HATİCE Peköz, ilkokul mezunu, yazarlık sevdasında bir köylü kadını.
Hatay’ın Dörtyol ilçesinde çiftçilik yapıyor.
50 yaşında.
Bugüne kadar sekiz roman, 500’ün üzerinde şiir kaleme almış.
Şimdi daha rahat yazabilmek için "danasını" satıp "bilgisayar" almış.
Çocukluktan beri yazdığını, bunu bilen eşinin de kendisini sürekli desteklediğini söylüyor.
Zaten, danayı satıp bilgisayar alma fikri de eşinin.
OKUMAK İÇİN KÖYDEN KAÇTILAR
Elazığ’ın Karakoçan ilçesine bağlı köylerden okumak için ilçeye gelen 34 kız kaymakamlığın yardımlarıyla tuttukları evde kalıyorlar. Kızlar burada eğitimlerini sürdürüyor.
Dilan, Zozan, Yaprak bu kızlardan üçü.
Tunceli’nin Mazgirt ilçesine bağlı Akdüven Köyü’nden iki kız kardeş Karakoçan’daki bu uygulamayı öğrenince evlerinden kaçıp gelmişler. Kaymakam Cengiz Ünsal anlatıyor:
"Bir gün İlçe Emniyet Müdürümüz geldi. ’İki kız kardeş kayıp, aileleri geldi. Buraya kaçmış olma ihtimallerinin bulunduğunu söylüyorlar. Çünkü komşu köylerde kalan kızlardan, geçen yıl YİBO’da okuyan arkadaşları varmış’ dedi. Bunun üzerine evlerimizdeki kızlarımıza sordurduk. Bu kızların, bizim öğrencilerimizin yanına geldiklerini ve okumak istediklerini söylediklerini öğrendik."
Şimdi o iki kız kardeş de diğerleriyle birlikte kalıyor, okullarına gidiyorlar.
BU HAFTA UNUTURUZ
Turgut Özakman hatırlatmıştı bir kaç hafta önce.
Sıdıka Avar’ı...
Hani o Elazığ’ın, Tunceli’nin köylerini at, katır sırtında gezen, kamyonlarla günlerce yol yaparak o köylere, o köylerdeki küçük kız çocuklarına ulaşan öğretmenliğin gurur abidesini. Köylerden topladığı kız çocuklarını yatılı okullarda okuttu Avar.
Avar’ın, kuruluşuna tanıklık ettiği genç cumhuriyetin geleceği için çocuklar yetiştirmek üzere bütün bir hayatını, ailesini göz ardı ederek yaptığı hizmetleri kim hatırlıyor bugün?
Geçen hafta Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 74.yıldönümüydü.
Tüm Türkiye’de konuşmalarla, laflarla, sözlerle hatırlandı.
Korkmayın, bu haftaya unuturuz.
Seçimlere doğru yine yüzde 25-30 hedefleri konulur, belediye meclisleri için ama sonra gerçekleşmez.
Biliyor musunuz Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nde kaç kadın var?
Dört.
Meclis’teki toplam üye sayısı ise 131.
131 kişiden sadece dördü.
Ama hedef ne?
Yüzde 30.
TÜM KADINLAR BAŞARABİLİR
Türkiye’nin gelmiş geçmiş en deli dolu, en çılgın kadınlarından biri geçen yıl hayatını kaybetti.
Kadınlığını hayatının son nefesine kadar savundu, onun için savaştı.
Aysel Gürel, son nefesini vermeye hazırlandığı günlerde kızı Mehtap Ar’ın kulağına eğilip söylemiş:
"Tüm kadınlara söyleyin, bilsinler ki, ben 80 yaşıma kadar çalıştım ve dimdik ayaktayım. Çalışmak ve ayakta kalmak güç ama ben başardım. Tüm kadınlar da başarabilir."
Kızı Müjde Ar, televizyon programında anlattı. Son anlarında bile ayakları titrerken, titreyen bacaklarının üzerine kağıt koyup şarkı sözleri yazıyordu.
Son anına kadar çalıştı.
Ve bu ülkenin kadınlarına da aynısını söyledi.
"Ben 80 yaşıma kadar çalıştım ve dimdik ayaktayım."
Çocukları küçükken, adalet için, peyniri cetvelle ölçüp öyle kesermiş. Kızları Müjde ve Mehtap ile kendisine. Kendisinin yemediği üçüncü parçayı ertesi gün yine üçe böler cetvelle, dağıtırmış.
Kızlarını da kendisini de kendi başına yetiştirdi Aysel Gürel.
Yaşama gözlerini yummadan az önce hastane yatağında kutladığı son yaş gününün görüntülerini izledik televizyonda.
Onlarca insan onu alkışlarken, önüne doğumgünü pastası getiriliyor, serum hortumları sarkan kollarıyla o da karşısındakileri alkışlıyordu. Zor kalkan kollarını, çevresindekileri hastalığıyla üzmemek için havada birleştiriyordu.
Öldükten sonra hayatını bir kez daha dinleyince içimden "Keşke Aysel Gürel sevgilim olsaydı" demiştim.
Kendi ayakları üzerinde duran, kadınlığı için savaşan, çocuklarını yetiştiren, son anlarında bile çevresindekileri üzmemeyi düşünen ve ölürken bile bu ülkenin kadınlarına seslenen bir sevgili.
Hatice, Zozan, Sıdıka, Dilan veya Aysel...
Korkmayın, nasıl olsa hepsinin isimlerini unutacağız.