Paylaş
Ben sorayım:
Neden gerçek pozisyonu sol bek olan bir oyuncuyu Milli takıma almadın?
Neden Avrupa Şampiyonasında ve bu maçta oynatmadığın Rıdvan’ı ısrarla kadroya alıyorsun?
Uğur Çiftçi, Ömer Bayram hatta Caner Erkin bu işi yapamazlar mıydı?
“Caner kendi liginde hiç maç oynamadı?” diyebilirsin.
Ancak iki bekimiz Zeki, Mert, ön liberomuz Okay ve stoperimiz Kaan da, bu sezon ligde dakika almadılar.
Mert’in arkasına adam kaçırdığı sen söylüyorsun.
Bu nedenle “son dakikalarda Alpaslan’ı alarak üçlü (beşli) savunmaya geçtik”, diyorsun.
Ancak ısrarla gerçek pozisyonu sol bek olan bir oyuncuyu kadroya almıyorsun!
Orta sahanın tüm defansif yükünü tek başına Okay Yokuşlu’ya yüklüyorsun!
Okay yorulduğunda; oraya destek veya yerine bir oyuncuyu, (Taylan Antalyalı) neden sokmuyorsun?
Enes’i niye aldın oyuna?
Aldıysan, Burak Yılmaz çıkmalıydı…
Enes’i oyuna alıp tek korku verdiğimiz Cengiz’ Ünder’i çıkartarak, rakibi savunması ile birlikte üstümüze getiriyorsun!
Bunları anlamadım.
***
Son 10 dakikada yaptığın oyuncu ve sistem değişiklikleri ile oyun çorba oldu.
Çocukların oyun içinde kendiliğinden geliştirdikleri oyun pratiği de yok oldu.
Oyunun momentumu rakibe geçti.
Neden yaptın?
Anlamadım…
Belki mantıklı yanıtları vardır.
Ben sonuç kötü olunca gördüklerimi yazıyorum.
Ancak işim de bu…
***
Ben problemin kaynağının bunlar olduğuna da inanmıyorum.
Bu çocukların bir oyun sistemi yoktu.
Ne önde, ne ortada baskı vardı.
Ne de hücum da oyun seti…
Yoktu ve bundan sonra da olmayacak!
Elimizdeki tek taktik, “coşku”.
Aslında bu çocukların tamamı Dünya Kupasında oynamak istiyor.
Bu arzu bile yeter!
Ancak “coşkuda süreklilik”, sistem içinde yapıla bilinen bir şeydir!
Sistem olmadığında ancak 5-10 dakika ve 3-5 oyuncu da görülebilir.
Elbette yeterli olmaz!
***
Biz Milli takım işini yurt dışına havale ettik.
Oyuncu yetiştirme, geliştirme gibi bir dertten tamamen kurtulduk!
“Nereden çıktı bu?”
Demeyin, sahaya çıkan 11 oyuncumuza bakın!
Bir tek kaleci Altay ülkemizde oynuyor. Bir de iki gün önce gelen Kenan Karaman.
Bu iş tek maçlık da değil, uzun süredir böyle…
Kötü bir şey diye anlatmıyorum…
Gerçek bu!
Gerçeğin özeti de şu:
Biz elimizdeki kaynağı, işlemeyi ve geliştirmeyi bilmiyoruz!
***
O zaman ne yapalım?
Birinci yol; uzun vadeli…
----Öğrenelim.
İkinci yol kısa vadeli…
----Hocasını da yurt dışında alalım!
----Hatta tüm ekibiyle birlikte gelsin.
----Hatta tüm alt yapı milli takımlarını da onlara bırakalım.
***
Yazdıklarım ağır gelebilir ancak gerçek bu!
Oyuncularımız yurt dışında aldıkları birikim ile buraya geliyorlar.
Buradaki hoca onlara bambaşka bir şey anlatmamalı.
Öğrendikleri futbol dilini konuşabilmeli.
Futbolun dili nedir?
Burada ahkâm kesecek bilgim yok. Ancak öngörüm var!
Eminim futbolcularımız hücumda ve savunma da her biri ayrı takımda olsalar bile benzer eğitimden geçiyorlar.
Hocamız da bu dile vakıf olmalı.
Millî takıma ayrılan kısa sürede neyi, nasıl oynatacağını ancak o “futbol diline, taktik bilgisine” sahip hocalar yapabilir.
Ben bizim ülkede bunun olmadığı görüşündeyim.
Bizim hocalarımızın, uluslararası futbol bilmine vakıf olmadıkları düşüncesindeyim.
Çünkü biz futbolda, uluslararası oyunun uzun süredir çok dışındayız!
***
Alman hoca olabilir. Belçikalı, Portekizli olabilir.
Bu ayıp değil!
Ayıp olan bu ülkenin Dünya Kupasına gidememesi!
Ayıp olan 80 milyonluk ülkeden futbolcu yetiştirmememiz!
Ayıp olan 5 milyon gurbette yaşayan Türk’ün takımımızın çekirdeğini oluşturması!
Ayıp olan ülkemizden genç yaşta yurt dışına çıkan gençlerimizin, burada olacağından çok daha iyi gelişim göstermesi…
Buraları düzeltmek zaman işi…
Ancak düzeltmek zorundayız!
***
Kısa dönemli çözüm istiyorsanız; Oyuncular hangi dili konuşuyorsa hoca da o dili bilmeli!
Almaca konuşmaktan değil futbolun dilinden bahsediyorum…
Sadece Şenol Güneş den değil tüm yerli hocalarımızı kast ediyorum.
Elbette de “bence” diyorum!
Hiç bir şey bilmiyorsak burnumuzun dibindeki Filenin Sultanlarına bakmalıyız!
Model de, aşk da, coşku da, bilim de, orada çırılçıplak duruyor!
Takımın tamamı ülkemizden yetişen kızlar, yetiştiren Türk hocalar, ancak Milli takımın hocası yabancı…
Kimse de bu durumdan kompleks duymuyor!
***
Az konuşulan bir konudan da söz edeyim…
Gurubumuzu lider bitiren takım direk olarak gidecek.
İkinci olan ise zor bir yola sapacak.
Biz ilk iki maçımızda grubumuzun favori takımı Hollanda’yı 4-2 yendik.
Diğer iddialı takım Norveç’i 3-0 ile geçtik.
Bu muhteşem bir avantajdı.
Sonraki iki maçta daha zayıf iki takımla, Letonya ve Karadağ ile berabere kaldık.
Her iki maçta son dakikalarda elimizden kaçtı.
Avantajımızı kaybetmedik ama kredimiz azaldı.
Çok dikkatli olmak zorundayız!
Şimdiye kadar Dünya Kupasına katılmak hiç bu kadar kolay olmamıştı…
Kaçırmamalıyız!
Ben çok istiyorum.
Bu oynayan gençlerimiz de çok istiyorlar!
Şansımız da çok!
Lütfen kaçırmayalım!
Paylaş