Trafikte canınız sıkılırsa diye

Birkaç sabahtır, iş sebebiyle sabahın kör bir vaktinde kalkıp, İstanbul’un yollarına düşüyorum.

Gün doğumuyla beraber İstanbul sokaklarında gördüklerim bazen beni çok eğlendirdi, bazen de çok hüzünlendirdi. Sabah trafiğindeki araç sürücülerini incelediniz mi hiç? Sabahın kör vaktinde kalkıp evden çıktım ya, nasıl bir trafik var, hani o İngilizlerin trafik reçeli dediği cinsten. Önce arabanın içinde uyumaya çalıştım, ama beceremedim, uyuyamayınca bir sigara yakıp camdan trafiği ve diğer arabaları seyretmeye başladım...

İşte o sabaha kadar gör(e)mediklerim...

Sabah trafiğinde şoförlerin çoğu direksiyon başında gazete okuyor. Önce yanlış gördüm sandım. Ama baktım ki sadece bir kişi değil çok kişi aynı durumda, gördüklerim gerçek... Durum tam olarak şöyle oluyor. Trafik durup kalkıyor ya, can sıkıntısından sürücüler de o günkü gazeteyi ikiye katlayıp, direksiyonun üzerine koyuyorlar ve trafikte gazete okuyup vakit kaybetmemiş oluyorlar. Bu durumda gördüğüm dördüncü sürücü gazete okurken, önündeki arabaya arkasından birazcık dokundurdu ama ne gam! Maksat trafikteki can sıkıntısı dağıtılsın...

Bayların çoğunluğu trafikte gazete okurken, bayanların çoğunluğu da dikiz aynasında makyaj yapıyor. Sabah yataktan vakitlice (!) kalkamayıp, makyaj yapmaya vakit bulamamış ve apar topar bembeyaz bir suratla evden fırlamış bayanların tuvalet aynaları dikiz aynası, yatak odaları (ya da nerede makyaj yapıyorlarsa orası!) da otomobillerinin içi oluveriyor bir anda. Ama dikiz aynasında yanaklarına allık süren, trafik ilerleyince bir dudağı rujlu öbür dudağı rujsuz kalmış, direksiyonu tutan ellerinin bir ucunda da ruj olan bayanlar çok garip gözüküyorlar o trafik keşmekeşinin içinde... (Sakal tıraşı olmak için sabun, jilet, su ve fırça gerekmese, eminim erkekler de dikiz aynasını kullanacaklar sabah bu iş için. Şimdi girişimci ruhlu birisinin, sabah trafikte tıraş olabilmek için tıraş seti icat etmesini bekliyoruz!)

Servisle işlerine gidenler ise, sevisin içinde bir yatakhane görüntüsü oluşturuyorlar. Neredeyse minibüsün içindeki bütün kafalar camlara dayanmış, daha rahat uyuyabilmek için, kafaların altına yastık, hırka, kazak ne varsa konulmuş, mışıl mışıl uyunuyor. Tabii bütün bu uyuyabilme çabası servis şoförünün ‘Biz de sabahın köründe kalktık, burada araba kullanıyoruz, onlarsa uyuyor, sorarım ben şimdi onlara’ diye düşünüp, bütün minibüsü sert bir frenle uyandırmasına kadar sürüyor. Uykusunun arasında ‘Eyvah kaza yapıyoruz’ şaşkınlığı ile fırlayanların görüntüleri ise her şeyden daha komik! Ne de olsa servis şoförünün intikamı....

Servislerde uyuyanlar bir yana, toplu ulaşım araçlarında oturacak yer bulamayarak ayakta kalmış ve gideceği yere sıkış tepiş otobüslerin içinde ulaşmak zorunda kalanlar da ayakta uyuyorlar. Otobüsün tam ortasından geçen demirlerden aşağıya doğru sarkan, deri tutacaklara (Ne denir ki onlara başka?) tutunup ayakta uyuyan birkaç kişi de gördüm. Ama beni asıl şaşırtan her şartta uyuyabilenler. Yani otobüsün arka camına yüzünü yapıştırıp ayakta uyuyanlar. Sanırım uykuları çok ağır ya da çok yorgun oldukları için becerebiliyorlar bunu...

Bir başka sürücü tipi de ‘Dünya yansa bir kalbur samana satacakmış’ gibi duranlar. Sanki o trafik karmaşasının içinde, o karmaşadan kurtulmaya çalışmıyorlar da, Maldiv adalarında güneşleniyormuş gibi bir ifade yerleştirdikleri suratlarıyla araba kullanmaya devam edenler. Bunlar genel olarak arabalarının camlarını sıkı sıkıya kapatıp, yüksek sesle radyo dinliyorlar. Hani etraflarında olan bitenden çekinmeseler, neredeyse direksiyon başında dans edecekler. Bu trafikte ne mutluluk!

Özel arabalarını üzerine siren takıp, sireni avaz avaz bağırtarak, yol isteyenler var ki, bunlar en açıkgözleri. Siz arkanızdan ambulans ya da itfaiye aracı geliyormuş hissine kapılıp alel acele arabanızı sağa çekince, vızzzzt diye gelip geçiveriyorlar yanınızdan... Siz de arkasından öylece bakakalıyorsunuz...

Bir de arabada tek başlarına canları sıkılıp, cep telefonlarından sabah sabah her yeri arayanlar var ki, sanırım uyandırma servisi hizmeti veriyorlar. Sürücü koltuğunu neredeyse yatak haline getirip araba kullananlar, direksiyona yapışanlar, vücudunun yarısını ön cama yaslayanlar, sürücü koltuğunda yatar derecede yanlamasına oturanlar ve daha neler neler!

Eğer bir sabah trafikte canınız çok sıkılırsa bakın daha neler göreceksiniz. İyi oluyor, vakit çabuk geçiyor. Trafikte yalnız başına canı sıkılanlara şiddetle tavsiye olunur!
Yazarın Tüm Yazıları