Eğer yeteri kadar agresif, saldırgan ya da kafanızda bardak kıracak veya yarışmacı olduğunuz evde, başka bir yarışmacının kafasına bardak fırlatacak kadar ‘cesur’ değilseniz;
Eğer herhangi bir yarışmadan Türk halkı tarafından ‘Artık seni bu ekranlarda görmek istemiyoruz, git bu evden’ denilip azat edilmenize rağmen, her ama her sabah, sabahın köründe gözünüzdeki çapaklarla kalkıp, giyinip süslenip bir televizyon stüdyosunda, ‘sabah şekeri’ sunucuların ‘öyle dememiş miydin’, ‘ama dememiş miydin’, ‘ama demiştin’, ‘öyle mi dedin, yoksa böyle mi dedin’ gibi sorularına tahammül gösterecek sinirleriniz yoksa;
Eğer her sabah ‘işsiz güçsüz, o stüdyodan bu stüdyoya gezen’ kadınlar tarafından sorgulanmak, tartaklanmak, silkelenmek istemiyor ve buna dayanabileceğinizi gözünüze kestiremiyorsanız, ünlü olmak amacıyla sakın bir ‘reality show’a katılmayın!
* * *
n Eğer stüdyodaki bu doymaz, hat ve sınır bilmez seyircilere gösterecek ‘bekaret raporunuz’ yoksa, zaten ‘evden dışarıya adım atmayı’ aklınızdan bile geçirmeyin!
n SSK’lı iseniz ve bu aralar hastalandıysanız, medyanın kopardığı ’SSK’larda kuyruk var, muayene olunamıyor’ yaygarasına inanıp, SSK hastanelerine gitmemezlik etmeyin. Diyelim ki hastasınız, gidin rahat rahat muayenenizi olun. Koskocaman Başbakan ‘medya abartıyor, o kadar kuyruk ve karmaşa yok’ derken yalan söyleyecek değil ya!
n Kitap okumayın, çalışkan bir öğrenci olmayın! Hayatı, ‘hayat pratiği yaparak’ öğrenin. Her türlü deliğe girin, çıkın, başınızı bu sebeple türlü belalara sokun! Teorisyen değil, pratisyen olun. Değerli vaktinizi okuyarak harcamayın! Bakın Başbakan’ın ‘okuyan bütün arkadaşları sürünüyormuş’. Siz de sürünmek istemezsiniz değil mi?
n Sevgilinizin size olan sadakat derecesini Ebru Gündeş gibi, olur olmaz yöntemlerle ölçmeye kalkmayın. Yoksa elinizde sadakati ölçülecek bir sevgili de kalmayabilir!
n Kendinizi Türk hekimlerine emanet etmek ne kelime, Türk hekimlerine iğne bile vurdurmayın!
* * *
n Gündemdeyseniz tartışılmayacak kıyafetler giymeyin. Oranızı buranızı açabildiğiniz kadar açın. Göğsünüzü, poponuzu... Bu konuda sınır tanımayın. Semra Özal bile beklediği tepkiyi gör(e)memiş baksanıza!!! Kıyafet seçiminde ‘tutucu’ olmayın!
n Evde boş boş oturmayın. Canınız sıkıldığı için gerekli gereksiz kurslara gitmeyin. Mesela İngilizce kursuna gitmeyin. Ne gerek var! Bunun yerine vaktinizi bir gün size mutlaka lazım olacak olan ‘oyunculuk’ kurslarında değerlendirin... Hayat bu, başınıza ne geleceği belli mi olur? Bir gün ‘oynayıp’ star olabileceğiniz, herhangi bir ‘reality show’un yıldızı olabilirsiniz! (Bkz: Size Anne Diyebilir miyim evi yarışmacısı Sabri’nin ‘acı itirafları!’)
n Sizden ‘birazcık yaşı büyük diye’, bir erkekten gelen, flört, kavalyelik, eşlik etme, beraber yemeğe çıkma, davetlere gitme v.b. (!) tekliflerini asla reddetmeyin. Belli mi olur, belki bu yaşlı şovalyeler bir günde şansınızı döndürüverirler!