Paylaş
Hem Demokrat Parti’nin (DP) kurucusuydu hem de DP iktidarının TBMM Başkanı’ydı. Kesintisiz tam 10 yıl bu koltukta Meclis’i temsil etmişti.
27 Mayıs’ın ardından Yassıada’da yargılandı ve idam cezasına çarptırıldı. Cezası müebbet hapse çevrildi. 1966’daki afla serbest kaldı.
Bir daha siyasete dönmedi.
17 Haziran 1974’te İstanbul’da hayatını kaybettiğinde 83 yaşındaydı.
Koraltan, bugün bile çok az insanın yaptığı bir bağışa imza attı.
Kornealarını Göz Bankası’na bağışladı.
BİR CHP’LİYE NAKLEDİLDİ
Koraltan’ın ölümünün ardından sağ göz korneası koyu CHP’li olduğunu söyleyen 25 yaşındaki Ayşe Zor’a nakledildi.
Sol gözünün korneası ise maden işçisi 26 yaşındaki Emin Polat’a takıldı.
Böylece Türk siyasi tarihinde onlarca olaya tanıklık eden Koraltan’ın gözleri, onun ölümünden sonra da iki kişiye ışık oldu.
Ayşe Zor’un en çok merak ettiği şey televizyondu. “Sesini duyduğu biçimini el yordamıyla bildiği televizyonda yayınları izlemek” için sabırsızlanıyordu.
19 Haziran 1974
Geçirdiği hastalık nedeniyle 15 yıl önce görme yetisini kaybeden Emin Polat ise kızı Sevim ile oğlu Zeki’yi merak ediyordu. Şöyle diyordu talihli maden işçisi:
“Kokularını, boylarını boslarını ve her şeylerini biliyorum ama neye ve kime benzediklerini ancak tariflerden düşünebiliyorum. Onları dünya gözü ile görmek için bilseniz nasıl sabırsızlanıyorum.”
Zor ve Polat, 10 gün sonra gözlerindeki bantlardan açıldıktan sonra ilk işlerinin Koraltan’ın mezarını ziyaret edip çiçek bırakmak olacağını söylüyordu.
Yarım asır önce iki kişiye ışık olan Koraltan’ın, bugün herkese örnek olmasını diliyorum.
SÖKÜK CEPTEN DÜŞEN PARA
BEYAZIT’ta dükkânı bulunan terzi Kemal, işadamı Hasan Bey için bir kat elbise dikti.
Hasan Bey de yeni aldığı elbiseyi hemen giymeye başladı.
Elbiseyi giydiği gün bankaya götürmek için yanına 3 bin lira aldı. Hasan Bey tedbirli adamdı. 3 bin lirayı, ceplerine dağıttı.
Bankaya geldiğinde ise bir sürpriz bekliyordu onu. Pantolonun sağ cebine koyduğu para ortada yoktu.
Cebin yan dikişleri yapılmamış, 500 lira buradan düşmüştü.
Geriye dönüp yolları aradı ama parayı bulamadı.
23 Ekim 1955
Parayı bulamayan Hasan Bey, doğruca müddeiumumiliğin (savcılık) yolunu tuttu.
Dilekçesinde kaybettiği paranın tazmin edilmesini istiyordu.
Bu parayı terziden alabildi mi bilinmiyor ama Hürriyet’in 23 Ekim 1955 tarihli nüshasına “İhmalci terzinin başı derde girdi” başlığıyla haber olmuştu.
BİR KRAKER VE SEGWAY DÜNYANIN KADERİNİ DEĞİŞTİREBİLİRDİ
ABD Başkanı Biden’in önceki günkü konuşmasının ardından sağına dönüp boşlukla tokalaşmasını görünce, 20 yıl kadar eskiye gittim.
Körfez Savaşı kadar gafları, dil sürçmeleri ve komik hareketleriyle de zihinlere kazınan eski başkan oğul Bush’un dönemine.
Bush, 2002’de Beyaz Saray’da televizyonda maç seyrediyor, bir yandan da kraker yiyordu.
Odada yalnızdı. Eşi Laura, yan odada telefonla konuşuyordu.
Maçın heyecanıyla olsa gerek, yediği kraker Bush’un boğazına kaçtı.
15 Ocak 2002
Bir türlü krakeri boğazından çıkaramayan başkan, bayıldı ve koltuktan düştü.
Hemen müdahale edildi. Başkan ölümden dönmüştü. Ama düşerken yüzünü çarptı. Hem dudağı hem de yanağından yaralandı.
Başkanın doktoru Havacı Albay Richard Tubb, kontrolün ardından, “Başkan tuzlu gevreğin doğru yere gitmediğini belirtti” açıklamasını yapmak zorunda kaldı.
İMKÂNSIZI BAŞARDI
Bush’un sakarlıkları bununla da bitmedi.
Haziran 2003’te, babası eski başkan George Bush’un 79’uncu doğum günü kutlaması için eşiyle birlikte Maine Kennebunkport’a gitti.
O dönem dünyada Segway rüzgarı esiyordu.
Günümüzdeki elektrikli scooter’ların atası sayılan bu aracın en önemli özelliği çok dengeli ve “devrilmez” olmasıydı.
Segway’e önce baba Bush bindi. Gayet de başarılıydı.
Sıra oğul Bush’a gelince işler beklendiği gibi gitmedi. Hürriyet’in haberinden okuyalım:
“Oğul Bush, imkânsızı başararak, “asla devrilmez” denilen aletten yere kapaklandı ve aletle ilgili öne sürülen tüm olumlu tezleri çürüttü.”
ABD’liler için bu konudaki tek teselli ise başkanın olaydan yara almadan kurtulmasıydı.
14 Haziran 2003
Paylaş