Paylaş
Çünkü 6 yıllık aradan sonra “Kartallar Yüksek Uçar” dizisiyle dönmüştü ekranlara.
Ama hemen ardından önceki kuşaklar gibi “Turist Ömer”le, “Ofsayt Osman”la, “Küçük Hanımfendi” filmleriyle bir daha tanıdık. Hiç unutmadık.
Sadri Alışık, tiyatronun ve sinemanın en özel oyuncularından biriydi.
En bilinen rolü Turist Ömer’dir.
Isparta’da askerliğini yaparken, “artist” olduğu için kötü davranılıyordu Sadri Alışık’a.
Tertipi Balıkçı Ahmet ona kol kanat germişti. Çok yakın dost oldular.
Ama Balıkçı Ahmet bir türlü komutanlarına selam çakamıyor, künyesini okuyamıyordu. Bu Sadri Alışık’ın kafasına kazınmıştı.
Askerlik dönüşü “Helal Olsun Ali Abi” filminde rol alacaktı.
23 MART 1995
Filmde Ayhan Işık mahallenin bıçkın delikanlısı, Sadri Alışık da yancısı rolündeydi.
Rol için yönetmen Hulki Saner ile kafa kafaya verdiler. Nasıl bir tip yaratmalıydı?
O anda Sadri Alışık’ın aklına askerlik günleri geldi.
Balıkçı Ahmet’in veremediği selamı kullandı.
Yandaki inşaattaki işçilerden bir şapka edindi.
Ayakkabısının arkasına bastı, sırtına soluk bir gömlek, eski bir pantolon uydurdu.
İşte Turist Ömer ilk kez böyle doğdu.
ANASON KOKUSUNA BAYILIRDI
Ahmet Altınkaya’nın 21 Mart 1995’te Hürriyet’te yayınlanan Alışık portresinde içkiyle ilişkisi şöyle anlatılıyordu: “İçkiyle tanışması çocukluk yıllarında olmuştu. Küçük Sadri o zamanlar İstafilina ve Fertek rakıları içen babasına imrenmişti. Çünkü anason kokusu onu çok etkiliyordu.”
Çocukluğunun geçtiği Paşabahçe’de alkol fabrikası vardı. İşçiler fabrikadan anason kokusu eşliğinde çıkardı. Küçük Sadri de bunu koklamak için soluğu hemen evin bahçe kapısında alırdı.
Zaten önce 1990’da karaciğeri iflas etti. ABD’de organ nakli yapıldı. Ölümden dönmüştü Sadri Baba.
Ama beş yıl sonra bu kez akciğeri iflas etti.
21 MART 1995
600’den fazla filmde rol alarak rekor kıran, yarattığı karakterlerde hep halka yaslanan usta, 18 Mart 1995’te aramızdan ayrıldı.
Cenaze haberini Hürriyet “Halkın sevgilisi” diye vermişti. Gerçekten de Yeşilçam’daki tören için İstiklal’i dolduran binlerce kişinin omuzlarında yükseldi cenazesi. Çocuklar Turist Ömer selamı veriyor, tüm Beyoğlu ağlıyordu.
Ayhan Işık’la dostluğunu daha önce yazmıştım. Onun ölümü o kadar sarstı ki usta oyuncuyu...
Bazı geceler Ayhan Işık’ın mezarında sabahlıyordu.
Sadri Baba’nın vasiyeti vardı, Ayhan Işık’ın yanına defnedilmek istiyordu.
Dostunun yanında bir mezar yeri arandı ama bulunamadı.
Işık’ın iki sokak ötesindeki mezara defnedildi.
80’LERİN FOTOROMAN LÜGATINA TAKILDIM
FOTOROMAN furyası 80’lerin sonuna kadar sürdü. Bu furyaya katılmayan ünlü isim neredeyse yoktu.
Bunlardan biri de modacı Cemil İpekçi’ydi. İpekçi, 1985’te Kelebek’te yayınlanan “Beyaz Gece” isimli fotoromanda dönemin ünlü isimlerinden Yaprak Özdemiroğlu ile paylaşıyordu başrolü. Fotoromanda ismi gerçek hayattaki gibi “Modacı Cemil”di.
Yaprak Özdemiroğlu ise “sosyetenin kraliçesi Aslı” ile onun ikiz kardeşi “punk Gül”ü canlandırıyordu.
Defileler, sosyete partileri, punk partileri, İstanbul’un adaları, Suadiye, kır kahveleri derken kendimi 80’lerin karanlık dehlizlerinde buldum. Ayrılamadım, gün gün, sayfa sayfa okudum hepsini. Fotoromanda şöyle diyaloglar vardı:
Aslı- Kaçsam yakalayabilir misin beni?
Cemil- Yakalamak istesem kaçabilir misin elimden?
17 NİSAN 1985
BENİM OLACAKSIN
İstediğini koparan Aslı şöyle sesleniyordu Cemil’e:
Aslı- Servetime değil kendime güveniyorum. Seni istedimse benim olacaksın.
Cemil- İnsanlar hayalle yaşarmış. Haydi uyan gidiyoruz.
Aşk metaforları havada uçuşuyordu:
“Boş ver. Aşk diş ağrısı gibidir... İki gece uyutmaz, sonra geçip gider.”
Cemil- Nereye gidiyoruz?
Aslı- Sevgi rüzgarı nereye sürüklerse...
80’lerin özlü sözler akıp gidiyordu: “Tamir edeceğin musluk borusu değil, kalbim. Parçalanmış bir kalp, kırık bir vazo gibi yapıştırılamaz.”
62 günlük bu seri beni benden aldı.
Paylaş