"Koltuğunun altında meşin topla gelen" başlıklı bir yazı yer almıştı bu köşede.
Ankaraspor-Ankaragücü birleşme çabalarını, mahalleye gelen zengin çocuğunun koltuğunun altındaki gıcır meşin topla anlatmıştım.
Gökçek ailesinin Ankaragücü’nü ele geçirme çabasını da aynen şöyle ifade etmiştim:
"Belediye kaynaklarıyla birinci lige çıkmış ancak sonradan Gökçek’in yakınlarının şirketleşerek yönetimine geçtikleri Ankaraspor ile Başkent’in 99 yıllık, en çok taraftara sahip takımı Ankaragücü’nü birleştirmek.
Sebep, Ankaragücü’nün 11 milyon liraya varan borcu.
Peki neden istiyor Gökçek Ankaragücü’nü?
Çünkü çok para akıttığı, birinci lige çıkardığı Ankaraspor’a bir taraftar kitlesi oluşturamadı.
Tam tersi, çok taraftarı olan Ankaragücü’nün de bir o kadar çok borcu var.
Futboldaki popülarite hayatın her alanında geçer akçedir."
O yazıda başkanlığa Melih Gökçek’in büyük oğlu Ahmet Gökçek’in oturacağının kulislerde konuşulduğunu yazmıştım.
Gazetelerde son günlerde gördüğümüz haberlerden anladığımıza göre anlaşma sağlanmış.
Başkanlığa da muhtemelen Ahmet Gökçek oturacak.
Hani koltuğunun altında meşin topla mahalleye gelen.
Yani anlı şanlı Ankaragücü yönetimi yüzyıllık takımı Gökçek ailesine teslim ediyor.
Bizler hem Türk filmlerinden, hem de onların geldiği yer olan Türk siyasi ve ekonomik sisteminden baba parasıyla bir yerlere gelenlere alışkınız.
Ama babasının siyasi nüfuzuyla bir futbol takımı sahibi olana ilk kez rastlıyoruz.
Belli gerçeklere ancak Ankaragücü’nün "gayrıresmi tarihi" ile ulaşabileceğiz.
Çünkü bu haftasonundan itibaren 100 yıllık takımın resmi tarihini artık Gökçek yazacak.
Bu cümle Gökçek’in hoşuna gidebilir.
Ama yıllar sonra Ankaragücü taraftarı aynı şeyi düşünecek mi şüpheliyim.
Ankaragücü’nün Futbol Şube Sorumluluğu’ndan istifa eden Hikmet Hancıoğlu’nun itirazlarını dün Ankara Hürriyet’te okudunuz.
Bağırıyor,çırpınıyor Hancıoğlu.
Özetle de, "Yıldırım beni yarı yolda bıraktı. Kulübün işi, bundan sonra çok zor. Ankaragücü, üç kişiden oluşmuyor. Bunun hesabını ileride kimse veremez" diyor.
Kulübü Gökçek ailesine teslim eden Başkan Cengiz Topel Yıldırım da ortak basın toplantısında ilginç bir kaç cümle kurmuş:
"Ankaragücü’nün diğer takımlardan farkı sanıyorum, belediye desteği ve dışarıdan başka destekler alamamasıydı. Bugün bu konuda bir aşama kaydedildi. Sağlam ekonomik gelirlerle ve güçlü bir yönetimle daha iyi olacağını düşünüyoruz."
Yıldırım, muhtemelen Ankaraspor’un belediye desteği aldığını kastediyor.
Ama bu tür desteğin yasal olmadığı ortada.
Böyle bir destek var mı bilemiyoruz.
Bu ülkenin hukuku, denetim mekanizmaları bunu inceleyebilir mi?
Onu da bilemiyoruz.
Açık olan tek gerçek var.
Ankaragücü borçları, çaresizliği, çıkış yolları tıkandığı için satılıyor.
Bunun adı budur.
Hem Cemal Aydın, hem Cengiz Topel Yıldırım açısından bu günler ileride nasıl anılacak, hep beraber göreceğiz.
Gökçek de belediye kaynaklarıyla birinci lige çıkmış, sonra kendi yöneticilerinin kurduğu şirkete devredilmiş bir Ankaraspor balonu sayesinde 100 yıllık bir takımı ele geçirmiş bulunuyor.
Mayıs ayındaki yazıyı şöyle sonlandırmıştım:
"Bu kentin 20 yıl önce yaşadığı bir Hacettepe deneyimi var. Çok kimse hatırlamaz.
Bizler de deneyimli yazarımız Atilla Türker’in kaleminden hatırlamıştık.
Hani Gökçek’in, Keçiören Belediye Başkanı görevindeyken, yönetimini ele geçirip adını Keçiörengücü yaptığı Hacettepe.
Sahi Keçiörengücü nerelerde biliyor musunuz?
Ben söyleyeyim...
3. Ligde..."
Umarım Ankaragüçlüler yıllar sonra bu cümlelerle ağıtlar yakmazlar.