Rüyalarla yaşayanlar

Artık neredeyse sülalemin bütün bireylerini tanıyorsunuz. Onlar belki de kendilerini size anlatıyorum diye bana kızıyorlardır, bilinmez. Ama kızmasınlar. Bugün ortada bir ‘Ben’ varsa, onlar sayesinde var, onlarla büyümeseydim, yaşamasaydım, bazı şeyleri onlardan öğrenmeseydim belki de bu ‘ben’ olmayacaktım...

Yazıya böyle bir giriş yapmamdan, bugün yine ‘onlardan’ birisini anlatacağımı anlamışsınızdır sanırım!

Aslında dedemi az çok tanıyorsunuz! Hani öğretmen ve hasta CHP’li olan dedemi. İşte bugün birazcık daha dedemden söz edeceğim size... Sabahları yataktan kalktığımda, eğer dedemin suratı asıksa ürkerdim. Hiç konuşmadan uzaklardaki bir noktaya bakar, yemek yemez, az önce başına bir felaket gelmiş insanın surat ifadesiyle kara kara düşünürdü. Dedemi ilk kez böyle gördüğümde ve bu durumu kavradığımda büyük ihtimalle ilkokula gidiyordum. Onu camın önünde kapkara bir suratla oturup, hiç konuşmaz görünce hemen anneanneme koşup, ‘Neyi var dedemin anneanne’ diye sordum. Anneannem her zamanki dedeme karşı olan vurdumduymaz tavrıyla cevap verdi ‘Boşver, bakma sen ona rüya görmüştür’...

Rüya görünce bir insan niye uzaklara dalar, niye düşünür durur anlamazdım o zamanlar. Anlamam da mümkün değildi zaten. Yaşım biraz daha büyüyünce, ‘rüyalarının’ dedemi hayatta en çok etkileyen şeylerin başında geldiğini anladım. Dedem neredeyse rüyalarıyla yaşıyordu, hayatını rüyalarına göre kurguluyor, ona göre seviniyor, ona göre üzülüyor, geceleri gördüklerine göre yaşıyordu...

Eğer kötü bir rüya gördüyse, bu mutlaka aileden birisinin başına bir felaket geleceği anlamına gelirdi. Hele mesela çocuklarından birisinin bir yerinden kan aktığını falan gördüyse işte o zaman tam bir felaket yaşanırdı evde bütün gün. Uykusundan uyanıp, ‘rüyasını’ hatırlar hatırlamaz hemen telefonun başına koşar, gördüğü çocuğunu telefonla arar, iyi olup olmadığını sorar, eğer ‘iyiyim’ cevabını alırsa, bu kez gelecek günlere dair dikkatli olması yolunda tembihlerde bulunmaya başlardı... Çünkü dedem kötü bir rüya görmüştü ve bu ‘kötülük’ mutlaka o gördüğü kişinin başına gelecekti!

Dedem rüyalarındaki sembollerle yaşardı. Hayatımızda kullandığımız birçok şeyin dedemin rüyalarında başka başka anlamları vardı. Eğer rüyasına ‘et’ gördüyse yataktan beş karış bir suratla kalkar ve hemen anneanneme, ‘Kadın, çoluğa çocuğa sahip çık, bu gece rüyamda et gördüm’ derdi... Dedem eğer rüyasında et görürse anneannemin günü de mahvolmuş demekti...

Eğer rüyasında ‘araba kullanırsa’ bu kez yataktan çok büyük bir sevinçle kalkar, ‘Kadın, rüyamda araba kullandım, çok iyi bir haber var’ derdi ama kötü rüya gördüğünde sıkıntısını paylaştığı gibi, sevincini mutluluğunu paylaşmazdı bu kez...

Dedemden kalma alışkanlıklarından olsa gerek, şimdi ailenin bütün çocukları için ‘rüyalar’ çok önemlidir... Birkaçı aynı evde kalsalar, sabah kahvaltı sofrasındaki ilk sohbet mutlaka gece görülen ‘rüyalar’ üzerine olur. Şimdi hepsinin başka başka sembolleri var, bazısına ayakkabı görmek iyi gelmez, bazısına hamile kadın, bazısına da deniz...

Büyüdüğüm ailenin bu kadar ‘rüyalarla’ yaşaması beni ‘rüyalara’ karşı çok ilgisiz, kayıtsız birisi yaptı. Hiç ama hiç ‘rüyalarımla’ yaşamadım, taa ki pisikoterapiye gidene kadar... Bir seansta psikiyatristim, ‘Siz rüya görmez misiniz, rüyalarınızdan hiç söz etmiyorsunuz?’ diye sorunca, ‘Görürüm ama önem vermem, bu sebeple de hatırlamam ‘dediğimde, bana insan psikolojisinde rüyaların ne kadar önemli olduğunu anlatıp, ev ödevi bile vermişti...

Ev ödevim şuydu, baş ucumda bir kağıt kalemle uyuyacağım, uyanır uyanmaz ya da rüyamı hatırlar hatırlamaz hemen deftere not edeceğim ve çok fazlaca beyaz peynir yiyeceğim. Çünkü beyaz peyniri çok yiyenler rüyalarını daha çok hatırlarmış! Mecburen ödevi yaptım, rüyaları hatırlamak için bol peynir yedim, yazdım, not tuttum, sonra gittim anlattım, yorumları dinledim ve ‘rüyaların’ insanın hayatında ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu gördüm.

Bu gece yatağa yatınca, ne rüya göreceksiniz acaba? Ya da ‘rüyanız’ ne olsun isterdiniz?

NASIL BÜYÜDÜM

Ben büyürken, Mc Millan ve Karısı en popüler dizilerden biriydi.
Yazarın Tüm Yazıları