Paylaş
Şu anda dünya sadece Ukrayna’daki zulmü ve Putin ile Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’yi konuşuyor.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etme arzusunun geçmişe dayandığı biliniyor.
2014’te Kırım’ın Rusya’ya bağlanması bu arzunun en önemli kilometre taşlarından biriydi.
Putin, 18 Mart 2014’te Kırım’ın Rusya’ya ilhakını bir kararnameyle onaylamış, kararı tarihi çarlığa kadar uzanan simgesel bir mekanda açıklamıştı.
Hürriyet’in “Çar gibi” manşetiyle duyurduğu gelişmede Nerdun Hacıoğlu’nun imzası vardı.
Putin, bu tarihi kararı Rus İmparatorluğu’nun en görkemli mekanlarından Georgiyevski Salonu’nda duyurmuştu tüm dünyaya.
Burası öyle bir mekandı ki, Putin hem dünyaya kafa tutuyor hem de çarlar gibi zafer narası atıyordu.
İmparatorluk döneminde, savaş kazanan generaller ve komutanlara Kremlin Sarayı’ndaki bu mekanda Aziz Georgiy nişanı veriliyordu.
Çariçe 2.Yekaterina, salona bu nişan nedeniyle 1769’da Georgiyevski ismini vermişti.
Ayrıca “Zafer Salonu” olarak da biliniyordu.
Yani Putin, zaferini tıpkı çarlık dönemindeki gibi ilan ediyordu. İmparatorluk dönemine özeniyordu.
SÜTUNLARDA GENERAL İSİMLERİ
Futbol sahası büyüklüğünde, 1312 metrekare genişliğindeki bu salon çok görkemliydi. Salondaki 18 sütunda, Rus tarihi
boyunca en üst düzeyde askeri nişan almış generallerin ismi yazılıydı.
18 MART 2014
Dünya 8 yıl önce de bugünkü gibi bir imtihanla karşı karşıyaydı.
Ve Kırım’ın Rusya’ya bağlandığı o günlerde batı yine sınıfta kalmıştı.
Yine yaptırım kartı çekilmişti. Ama Avrupa Birliği’nin kısıtlamalarında ne Putin’in adı geçiyordu, ne de yakınındakilerin.
‘OBAMA SENİ ‘Tİ’YE ALMIŞLAR’
ABD de bir dizi karar açıklamıştı. Dönemin ABD Başkanı Obama, bu kararları “Rusya’nın yaptıklarının sonuçları olduğunu gösterdik” diye açıklamıştı ama gerçek hiç de öyle değildi. Obama espri konusu olmuştu. ABD’nin yaptırım listesinde yer alan Rusya Başbakan Yardımcısı Rogozin, Twitter üzerinden bu kararla dalga geçmişti: “Eyvah Obama. Bu ne biçim cezalandırma böyle. Listede sıraladığın kişilerin batıda ne parası ne de mülkü var. Yaptırım tasarısını yazan kimse seni fena ti’ye almış.”
Dünya bugün, 8 yıl öncekinden çok daha kritik bir sınavın eşiğinde. Ve pek de bu sınavı geçecek gibi görünmüyor.
STALİN’İN GİZLENEN ÖLÜMÜ
BUNDAN 69 sene önce, 5 Mart günü dünya siyasetinde bir dönem kapandı.
Sovyetler Birliği’nin 24 yıllık lideri Joseph Stalin öldü.
Sadece ülkesini değil, Sovyetler’in etkisi altındaki demir
perde ülkelerini de sert bir yumrukla yöneten Stalin, sarsıcı bir ölümle hayattan ayrıldı. Hürriyet, o günlerde onun sağlık durumunu anbean sayfalarına yansıtmıştı. Aslında Stalin 1 Mart 1953’te beyin kanaması geçirdi.
Ancak dünya onun hastalığından ancak 4 Mart’ta haberdar oldu. 5 Mart’ta Hürriyet’in manşeti “Mareşal Stalin çok ağır hasta” idi. Londra’ya göre ölmüş, Washington’a göre komadaydı.
5 MART 1953
Sovyet liderinin hastalığı çok iyi biçimde gizlenmişti.
Moskova Radyosu, öldüğü gün Stalin’in sağlık bültenini yayınlamış, bayağı da detay vermişti:
“Azami tansiyon 160, asgari 100, nefes alma pek zor şekilde, dakikada 36, nabız gayri muntazam 120, hararet 37.7, lökosit 17.000.”
Hürriyet Stalin’in ölümü ve sonrasında Sovyetler’in yeni yönetimiyle ilgili fikri takibini sürdürdü. 9 Mart 1953’te Hürriyet’in manşeti şöyleydi:
“Mareşal Stalin’in cesedinin ilk resmi.”
Moskova’daki Sendikalar Sarayı’ndaki katafalktaki cenazenin fotoğrafı Türkiye’de ilk olarak Hürriyet’e ulaşmıştı: “Yukarıdaki resim ilk olarak Türkiye’ye gazetemizin Telecronix cihazları vasıtasıyla Moskova’dan getirtilmiştir.”
Altına bir not da düşülmüştü: “Bu resmin her türlü iktibas ve neşir hakkı mahfuzdur.”
SOMUNCUOĞLU AKTİF SİYASETİ NASIL BIRAKTI
SADİ Somuncuoğlu, 28 Şubat’ta hayatını kaybetti.
1967’den beri siyasetteydi. Ülkü Ocakları’nın kurucularındandı.
Milliyetçi kesimin önemli isimlerindendi. Hareketin abisiydi.
Somuncuoğlu’nun aktif siyasi hayatına nokta koyan 22 sene önceki o meşhur olayı Hürriyet arşivinden buldum.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 2000 yılının mayıs ayında görev süresini tamamlamak üzereydi. Yeni bir cumhurbaşkanı seçilecekti.
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, sürpriz bir ismi gündeme getirdi:
Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer. Sezer, 25 Nisan 2000’de Meclis’te grubu bulunan beş partinin liderlerinin imzasıyla Cumhurbaşkanlığı’na aday gösterildi.
Öneriyi koalisyon ortakları DSP Lideri Ecevit, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yanı sıra DYP Genel Başkanı Tansu Çiller ile Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan da imzaladı. Meclis’te büyük bir uzlaşı sağlanmıştı.
Ancak MHP’li Devlet Bakanı Somuncuoğlu, parti kararına karşı çıktı, aday olmaya karar verdi.
26 NİSAN 2000
Adaylık başvurusu için gece TBMM’ye gitti.
Bazı partililer “töreye karşı çıktığı” gerekçesiyle adaylığını engellenmeye kalkıştı. Partili arkadaşları makam aracını kuşattı. MHP’li Ahmet Çakar ile Şevkat Çetin, otomobile binerek Somuncuoğlu’nu adaylıktan vazgeçmesi için ikna etmeye çalıştı.
İşte ne olduysa bu andan sonra oldu. MHP Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, saldırdığı Somuncuoğlu’nu dövmeye kalkıştı. Araya Somuncuoğlu’nun koruma polisleri girdi. Birkaç yumruk da yediler.
Somuncuoğlu, adaylık başvurusu yapamadan Meclis’ten ayrıldı. Başvurusu daha sonra bir yakını tarafından iletildi TBMM Başkanlığı’na. Milliyetçi hareketin abisi, işte bu olaydan sonra önce 8 Mayıs’ta bakanlıktan azledildi, ardından siyasetten çekildi.
Ne gariptir ki, Enginyurt da 2020’de partisinden ihraç edildi.
Şimdi Millet İttifakı’ndaki Demokrat Parti’nin üyesi.
Paylaş