Paylaş
Yıllar içinde Bodrum’u Bodrum yapan isimlerden biri de Zeki Müren.
23 Mayis 1977
Peki Zeki Müren’in Bodrum aşkı ne zaman başladı?
Bu sorunun yanıtını Kelebek arşivinde, 23 Mayıs 1977 tarihli Kelebek’in manşetinde buldum.
Sanat Güneşi, “Şimdi gönlüm Bodrum’da” başlıklı Necmi Onur imzalı haberde, neden bu tercihi yaptığını anlatıyordu.
ANTALYA’NIN YERİ BAŞKA AMA...
Zeki Müren o yıla kadar tatillerini Antalya’da geçiriyordu.
“Antalya’nın ve Antalyalıların yeri başkadır amma Bodrum beni çok etkiledi” diyor ve devam ediyor:
“Tarifi zor güzellikte geceleri var Bodrum’un. Manzaraları da öyle. Gün doğarken ve de batarken. Sular bir başka türlü güzel, ormanlardaki ağaçların ihtişamı sanat kadar kocaman. Dayanamayıp bir ev satın aldım çabucak. Sonra köy köy dolaşmaya başladım Bodrum’u.”
Bodrum balıkçılarının “Zeki Bey şansınıza” diyerek denize dalıp balık vurduklarını söyledikten sonra devam ediyor:
‘ŞANSINIZA ZEKİ BEY’
“Balıklar türlü çeşitli. Kocaman, lezzetli... Onun ardından ateşler yanıyor koyda. Balıklar nar gibi ateşlerin üzerinde cızır cızır... Ben de kendimi sessizliğe adıyorum. Uzaklara, çok uzaklara gidiyorum yerimden kıpırdamadan. Bir koyun doruğundayım madde olarak Bodrum akşamlarında ama mana olarak çok başka yerlerdeyim.”
Zeki Müren o yıldan sonra güney sahillerinde ikiye bölüneceğini, bir haftayı Antalya’da, diğerini Bodrum’da geçireceğini söylüyordu.
Ancak öyle olmadı.
Ünlü sanatçı hayatını kaybettiği 1996 yılına kadar Bodrum’da yaşamayı tercih etti. Sonrasında da evi müzeye dönüştürüldü.
Gerçi şimdiki Bodrum’u görse ne düşünürdü bilinmez ama Sanat Güneşi Bodrum’a işte böyle doğdu.
4 Nisan 1970
KASA AÇILDI PARALAR TUTUŞTU
Kütahya Gediz’de 1970’te meydana gelen deprem felaketini geçen haftalarda yazmıştım.
Şimdiki haber de yine Gediz depreminden. Ancak bu sefer insan yaşamıyla ilgili değil.
Hacı Ali Arpacı Gediz’de manifaturacılık yapıyordu. Ailesinde can kaybı yaşanmadı ama deprem nedeniyle evi ve dükkânı yıkıldı.
Hatta evi depremin ardından çıkan yangında kül oldu.
Evde bir çelik kasa vardı. Kasada milyonlarca lira para bulunduğu söyleniyordu.
Arpacı, iki oğlu ve damadı günlerce evin enkazını temizledi. Dört günün sonunda kasaya ulaşabildi.
Yangın nedeniyle kasa çok ısınmıştı. Kasa zorlukla taşınarak Ziraat Bankası’na getirildi.
Bankanın müdürü ve iki polisin eşliğinde açılacaktı.
Ancak anahtar kaybolmuştu.
Enkaz kaldırma çalışmalarına katılan Alman mühendisler akla geldi. Onlardan yardım istendi.
Gerçekten de Almanlar kasayı kısa sürede açtı. Ancak herkesi şaşırtan bir şey yaşandı.
Kasa açılınca havayla temas eden banknotlar bir anda alev aldı. Neredeyse bütün para kısa sürede yanıp kül oldu.
Sadece kasadaki altınlar kurtarılabildi. Ancak onların değeri de sadece 5-10 bin liraydı.
Hacı Ali Arpacı yıkılmıştı. Kurtarmaya çalıştığı tüm parası gitmişti.
2 Ekim 1977
UÇURUMDAN ATIN AMA O ROLÜ OYNATMAYIN
Yeşilçam yıldızları, beyaz perdede farklı farklı rollere çıktı. Hepsinin tercih ettiği ve etmediği sahneler vardı.
Ama hepsinin “en zor iş” dedikleri bir rol vardı:
“Dansözlük.”
2 Ekim 1977 tarihli Kelebek’in birinci sayfasının tamamı bu habere ayrılmıştı.
Türkan Şoray, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit ve Müjde Ar... En çekindikleri rolün dansözlük olduğunu anlatıyordu. Haber şöyle başlıyordu:
“Uçurumdan atın, dayak yedirin, kışın ortasında buz gibi suyun içine atın, hızlı otomobil kullandırın ama ne olur dans sahnesi geldi mi bana uygun bir mizansen bulun, beni düşünün. En azından zaman tanıyın.”
Yıldızların bu rol için özel olarak dans dersleri almaları gerekiyordu. Yıldız oldukları için seyircinin kendilerini bu sahnelerde de çok iyi görmesini istiyorlardı.
Bir de kostüm meselesi vardı.
O yıllarda sanatçılar filmlerdeki kıyafetlerini kendileri alıyordu. Bu kıyafetler için de çok para harcıyorlardı.
İşte bu nedenlerle o yıllarda Yeşilçam’ın en korkutucu rolleri dansözlüktü.
Paylaş