1963 yılında Asaf Çiyiltepe ve arkadaşlarıyla başlayan yolculuğunun 35 yılı aşkın zamanı Rutkay Aziz’in yönetiminde geçti. İstanbul’a yerleşmeden önce Altan Erkekli yönetiyordu AST’ı. Ancak o da taşınınca son yıllarda çok da parlak bir sanatsal dönem geçirmedi AST.
Son günlerde AST’ın "İstanbul’a taşınacağı" dolaşıyor kulaktan kulağa.
Rutkay Aziz, Altan Erkek ve Altan Gördüm, Ankara’ya gelerek toplantılar yapıyorlar.
Basına yansıdığına göre yaklaşık 500 bin liralık bir borç yükü altında tiyatro.
Kavaklıderem Derneği, AST’ın Ankara’da kalması için bir destek kampanyası başlattı. AST’ın taşınmaması için 29 Haziran akşamı AST’ta sahnelenecek Ölüm Ve Kız isimli oyuna topluca gitme kararı aldı dernek. Tüm Ankaralıları da o gün tiyatroya çağırıyorlar.
Gerçekten sorun AST’ın içinde bulunduğu mali kriz mi?
Eğer öyleyse, koskoca bir başkentin bu sorunu aşamaması mümkün mü?
Ama eğer mali kriz bahane edilerek AST İstanbul’a taşınmak isteniyorsa tüm Ankara’nın yine bunun önünde durması gerekiyor.
AST çalışanları imzasını taşıyan bir metin ulaştı internetten. Metnin son cümlesini çok önemsedim:
"AST, Türkiye’nin ve Ankara’nın en önemli değerlerinden biri olma özelliğini korumak için var gücüyle çalışmaktadır. AST, Ankaralı aydınların kalesidir. "Hitit Güneşi" kadar kültürel anlamda, "Kuğulu Park" gibi manevi anlamda önem arz etmektedir. Ve şimdi gün Ankaralı tüm dostların AST’la beraber yürüme günüdür. Ankara Sanat Tiyatrosu, tüm dostlarını, Ankara Sanat Tiyatrosu’na bekliyor."
O gün Ankara AST’a akmalı.
Ancak en az bunun kadar önemli başka sorunlar da var.
AST yönetimi tiyatroyu taşımaya bahane ettiği 485 bin liralık borcun nasıl oluştuğunu açıklamalı.
AST’a yıllardır emek vermiş onlarca oyuncusuna, çalışanına kulak vermeli. Onların katılmayacağı bir kurtarma planı sadece ve sadece geçici bir önlem olur. Biz gelecek yıl da aynı şeyleri konuşuyor oluruz.
13 yılın ihaneti
BİR müddet önce Kebire Bozkurt’tan bir elektronik posta ulaştı. Bozkurt’la hiç tanışmadım ancak bir hayvansever olarak büyük çabalar harcadığını, sahipsiz hayvanlara yuva bulmak için koşturduğunu elektronik postalarından takip ediyorum.
13 yaşında bir köpekten söz ediyordu. Yaşlandığı için sahipleri tarafından barınağa bırakılan bir cocker.
Bu kadar yıl biriyle aynı evi paylaşıp da nasıl onu bir barınağa bırakılabildiklerini anlayamadım. Anlamayacağım da. Demek ki 13 yıl boşuna geçmiş o kişiler için. 13 yıl boyunca sevgi değilmiş o köpekle aralarındaki.
Bozkurt elektronik postada şöyle diyordu:
"Ellerimle yeni pişmiş tavuk göğsü yedirmeye çalıştım, onu bile istemedi. Öyle mutsuz, öyle bezgin ki size anlatamam. Çok iyi görmüyor, kulakları duyuyor mu bilmiyorum. Hiçbir şeye tepki vermiyor, o kadar mutsuz ki..."
Bir köpeğin uğradığı ihaneti hissettim.
Kebire Bozkurt ile dün telefonda görüştüm. O köpeği sahiplendirdiklerini ancak yeni sahiplerinin kanser olduğu gerekçesiyle hayvanı uyuttuklarını anlattı.
Çok üzüldüm. Artık onun için yapılacak bir şey yok.
Ama Bozkurt diğerleri için çabalamayı sürdürüyor.
Sokakta bulduğu bir anne kedi ile dört yavrusunu anlatıyor. Kedilere bir sahip bulmak gerekiyor. Bozkurt’un cep telefon 0 555 422 88 95. Elektronik adresi ise kebire@gmail.com.