Paylaş
Medyanın tamamı, tek bir konuda hemfikirdiler…
------“Fenerbahçe üçlü savunma oynamaz!”
------“Fenerbahçe çift stoperli, dörtlü savunma oynar!”
Öylesine kararlı ve iddialılardı ki, “acaba?” demek bile yürek isterdi…
Oysaki hep birlikte biliyorduk, Avrupa da birçok kulüp üçlü savunma yapıyor ve başarılı oluyordu…
Sanırım bizim ülke de yasaktı(!)
Bilinen sistemlerin dışına çıkılması, çarkın zincirlerine zarar verebilirdi…
***
Israrla ve televizyona çıktıklarında hep birlikte söylediler;
-------“Üçlü olmaz!” Dediler…
Sürekli olarak bunu yazdılar…
Etkilenmemek mümkün değildi…
Koroya Fenerbahçe taraftarı da katıldı…
Fenerbahçe yönetimi de duyarsız kalamadı…
Hocaya “ısrarcı olma, dene!” dedi…
Vitor, Galatasaray maçının bir bölümünde ve Göztepe maçında toplumun isteğine uydu…
Aslında “bunu mu istiyorsunuz, buyurun”, demiş de olabilir…
Sonuç pek iç açıcı değildi…
Bir de bakıldı ki Fenerbahçe’nin sağ beki ve sol beki sadece Novak ve Nazım mış…
Israrla “dörtlü oyna”, diyenler buralara pek bakmazlarmış…
***
Hoca ayrılınca Karagümrük maçına, futbol camiasının hemfikir olduğu dörtlü savunmayla çıkıldı…
9 kişilik rakibe karşı, 50 dakikada bariz bir baskı kurulamadı…
Bir gol bile atılamadı…
Maçın sonunda “üçlü, dörtlü” konuşan kimse kalmamıştı…
Hoca gitmiş, oklar yönetime çevrilmişti…
Acaba üçlü dörtlü bahane, hocaya çakmak şahane miydi?
Hoca sonrası hedef olacak olan yönetim, aslında gerçek hedef miydi?
Kulübün kurumsal hafızasına not düşmeli!
Karagümrük maçı tüm hikâyesi ile birlikte hep hatırlanmalı!
***
Yine Pereira’nın geldiği günden beri söylenen hepimizin ezberlediği nakaratlara dönelim…
----Mesut sakat değilse, 90 dakika oynar!
Galatasaray maçı ile birlikte sürekli 90 dakika oynatıldı!
----İrfan gibi bir oyuncun varsa, önce onun adı yazılır, sonra takım kurulur!
---- Gustavo gibi ‘el freni’, Crespo gibi ‘kazma’ oynarken, Sosa nasıl oynamaz?
-----Pelkas nerede?
------Bu oyuncuların ölüsü bile yeter…
Yetmez! Bize bunların dirisi, sağlamı, koşanı lazım!
----- Bir ara pası atarlar…
Araya koşacak oyuncu yoksa atamazlar!
Savunma arkasına kimse koşmaz ise hepsi topu ayağına isterse, ara pası falan atılamaz!
Topu çevirir çevirir durursun!
****
Adı geçen tüm oyuncular Karabük maçında hep birlikte sahadaydı!
Medyamızın aylardır istediği 11 kurulmuştu…
Taraftarımız da aslında ikna olmuş, ilk 11 sanki oy birliği ile seçilmiş gibiydi…
Müthiş bir mutabakat vardı…
Oyun sistemi de dörtlüye dönmüştü...
Bütün ülke olarak Fenerbahçe’yi istediğimiz sistemde ve istediğimiz oyuncularla oynatmayı başarmıştık(!)
Sonuç:
Tam 50 dakikada 9 kişilik Karagümrük’e 1 gol bile atılamadı(!)
Atılacağına dair heyecan bile yaratılamadı!
Atılan bir golü de hakem iptal ettiğinde itiraz edecek oyuncu bile bulunamadı!
***
Antrenörlük eğitimleri yoktu…
Onlara göre gerek de yoktu!
Yine yanıldılar!
Yanılmaya alışkındılar, fark ettirmeden bambaşka konulara döndüler…
Taraftar ise çaresizliği ile baş başa kaldı…
***
Bence bu oyun aynı şekilde oynanacak!
Onlar hep iddialı, ezbere ve boş konuşacak!
Sonuçlarına bakarak kimse de; “sen artık biraz sus”, demeyecek!
Bunu biliyorum…
O zaman ne yapmalı!
Fenerbahçe Spor Kulübü bunu kurumsal hafızasına kazımalı!
Karagümrük maçının posterine kulüp binasına asmalı!
“Birçok kez kandırıldık, artık yeter” demeli!
Kulaklarını tıkamalı!
Yeni gelecek hocasını ve oyuncularını, hemen teşhis koyanlara karşı korumalı!
Bu öykü kulüp binasında da olmalı ki, daha sonraki yönetimler de aynı hataya düşmesin!
***
İki adet de küçük not düşeyim, yazdıklarım yanlış anlaşılmasın!
Bir:
“Üçlü doğrudur, dörtlü yanlıştır”, demiyorum…
Öyle olsa tüm Dünya hep birlikte aynı sistemi oynardı.
Sadece gelecek hocaya saygı diyorum.
İki:
Adı geçen oyuncular kariyerleri ve kaliteleri ile elbette iyi oyuncular…
Ancak sağlıklı ve güçlü olduklarında…
Fenerbahçe de hiçbir takımımız da, oyuncuların “ölülerini” oynatacak lükse sahip değil!
Bu formayı giymek o kadar ucuz değil!
Karagümrük maçı ile net bir biçimde sonunu gördüğümüz hikâye, aslında bizim ülke uzun süredir bitmeyen bir romanın hikâyesi…
Sürekli okuyoruz ancak hiç ders alamıyoruz!
Paylaş