Fenerbahçe…

Spora ilgi duyanların ortak derdi Fenerbahçe…

Haberin Devamı

Kazandığında en çok konuşulan, kaybettiğinde daha da çok konuşulan Fenerbahçe…

Lider olsa da, orta sırada olsa da, gündemimiz Fenerbahçe…

Öylesine garip olaylar hiç olmamış gibi yaşanıyor ki;

“Daha önce ben ne demiştim?” diye hiç bakılmadan sürekli yeni reçeteler aynı kişiler tarafından sunuluyor ki;

Gerçekten şaşırtıyor Fenerbahçe…

Bugün ben de şaşırtan olaylar dizisini yazayım istedim… 

***

Önce Teknik Direktör Vitor Pereira’nın maç sonu demeci ile başlayayım, yazdıklarım yanlış anlaşılmasın… 

“İlk yarıda bence kaliteli bir oyun sergiledik, topu çevirdik. Çok fazla gol pozisyonu ürettik.

İkinci yarı tekrardan oyuna kalite katabilmek için değişiklikleri yaptım. İlk yarıdaki gibi oynayabilmek için.” 

Hoca, oyun içinde hatalar yapabilir ancak maç sonunda gördüğü şey farklı bir şey ise o zaman korkarım.

Haberin Devamı

Pereira, “ilk yarıda kaliteli bir oyun oynadık, çok fazla gol pozisyonu ürettik”, diyor…

Ben öyle görmedim.

Fenerbahçe ilk yarıyı isabetli şut atamadan kapadı.

İstatistikler de görmemiş.

İkinci yarı “mutlaka bir şeyleri değiştirmek lazım”, diye düşünmüştüm…

Hoca farklı görmüş…

İkinci yarıdaki değişiklikleri ilk yarıdaki gibi oynayabilmek için yapmış…

----- Eyvah!

----- Fenerbahçe, bu sezon oynadığı en mahkûm oyunlarından birini oynadı. İkisi isabetli toplam dört şut ile oyunu tamamladı.

İlk yarıdaki oyunu hedef oyun olarak alırsak, o zaman gerçekten eyvah!

Bana maç sonunda, “Biz kötüydük. İki puanı Göztepe kaybetti” deseydi…

Bu kadar umudumu kaybetmezdim.

“Hatasını görüyor o zaman düzeltebilir” diye düşünürdüm… 

Pereria bambaşka bir şey görmüş olamaz!

Ya kandırıyor, ya da başka bir amacı olmalı…

Zamanla anlayacağız… 

***

Ben, Pereira’nın bahsedildiği gibi çok hata yaptığı görüşünde değilim.

Başından beri sisteminin de, oyuncu seçiminin de ağırlıklı olarak, “doğru” olduğunu düşünüyorum.

Süreç içinde alınan sonuçlar ve eleştirilerin yoğunluğu sonucunda düşündüklerini yapamadığını, elindeki direksiyonu kaybettiğini düşünüyorum. 

***

Bundan sonra yazacaklarım yanlış anlaşılmasın diye yazdım bunları…

Hassas oldum…

Haberin Devamı

Olmak zorundayım…

Yanlış anlamak için veya bambaşka bir noktaya götürmek için öylesine bir uğraşı var ki, mecburen hassasım…

Şimdi başka bir pencere açalım… 

Fenerbahçe son 3 maçtır hangi sistem ile oynuyor?

---- 4 lü savunma sistemi…

Bu sistemi kim istedi?

----- Elinde mikrofon ve kalem olan tüm yazarlar, eski teknik direktörler, eski futbolcular, hatta Fenerbahçe’nin akil insanları, yazarları ve efsaneleri…

Galatasaray maçları hep farklı bir motivasyon ile oynanır, aldatmasın! 

Bana göre Fenerbahçe, Olimpiakos ve Göztepe maçlarında en mahkûm, en etkisiz futbolunu oynadı…

Eleştiren yine aynı isimler oldu ama hiç sistem den bahsettiler mi?

----- Hayır!

Çünkü onlar, bu sistemi istemişlerdi…

Onlar daha sezon başında;

Haberin Devamı

“Fenerbahçe 3 lü savunma sistemi oynamaz, kanat bekleri yok” demişlerdi.

Bir de baktık ki 4 lü savunma oynayınca meğer Fenerbahçe’nin sağ beki yokmuş…

Sol beki de sadece Novak mış…

“Kanat beki olmaz” dedikleri, Ferdi ve Samuel’den sağ bek yapmaya çalıştı…

Olmadı elbet…

Sezon başladığından bu yana futbolun tüm yön vericileri ortak bir ağızdan “3 lü savunma oynamaz”, derken bunu bilmiyorlar mıydı?

----İnanın bakmamışlardı bile…

Kafaları başka bir yerdeydi… 

****

“Üçlü oynamaz” diyenlerin bir bölümü ileride Mesut ve İrfan’ın bir arada oynayabileceği bir sisteme yer açmaya çalışıyordu…

Aslında onların bir bölümü de Mesut ve İrfan ile iyi arkadaştı…

“Üçlü olmaz!” diyenlerin diğer büyük bölümü ise karıştırılacak damarı bulmuş, kaşığını sallıyordu…

Haberin Devamı

Dörtlü savunmanın sağ beki, sol beki var mıymış?

Mesut ile İrfan bu fizik kaliteleri ile 90 dakika oynarlarsa, savunmada problem yaşanır mıymış?

Falan gibi dertleri hiç yoktu…

Kimileri de güzel bir muhalif rüzgâr yakalamışken yelken açıp, meseleyi, “Pereira ile olmaz!” fikrine doğru götürüyordu!

Amaca ulaşıldı…

Aslında bu bir amaç değil, sadece araç!

--Yabancı hoca ile olmaz!

--Ali Koç yönetimi ile olmaz!

--Pereira giderse Fenerbahçe yine karışır, kesinlikle şampiyon olamaz!

Gibi gerçek amaçları içeren bir araç… 

***

“Üçlü savunma ile çok iyiydi”, demek istemiyorum…

Ancak söylenenin aksine takımın oturmuş bir sitemi vardı. Tisserand- Kim ve Attila stoperde oturmuştu. Ferdi ve Samuel’den kanat bekleri yaratılmıştı.

Haberin Devamı

‘Beğenilmeyen’ Gustavo’nun yanında Mert Hakan-Sosa-Zajc gibi alternatifler vardı.

Ön tarafta Valencia kesinleşmiş, yanına formda isimler aranıyordu…

Mesut, İrfan, Pelkas ve Rossi gibi geniş ve kaliteli bir malzeme vardı…

Bu isimleri değişerek fizikleri yettiğince kullanmak da mümkündü…

Hatta zaman zaman dörtlü de oynanabilirdi… 

Unutulmasın; 9.Hafta, Trabzon deplasmanına lider gidildi…

Ali Şansalan’ın devreye giremediği 23. Dakikaya kadar Fenerbahçe 0-1 öndeydi…

Maç bu skor ile bitseydi, bugün açık ara önde olan Trabzonspor 10. hafta da, Fenerbahçe’nin 4 puan gerisindeydi… 

***

Şimdi çorba oldu…

Hatta çorbayı yapan aşçıbaşı; “hepiniz bunu istediniz, buyurun beyler için!” Diyor olabilir…

Sahanın en etkili oyuncusu İrfan Can’ı 75. dakikada oyundan alıyor(!)

Bunu yapamazsın Sayın Vitor Pererira!

Bu takım bu söylemi yapanların değil senin takımın!

Senin sorumluluğunda bir takım! 

***

Bunları yazdıktan sonra gönül rahatlığı ile bir pencere daha açayım

Kimselerin görmek istemediği bir pencere…

Bu kez Göztepe teknik direktörü Nestor El Maestro’dan bir demeç:

"Bugün ya kazanacağız ya öleceğiz. Bunun için sahaya çıkacağız. Ben Türkiye'ye bu maç için geldim" dedi. 

Bu ne ya?

Küme düşmenin veya şampiyonluğun belirlendiği bir maç mı bu?

Nedir bu maçı ölüm kalım meselesi yapan?

Hatta bir adım öteye gitmiş El Maestro;

“Ben bu maç için buraya geldim” demiş…

Kim getirmiş?

“Fenerbahçe’ye puan kaybettir, istersen küme düş mü?”, demişler…

Ben söylemiyorum bunu Göztepe teknik direktörü  söylüyor.

Atakan Çankaya’nın daha maçın başında, İrfan Can’a topla karışıp dalmasını, topsuz alanda omuz atıp, dalaşmasını gördüğümde bir şeyleri anladım...

Söylemi duyunca hak verdim(!)

Gerçekten inanamıyorum ama manzara bu…

Hakem Mete Kalkavan’ın “iki oyuncuyu birden uyarması” ise yine alışık olduğumuz bir manzara…

İki oyuncuya birden sarı kart ise arzulanan, hatta planlanan film…

Türkiye futbolundan aslında alıştığımız bir manzaralar bunlar…

Bu kadar açık sözlü söylenmemişti…

Ancak gerçekti…

Bizim ligimiz, “öncelikle Fenerbahçe’ye kaybettirmek” için oynan bir ligdir…

Ondan sonrası teferruattır…

Pek fazla kişi de izlemez o detayı…

Elbette bu yazdıklarım da Fenerbahçe’yi yönetenler için bir mazeret sayılmaz!

Gerçektir ancak Fenerbahçe’yi yönetenler bu gerçekle başa çıkmak zorundadır! 

***

Bir pencere daha açalım;

Sahanın en başarılı oyuncusu İrfan Can Kahveci 75. Dakikada oyundan alınır.

İrfan Can oyundan çıkarken Mesut Özil’e gider ve dert yanar…

Dert yandığı kişi hocasıdır…

Fenerbahçe futbolunun patronudur!

“Patronuydu” demek daha doğru olacak…

Bu manzara ile birlikte patron değişmiştir…

Hep birlikte yapılmak istenen çorba pişmiştir…

Afiyet olsun!

Zevkle içebilirsiniz!

Ben almayayım benim midemi ağrıtır! 

***

Son bir pencere de soğukkanlılıkla karar vermek zorunda olanlar, Fenerbahçe’yi yönetenler için açalım: 

22 aydır görevde olan Sergen Yalçın’ın Beşiktaş’ı 20 puan ile 10.sıradadır.

45 aydır görevde olan Fatih Terim’in Galatasaray’ı 22 puan ile 8.sıradadır.

5 aydır görevde olan Vitor Pereira’ın Fenerbahçe’si 24 puan ile 4.sıradadır. 

Pereira’nın kafası karışmış, öz güveni kaybolmuş ve hatta inancını kaybetmiş olabilir ama bugünkü gerçek budur!

Unutmayın burada sizin de tuzunuz vardır!

Pişirilen çorbayı içmek de, çorbayı içilebilir bir hale getirmekte, “yeni bir çorba yaparım” demek de sizin elinizdedir…

Ve görevinizdir!

Direksiyonu bugün hocadan alıp yıldızlara verirseniz, bilin ki bir daha alamazsınız!

Ne yaparsanız yapın, bundan önce sizlere akıl verenlere bakmayın!

Ne sosyal medyaya, ne de sosyal olmayan medyaya bakmayın!

Takımın liderleri ile ve hoca ile açıkça konuşun!

Bütün eteklerdeki taşları dökün…

Kendi çorbanızı kendiniz pişirin!

Hatası ile sevabı ile bizim çorbamızdır, içeriz biz o çorbayı…

Yazarın Tüm Yazıları