyor.
Minibüslerin 50 yıllık geçmişi olduğunu ve bu nedenle “gel-geç” ifademin yanlış olduğunu vurguluyor.
Her meslek dalında olduğu gibi minibüsçüler arasında da “çürük elmalar” olabileceğini, bunun da hukuk ve yasalar çerçevesinde temizleneceğini anlatıyor.
Trafik polislerinin araç başına çok ceza yazdığını iddia ediyor.
Aslan’ın mektubunun tamamını yer darlığı nedeniyle yayınlama imkanım bulunmuyor. Ama adaletli bir biçimde ana noktalarını buraya aktarmaya çalıştım.
Bu görüşlerini anlatan mektubu nedeniyle Tevfik Aslan’a teşekkür etmek gerekiyor.
Çünkü kendi mesleğine sahip çıkıyor, sorunlarını, sıkıntılarını anlatıyor, itirazlarını dile getiriyor.
Yani aslında odanın yapması gerekeni Tevfik Aslan yapıyor.
* * *
Tabi ki ben o yazımda “minibüs ağaları” ifadesini tüm dolmuş sahipleri için kullanmadım.
“Birden fazla minibüs plakasına sahip olan kişileri” sordum ve şoförlerin sosyal haklarını sorgulayarak, “Plaka sahibi minibüs ağaları, şoförleri ‘güvencesiz’ bir biçimde çalıştırıp, kendileri hiç çalışmadan para kazanmak istiyorlar” dedim.
Burada Tevfik Aslan’ın içerlemesine şaşırdığım kadar, odanın yanıt vermemesine şaşırmıyorum.
Belli ki odanın bu konuda verebileceği bir yanıt yok.
Anadolu Ajansı’nın geçtiği bir habere göre, “Başkent’te şehir içi yolcu taşımacılığı yapan tescilli 2 bin 230 minibüsün sürücüsüne bu yılın ilk altı ayında 8 bin 491 idari para cezası” uygulanmış.
Son 4.5 yılda kesilen cezaların yüzde 82’sinin ise fazla yolcu taşımaktan kesildiği bildiriliyor.
Ben geçen haftaki yazıdan sonra da bir çok kez minibüse bindim.
Bindiğim her seferde de ayakta yolcu taşındığını gördüm.
Madem bu kadar çok ceza yazılıyor, minibüs şoförleri nasıl cesaret edip de ayakta fazladan yolcu taşıyor?
Oda yönetimi belki bu soruyu yanıtlar.
Paylaş