Paylaş
Liberation, geçen yıl kaydettiği yüzde 15 satış düşüşle, Fransız basını içinde en hızlı tiraj kaybeden gazete oldu. 100 bin satış rakamına gerileyen gazete 2013 yılında 1 milyon Euro’dan fazla zarar etti. Liberation krizinin nedeni, tüm dünyada yazılı basını etkileyen nedenle aynı. İnternet teknolojisi. Teknolojinin gelişimiyle birlikte gazeteler bir yandan yeni teknolojileri ve bu teknolojinin getirdiği yeni okuma kültürünü yakalamaya, bunu yaparak da kağıt baskının yaşadığı krize çıkış arıyor.
Tanınan işadamı Edouard de Rotschild ve işadamı Bruno Ledoux, Liberation’un yüzde 52’sini elinde tutan iki ana hissedar. Bu ikili, krizden çıkmak için çalışanlarla yürüttüğü pazarlıkta farklı, kendi aralarında farklı bir formül çalışıyorlar. Ama “Yeni değişim projesi” daha sendika ile tartışmaya oturmadan, Bruno Ledoux’nun e-mailinden sızınca çalışanlarda şok etkisi yaptı.
LIBERATION'DAN LIBELAND'E
Yeni Değişim Planına göre, Liberation sadece kağıt üzerinde basılan bir gazete olmaktan çıkarılacak. Gazetenin, Rue Berenger’deki 8 katlı, 4 bin 500 metrekarelik tarihi ve otantik binası boşaltılacak. Bina, televizyon ve radyo stüdyosu, sosyal medya bürosu, dijital haber odası, lokanta, bar, konferans salonu gibi servislerin bulunduğu, kar getiren bir kültür merkezine dönüştürülecek. Özetle bir ‘Libeland’ yaratılacak. Yani gazete sosyal medyaya, gazete binası ise kültür merkezine dönüşecek.
Hissedar Bruno Ledoux bu değişim planını, Jean Paul Sartre’ın bundan tam 40 yıl önce gazeteyi kurduğu “Le Flore” Cafe’sine gönderme yaparak, “21. Yüzyılın Flore’unu yaratacağız” diye sunuyor. Ledoux, Edouard de Rotschild ile birlikte gazetenin yüzde 52 hissesini elinde tutuyor. Hissedarlar, bu projenin hayata geçmemesi durumunda gazetenin batmasının kaçınılmaz olduğunu dile getiriyor. Ledoux bu değişimi kendi cümleleriyle şöyle aktarıyor: “Bu yeni mekan herkese açık olacak. Gazeteci, sanatçı, yazar, filozof, politikacı, tasarımcı... herkese. Nasıl Sartre, bundan 40 yıl önce Fransız basınına yeni bir ruh getirdiyse, aynı ruhla biz de 21. yy’ın Flore’unu yaratacağız. Bütün politik, ekonomik ve kültürel eğilimlerin buluştuğu bir Liberation evreni. Elbette Liberation markasının gücüyle. Net bir editoryal çizgi ve yaşayabilir bir ekonomik model bulmak zorundayız. Biri olmadan yalnızca diğeriyle devam edemeyiz. Bu haliyle duvarın önündeyiz, toslamaya bir adım kaldı”
Gazete çalışanları ilk tepki olarak Perşembe günü greve çıktı. Cuma günü Liberation bayilerde yoktu. Okur şaşkındı. Öğleden sonra 15.00’e kadar internet sayfası da yenilenmedi. Ama zaten krizde olan gazetelerini daha çok zayıflatmak istemeyen Liberation çalışanları greve son verdiler ve basın tarihinde yerini alacak bir hamleyle çalıştıkları gazeteye kendilerini haber yaptılar. Ve gazete manşetiyle yönetimin planını tüm detaylarıyla eleştirip, neden greve gittiklerini açıkladılar.
Cumartesi sabahı Liberation’un manşeti (yandaki fotoda) dev puntolarla, “Nous sommes un journal/Biz gazeteyiz! Restorant, sosyal medya, kültür evi, televizyon stüdyosu ya da bar değiliz” oldu. Gazete hissedarlarından sızan e-posta’da çalışanlar için kullanılan “rangard/kötü, ya da eski kafalı” gibi sert sözler ve gazetenin geleceğine ilişkin değişim planı meslektaşlarımızı belli ki çok öfkelendirmişti.
Gazetenin her katında, yıllardır çalıştıkları Liberation’un kapanacağı endişe ve gelecek korkusu meslektaşlarımızın yüzünden okunuyor. Yandaki resimde Liberation’daki hava az çok yansıyor. Umutsuzca planı dinleyen gazete çalışanları krizden çıkış yöntemi konusunda yönetimle hemfikir değil. Ama burada güzel olan gazetecilerin emek verdikleri gazeteye sahip çıkmaları, hissedarı, çalışanı ve okuru ile birlikte sağlam bir aile gibi, okuyucunun önünde demokratik bir tartışmayı yürütebiliyor olmaları. Bu inanılmaz önemli bir gazetecilik kültürü. Liberation’u Liberation yapan bu 3’lü çünkü...
Grev kararı oylanırken
Çalışanlar, yönetimin mali maceralar ararken, koskoca Liberation’u yok etmesinden korkuyor. Gazeteci Robert Maggiori, gazetede yayınladığı açık mektubunda yönetime; “Siz de, biz de gazetenin bu krizden çıkmasını istiyoruz. Bu gazete bizim ve biz de en az sizin kadar kurtulmasını istiyoruz. Ama aynı şey için mi mücadele ediyoruz ? Hayır! Siz ‘şirketinizi’, biz ise ‘gazetemizi’ kurtarmak istiyoruz. Sizin bu söze gülümseyerek bakıp ‘eğer şirket olmazsa gazete de olmaz’ deyişinizi görür gibiyim. Ama sadece şunu söylemek istiyorum, bir gazete sadece bir şirket değildir. Editoryal gücü, güçlü çizgisi, haber ağı, kaliteli gazeteciliği ile vardır. Ve markaya gücünü veren bu ağırlıktır” diyor.
GAZETEYİ 40 YILDIR OKUYAN LIBERATION TUTKUNLARI NE DİYOR?
İlginç bir şekilde okurdan Liberation çalışanlarına “daha cesur olun, değişimden korkmayın” mesajı geliyor. Liberation tutkunu sadık okurları, çalışanları sosyal medyadan bu planının “ o kadar da korkulacak” bir plan olmadığını, “21’inci yüzyılda artık farklı araçlarla gazetecilik yapılmasının kaçınılmaz olduğunu” söylüyor. Gazeteye bağışta bulunacak kadar tutkun bir okur, “Liberation yaşasın istiyorum. Ama çalışanların bize yazdığı 5 sayfalık açıklamanın tutuculuğu karşında şok oldum” diyor. Bir başkası, “Nedir bu kadar korkutucu olan bu projede? Liberation sevdiğim bir marka ve değişirse de izlemeye devam edeceğim. Eğer bir Libe sosyal medyası oluşursa hemen abone olurum. Bunu zaten eski tarzıyla Forum sayfalarında yapıyordunuz. Her durumda seçme şansınız var mı? Başka bir şey bulmak lazım ve bildiğim kadarıyla çalışanlar hiçbir şey önermediler” diyor.
Bu tartışma aslında medyanın günümüzdeki geçirdiği sancılı değişim açısından son derece önemli, gazetecilik okullarına ders olacak bir tartışma. Görünen o ki, 21’inci yüzyılın teknolojisiyle değişen sosyal ve kültürel ilişkilere adaptasyon kaçınılmaz. Bu elbette yayın kalitesinin düşmesi anlamına gelmiyor ama yayın araçlarının değişimini yakalamak zorunluluğu doğuyor. Hepimizin zaman zaman şikayet ettiği sosyal medya haberciliği Fransız medyasının da en büyük şikayeti. Şimdiki haliyle mesleğin kalitesini düşürdüğü ortak kabul. Liberation çalışanlarının bu endişesini paylaşmamak elde değil. Ancak teknolojiyi takip etmeyenin, onun iyi kullanımını sağlayacak yeni etik kuralları oluşturmanın da kaçınılmaz olduğu bir gerçek.
Medya zor ve sancılı bir dönemden geçiyor. Bugün dünya farklı. Yaşamın en sert kanunu olan “doğal seleksiyon” medya sektöründe çok sert hissediliyor. Çözüm ‘ikisini de dengeleyebilecek, ekonomik olarak da sürdürülebilir bir formül üzerinde anlaşmak, yani ortak akılda buluşmak’ gibi görünüyor. Daha yaratıcı, daha cesur, daha girişimci bir formül. Ama gazetecilik kalitesinden de taviz vermeden. Umarım gazeteler bu zorlu virajı da geçer. Sonuçta, ‘evet, sosyal medya var’ ama doğru/yanlış her bilginin aktığı günümüzde gerçek gazeteciliğe her zamankinden çok ihtiyaç var.
Paylaş