Kim korkar denetimden

BÜYÜKŞEHİR Belediyesi’nin Meclisi’nde yıllardır bir tiyatro sahneleniyor.

Haberin Devamı

Kimbilir, belki de kötü bir “bulvar” komedisi.
Olağan Gökçek vodvili.
TBMM’den 2005 yılında 5393 numarasıyla çıkıp yasalaşan “Belediye Kanunu” bir Denetim Komisyonu kurulmasını emrediyor.
Bu yasanın 25.maddesi bu komisyonun en az üç, en fazla beş üyeden oluşmasına hükmediyor.
Bu maddenin en önemli hükümlerinden biri şöyle diyor:
“Komisyon, her siyasi parti grubunun ve bağımsız üyelerin meclisteki üye sayısının meclis üye tam sayısına oranlanması suretiyle oluşur.”
Bir diğer deyişle, eğer ortadaki demokratik bir meclis ise, yasa maddesi muhalefetin üyesinin de bu komisyonda bulunmasını emrediyor.
Ama Büyükşehir yönetimi ne yapıyor?
Ya hiç üye seçmiyor...
Ya da muhalefet grubunun önerdiği değil bir başka üyeyi seçip onun istifa etmesine neden oluyor.
Böylece belediyenin tüm harcamaları, faaliyetleri, muhalefetin denetimi dışında kalıyor.
Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin her ay bir hafta boyunca süren toplantılarını neredeyse soluk almadan takip eden muhabirimiz Deniz Gürel’in haberine göre...
Geçen ay yapılan seçimde CHP grubu İsa Hayırlı’yı aday gösteriyor, AKP’li üyeler aday olmayan CHP’li üye Saadet Teymur’u oylarıyla komisyona seçtiriyor.
Teymur istifa edince Şubat ayı toplantısında yeni bir seçim yapılıyor.
CHP yine İsa Hayırlı’yı aday gösteriyor. Ama bu sefer Melih Gökçek önderliğindeki AKP grubu CHP’li üye Dilek Tunç’a oy vererek onu komisyona seçtiriyor.
Bu seçime meclisin ikincil muhalefeti MHP’nin üyesi bile isyan ediyor. MHP’li Efkan Özkan kibarlığından olsa gerek bu durumu “nezaketsizlik” sözüyle ifade ediyor.
Bu yeni bir durum değil. O nedenle de nezaketsizlik ifadesi artık yetersiz kalıyor.
Gökçek yönetimi yıllardır farklı farklı taktiklerle denetimden kaçıyor.
Peki kim kaçar denetimden?
Artık onu da ben söylemeyeyim.

Haberin Devamı

Sincanlıların  midibüs sorunu

SİNCAN Yenikent’ten Atakan Çakır, toplu ulaşımla ilgili sorunlar yaşadıklarını anlatıyor. Çakır, mektubunda şöyle diyor:
“İşim dolayısıyla hergün Sıhhiye’ye gitmek zorunda olan bir vatandaşım. Bu güzargahta çalışan özel halk otobüsleri (beyaz küçük otobüsler) kullanmak zorundayım. Bunlarla ilgili de sayısız sorun yaşıyoruz. Bunların ne hareket saatleri belli ne de güzargahları. Keyifleri ve yolcu durumuna göre güzargah değişiklği yapıyorlar. Yolcular olarak uyardığımızda ise ağır hakeret ve tepkiler alıyoruz şoför ve biletçilerden. Bunların bazılarının yolculara fiziki şiddet uyguladığına da şahit oldum. Şikayetlerimizi 153 ve Otobüs Daire Başkanlığı’na bildirdiğimizde bu araçların çalışmalarının yasak olduğu söyleniyor ve bir şey yapılamayacağı belirtiliyor. Türkiye’nin başkentinde canlarımız kime emanet öğrenmek istiyoruz.”

Haberin Devamı

Ayşe Abla’ya özür borcu

GEÇEN hafta Mehmet Zeki Tekiner cinayetini anlatmış küçük kızı heykeltıraş Aylin Tekiner’in mektubuna yer vermiştim.
O yazıda çok vahim bir hataya da imza atmış oldum.
Tekiner’in katledilmesinden sonra geride iki çocuk bıraktığını yazmıştım.
Oysa ki, cinayetin acısını en çok yaşayanların başında gelen büyük kızı Ayşe Tekiner Çelen’in ismi teknik bir arıza nedeniyle yayınlanmadı.
Tekiner’in büyük kızı olan Ayşe Abla, babası öldürüldüğünde dokuz yaşındaydı.
Annesi Birsen Tekiner ile birlikte acıyı en derinden yaşayanlardandı. Sıkıntıları zaman zaman iki küçük kardeşinden daha fazla sırtlandı.
Teknik bir kargaşadan kaynaklanan bu hatanın yankısının da çok üzücü olabileceğini biliyorum.
Bu nedenle hem Ayşe Abla’ya hem de okurlara bir özür borçluyum.

 

Yazarın Tüm Yazıları