Paylaş
İnebolu’dan demir cevheri yükleyen Kemal Kefeli Kosteri de aynı saatlerde Karadeniz’den geliyordu. Kosterin hedefi İskenderun’du.
İki gemi Beşiktaş önlerinde çarpıştı. Daha doğrusu Karpati, kosteri tam ortadan biçerek ikiye ayırdı.
Koster iki dakika içinde boğazın sularına gömüldü. Gemideki 17 mürettebattan 10’u denize düştü. Çevredeki gemiler yardıma yetişti.
Ancak akıntı çok güçlüydü. 10 kişi büyük güçlükle kurtarılabildi.
Kaybolan 7 denizcinin cesedinin denizde bulunması ise iki gün sürdü. Hayatını kaybedenler arasında geminin kaptanı Nevzat Bilsel de vardı.
GEMİSİNİ TERK ETMEDİ
Nevzat Kaptan, kaza gerçekleşir gerçekleşmez geminin batacağını anlamıştı. Mürettebatına hemen denize atlamaları talimatını verdi. Son ana kadar da gemisini terk etmedi. Ancak her şey o kadar hızlı gelişti ki kaptan köprüsünden çıkamadı. Kendi hayatını kurtaramadı.
42 yaşındaki Bilsel tecrübeli bir kaptandı. Tam 18 yılını denizlerde geçirmişti.
Ancak onun az bilinen bir başka yönü vardı. Sinema oyunculuğu.
Fecri Ebcioğlu, 1965’te Hürriyet’te yayınlanan yazısında, o dönemde Hora Tahlisiye gemisinde ikinci kaptanlık yapan Bilsel’i şöyle anlatıyordu:
“O kaptana rastlarsanız ‘Acaba bu delikanlı kaptan olacağına, neden artist olmamış?’ diye düşünebilirsiniz. Fakat bu düşünce sizi yanıltmış sayılamaz. Çünkü 26 yaşındaki bu bekâr delikanlı aynı zamanda artist olup bugüne kadar tam altı film çevirmiştir.”
29 MAYIS 1965
‘ERKEK GÜZELİ’ SEÇİLDİ
Bilsel, ortaokulu bitirdikten sonra Ankara Devlet Tiyatrosu imtihanını kazanmıştı. Ancak ailesi itiraz edince Yüksek Denizcilik Okulu’na kaydoldu. Okurken bir yandan spor yapıyor bir yandan da sinemayla ilgileniyordu.
1961’de bir mecmuanın açtığı “Erkek Güzeli” yarışmasını kazandı. Ardından Zeynep Değirmencioğlu ve Sevda Ferdağ ile fotoromanda oynadı.
Denizcilikle birlikte Yeşilçam kariyeri de ilerledi. Bir çok filmde oynadı.
23 NİSAN 1979
Rol aldığı filmler arasında Dehşet Yaratan Adam, Ölüme Kadar, Tehlikeli Adam, Plajda Sevişelim, Ve Allah Gençleri Yarattı ve Bana Derler Külhanlı vardı. Çevirdiği en önemli filmlerden biri ise Yılmaz Güney ile birlikte rol aldığı Kovboy Ali’ydi.
Ölüm haberi Nevgül ve Nevbil isimli kızları ve eşi Güler Bilsel’i yıktı.
Güler Bilsel, “O denizler ile yoğrulmuştu. Denizi ve yüzmeyi çok iyi bilirdi” diyordu.
Nevzat Kaptan, Yeşilçam’da birçok ünlü isimle birlikte rol aldı. O yıllarda aranan bir oyuncuydu.
Yeşilçam kariyeri çok uzun süremedi. Ancak denizcilik tarihine “mürettebatını kurtarıp gemisini terk etmeyen kahraman kaptan” olarak geçti.
RENKLİ YAYINI İLK HÜRRİYET DUYURMUŞTU
BUGÜN televizyonlarda onlarca platformdan, binlerce dijital içerik istenildiği zaman yüksek kalitede izlenebiliyor.
Türkiye’deki televizyon yayıncılığının ilk yıllarında ise durum hiç böyle değildi. Tek yayıncı TRT’ydi.
Yayın saatleri sınırlıydı. Yayınlar bayrak töreniyle açılır, yine törenle kapanırdı.
Uyuya kaldınız mı, bugün gençlerin hiç bilmediği karıncalı boş bir ekranla baş başa kalırdınız. Bu yayının bittiği anlamına gelirdi.
O yıllarda yayınlar siyah beyazdı. İlk renkli yayın denemesi 31 Aralık 1981 yılbaşı gecesi yapılmıştı.
23 NİSAN 1982
Tamamen renkli yayına geçmek için biraz daha zaman vardı.
TARAFTARLAR MUTLUYDU
23 Nisan 1982’de Hürriyet’te yayınlanan Kemal Saydamer imzalı haberde TRT Genel Müdürü Macit Akman önemli bir açıklama yapıyordu.
TRT o günden itibaren renkli yayına başlıyordu. Bunun için Başbakanlık’tan gerekli izinler alınmıştı. İlk etapta renkli yayınlar haftada iki gün, birer saat olarak yapılacaktı. Akman şöyle diyordu:
“Elimizde bol miktarda renkli çekilmiş yerli yapım bulunmaktadır. Ayrıca stüdyolarımızda çekimler de renkli olarak hazırlanmaktadır. Yurtdışından alınan naklen yayınlar da renkli sürdürülecek.”
Bu açıklamanın ardından 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları renkli yayınlandı. Çocuk Şenliği ve Eurovision da rengârenkti.
En çok sporseverler mutluydu. Maç yayınları da renkleniyordu. Böylece taraftarlar sahadaki takımlarını gerçek forma renkleriyle izleyebildi.
Türkiye, renkli yayın müjdesini o gün Kemal Saydamer’in Hürriyet’teki bu haberinden öğrendi.
Ama ekranların tamamen renklenmesi 1984 yılını buldu.
ÜFÜRÜKÇÜLERLE AMANSIZ SAVAŞ
BÜYÜ yapanlar, büyü bozanlar, cinci hocalar... İnsanlar her dönem bu tür kişilere para kaptırmıştır. Bugün bile böyle haberler okuyoruz.
1974 yılında Eskişehir emniyeti “üfürükçülere” göz açtırmıyordu. Amansız bir mücadele sürüyordu. Düzenlenen operasyonların en önemli ismi ise polis memuru Gülşen Ünsal’dı.
17 MART 1974
Ünsal, köylü kadın kılığına girip üfürükçülere gidiyor, polis de onları suçüstü yakalıyordu. Operasyonlar o kadar başarılı oldu ki, Vali Mehmet Saraçoğlu, Ünsal’a takdirname verdi.
17 Mart 1974 tarihli Hürriyet’te operasyonların detayları ise şöyle anlatılıyordu:
“Gülşen Ünsal, avının peşine düştüğü zaman kıyafet değiştirmekte ve baskın yapılacak eve korkusuzca girerek din istismarcılarının kıskıvrak yakalanmasını temin etmektedir.”
Paylaş