Paylaş
1. Ukrayna dronları üç günde iki kez bakanlıkların bulunduğu Moskova-City gökdelen merkezini hedef aldı. Kremlin Sözcüsü Peskov, bu saldırılardan tedirgin olduklarını gizlemedi. Rus hava sistemlerini ilk atlatanlar Ukrayna dronları değil.
Bundan 36 sene önce, üstelik Sovyetler Birliği henüz hayattayken Rus savunması çuvallamıştı.
28 Mayıs 1987 günü saat 19.30’da Moskova’da hiçbir olağanüstü durum yoktu. Güneş batmak üzereydi.
O dönemin süper gücü Sovyetler Birliği’nin kalbinde, Kızıl Meydan’da ortalık sakindi.
FIRTINA ÖNCESİ SESSİZLİK
2. Bir anda bir pırpır uçak ufuktan süzülerek geldi, önce Sovyetler Birliği lideri Gorbaçov’un makamının da bulunduğu Kızıl Meydan üstünde üç tur attı. Gerçi o gün Gorbaçov makamında değil, Doğu Almanya’da müttefikleriyle toplantıdaydı. Ardından yüzlerce kişinin bulunduğu meydana uzanan Moskovorezki Köprüsü’nün üzerine tekerlerini koydu, kısa bir süre sonra durdu.
1 Haziran 1987
Hava savunma sistemleriyle övünen Rusların hiç beklemediği bir şeydi bu. Zaten ilk anlarda kimse ne olduğunu anlayamadı. Cessna F172 tipi uçağın kokpitinden genç bir Batı Alman pilotu indi.
İsmi Mathias Rust’tı. Henüz 19 yaşındaydı. Evet Rust, hiç telaş etmeden, sanki bir gösteri uçuşu yapar gibi usul usul inmişti Kızıl Meydan’a. Ama Sovyet başkentinde yarattığı fırtına hiç de küçük olmadı.
Peki bu Batı Almanya vatandaşı genç, o görkemli savunma sistemlerini atlatıp Kızıl Meydan’a kadar nasıl gelebildi? Detayları, Ahmet Örs’ün Hürriyet’te hazırladığı beş günlük yazı dizisinden öğreniyoruz.
DALGIÇLAR KÖRFEZDE ONU ARADI
3. Rust, 13 Mayıs günü Hamburg Aero Club’dan D-ECJB kuyruk numaralı CessnaF 172 tipi uçağı saati 55 Mark’tan iki haftalığına kiraladı. Dört koltuklu uçaktaki üç koltuğu söktü. Rotasını Uetersen Havaalanı olarak bildirdi. Ancak havalanıp İzlanda’nın başkenti Reykjavik’e uçtu. Ardından Norveç’te Bergen şehrinde konakladı, daha sonra da Finlandiya’nın başkenti Helsinki’ye gitti.
10 Haziran 1987
28 Mayıs günü saat 12.08’de Helsinki’nin dışındaki Malmö Havaalanı’ndan Stokholm’deki Bromma Havalanı’na gitmek için uçuş planı oluşturdu. Planladığı uçuş 3 saatti ama uçağın yakıt depolarını tamamen doldurmuştu.
Saat 12.21’de Malmö’den havalandı. Uçak iki kez radardan kayboldu. İkincisinde bir daha radarda gözükmekti, uçakla irtibat da kurulamadı. Fin yetkilileri uçağın Sippoviken Körfezi’ne çakıldığını düşündü. Alarm verildi, dalgıçlar körfeze dalıp Cessna’ya aradılar. Dalgıçlar denizin altındayken, Rust da pırpır uçağıyla denize çok yakın bir seviyede Sovyetler Birliği’ne doğru yol alıyordu.
DEMİRYOLU ÜZERİNDEN UÇTU
4. Sovyet hava sahasına, Estonya’nın küçük bir şehri olan Kohtla-Jarve üzerinden girdi. O zamanki adı Leningrad olan St.Petersburg’dan Moskava’ya uzanan, cetvelle çizilmiş gibi dümdüz bir demiryolu vardı.
11 Haziran 1987
Rust, 650 kilometrelik bu demiryolunun üzerinden uçtu. Dört Sovyet şehrini geçip füze ve hava savunma sistemleriyle çok sıkı korunan Moskova’ya ulaştığında toplam 8 saattir havadaydı.
Yani, Sovyet hava sahasında hiç fark edilmeden 800 kilometre uçtu, Moskova’ya teker koydu. Rust üzerindeki rüzgârlığıyla uçaktan indiğinde meydandakiler film çekildiğini sandı. Rust’tan imza isteyen, beraber fotoğraf çekilenler vardı. Kâğıtlara “Hamburg-Moskova... Mathias Rust” yazıp verdi.
395 metre uzunluğunda, 130 metre genişliğindeki Kızıl Meydan’ı Kremlin Garnizonu koruyordu. Şaşkınlığı üzerinden atan Sovyet askerleri bir koşu yakaladı Rust’ı.
12 Haziran 1987
HİTLER BİLE ULAŞAMADI
5. Rust’ın yaptığı simgesel açıdan çok önemliydi.
Birincisi, Kızıl Meydan, Sovyet rejiminin görkemini, gücünü simgeliyordu. Buna o kadar önem veriyorlardı ki, meydandaki Spasskaya kapısının üzerindeki kızıl bayrak rüzgârsız havalarda bile dalgalansın diye altına sıcak hava üfleyen bir cihaz yerleştirilmişti.
İkincisi, ertesi gün yani 29 Mayıs, devrim sonrası Sovyet sınırlarının belirlenmesine ithafen her yıl kutlanılan ‘Sınır Askeri Günü’ydü.
Resmi yayın organı Pravda’nın manşetinde “Sovyet sınırının her metresi güvenli korunmaktadır” başlığı vardı.
Üçüncüsü Moskova hava sahası 2.Dünya Savaşı’ndan beri çok sıkı korunuyordu. Savaş döneminde Hitler’in uçakları bile Moskova’ya ulaşamamıştı.
İKİ MAREŞAL KOLTUĞUNDAN OLDU
6. Yabancı gazeteciler meydana geldiğinde Rust çoktan götürülmüş, Sovyet askerleri uçaktaki Federal Almanya bayrağını boyayla kapatmaya çalışıyordu.
Federal Almanya Dışişleri Bakanı Hans-Dietrich Genscher, olayı ilk duyduğunda ne yaptığını soran gazetecilere, “Kasıklarımı tutarak güldüm” yanıtını verdi.
Sovyet rejimi için utanç verici bir gündü.
Rust’ın bu macerası demir perde ülkesi Sovyetler’de büyük bir depreme neden oldu.
Savunma Bakanı Mareşal Sergey Sokolov ile Hava Savunma Komutanı Mareşal Aleksandr Koldunov hemen görevden alındı. Oysa Koldunov, 2.Dünya Savaşı’nda 46 Alman uçağını düşürmüş bir ulusal kahramandı.
İki mareşali koltuğundan eden Rust, 437 gün Sovyet hapishanelerinde yattıktan sonra, 1988’de Batı Almanya’ya iade edildi.
Zaten bundan bir kaç yıl sonra da Sovyet rejimi çöktü, demir perde yıkıldı.
Paylaş