Pilot Bey! Zerrin Hanım Ankara’da inmek istiyor

Türkstar seçmeleri sırasında, çok maceralı bir Trabzon yolculuğumuz oldu. Aslında bütün Türkstar seçmelerinde ulaşım çok sorunluydu ama özellikle Trabzon yolculuğu en zorlusuydu.

Jüri üyeleri ve sunucular, 07.00 uçağı ile Trabzon’a gitmek üzere saat 05.30’da İstanbul Atatürk Havalimanı’nda buluştuk. Hepimiz bizi uçağa çağırmalarını beklerken, uçuşun 1 saat rötarlı olduğu anonsu yapıldı. Bir saat geçtikten sonra da, Trabzon’daki yoğun kar yağışı sebebiyle seferin iptal edildiği duyuruldu. Trabzon’da da bizi bekleyen yaklaşık 1000 kişilik bir kalabalık var.

***

Rezervasyonlarımızın akşamüstü 17.00 uçağına alınmasına karar verildi. 17.00 uçağı ile gidip, geceyarısına kadar seçmeleri yapacağız. Hepimiz saat 16.00’da havalimanında buluşmak üzere ayrıldık. Trabzon’a gitmek üzere ikinci kez buluştuğumuzda, uçağın 2 saat rötarla kalkacağını öğrendik. Trabzon’da neler oluyor diye de sürekli telefonlaşıyoruz oradaki ekiple. Neyse, bu kadar eziyetten sonra, nihayet saat 19.10 gibi havalandık. Hepimiz derin bir oh çektik.

Bu arada da Zerrin Hanım uçaktan çok korkuyor. Panik atak bir yandan, uçuş korkusu diğer yandan, sakinleştirici ilaçlar almadan uçağa binemiyor. Zaten biner binmez bembeyaz olmuş yüzü ve tedirgin bakışlarıyla hemen kafasını koyup uyuyormuş gibi yapmaya başladı.

1.5 saatlik yolculuktan sonra, pilotun ‘İniş için kemerlerinizi bağlayın’ anonsu duyuldu. Zerrin Hanım’ın yüzünde derin bir rahatlama ifadesi. Aradan 20 dakika geçti, uçak inmedi. Hepimiz endişeli bir şekilde birbirimize bakıyoruz. Ben şehrin ışıkları falan gözüküyor mu diye camdan bakıyorum. Yok... Ne ışık, ne bir kara parçası. Aradan 30 dakika falan geçtikten sonra yine pilotun sesi duyuldu; Trabzon’daki hava şartları nedeniyle uçak Trabzon’a inemiyor ve İstanbul’a geri dönüyordu.

İşte tam bu anons bittiği anda Zerrin Hanım’ın sesini duydum. Zaten uçak yolculuğu onun için bir eziyetti, Trabzon’da Türkstar yarışmasına katılmak üzere bekleyenlere ulaşmak için bu kadar eziyeti çekmişti, şimdi bir kez daha 1.5 saat uçması gerekiyordu. ‘Ben sigara içeceğim’ dedi. Uçakta sigara içmek yasak, ama ne fayda. Bütün hostesler yanına geldi, içmemesi için ikna etmeye çalıştılar.

Zerrin Hanım baktı ki umut yok, birden hosteslere döndü ve dedi ki; ‘O zaman uçak Ankara’ya insin’. Hostesler şaşkın. Niye uçak Ankara’ya iniyor hiç anlamadılar. Ben de şaşırdım, niye Ankara’ya gitmemiz gerektiğini anlamaya çalışıyorum. Zerrin Hanım bombayı patlattı, ‘Ertesi gün Ankara seçmelerimiz var, bari bizi oraya götürün’.

Hepimizin sinirleri bozuldu, gülmeye başladık. Zerrin Hanım’ın görev sorumluluğu, uçak korkusuyla birleşince, kendince olaya pratik bir çözüm yolu bulmuştu. Ankara’ya gitmek için bir kez daha uçağa binmek zorunda kalmadan, Ankara’ya ulaşacaktı.

Ama uçak İstanbul’a döndü ve biz ertesi gün yine Ankara uçağındaydık. Ve Zerrin Hanım yine gergin ve tedirgindi.

Bu anıyı yazdım diye Zerrin Hanım bana kızacak zannetmeyin, çünkü ondan izin aldım!

TÜRK OLMANIN KURALLARI

Sevgili Banu Kanat, bana bir mail göndermiş. Mailde Türk olmanın kuralları yazıyor. Sizlerle paylaşmak istedim...

1. Diş fırçasıyla dişini fırçalamayıp da saçını boyamak için kullanan birini görürseniz, o bir Türk’tür. (Annem ve ailemin bütün kadınları okudunuz mu?)

2. Güneşlendikten sonra yanan sırtına yoğurt sürerek iyileştirmeye çalışır. (Sevgili kuzenim Pınar, tenin hala beyaz mı?)

3. Çorabının kirlenip kirlenmediğini burnuna götürüp kısa süreli koklayarak anlayan tek kişi temizliğine düşkün bir Türk’tür. (Vallahi artık yapmıyorum. En son yaptığımda sanırım Orta 3’e gidiyordum.)

4. Cebinden çıkardığı paraların içinde en eskisini özenle arayıp bulduktan sonra, para üstü olarak verir. (Dede, keşke yaşasaydın ve bütün yeni paralarımla, senin eski paralarını değiştirseydik.)

5. Gece aşırı sıcak ve nemli olmasına rağmen, üzerini örtmese de yanına yorgan alıp yatar. (Babacığım hálá çok üşüyor musun?)

6. Çocuk yanlışlıkla elini kestiği veya düştüğünde, çocuğunu döver. (Canan Teyze kulakların çınlasın.)

7. Birini çağırmak için kapını zilini çalmak yerine, evin camına taş atar. (İsmail Dayı artık yaşlandın, gücün yetmiyordur taş atmaya.)

8. Odada ampul patladığı zaman, yenisini almayıp da fazla kullanmadığı bir odanın ampulünü takar. (Kimi saysam, ötekine haksızlık olacak şimdi.)

9. Yoğurt kabını saksı yapar. (Kamuran Teyze, sana söylüyorum.)

10. Çayı çay tabağına döker içer. (Kuzenim İpek, her sabah yapardın aynı şeyi.)


NASIL BÜYÜDÜM

Ben büyürken Müjde Ar ‘Fuar’ kolonyalarının reklamlarında oynardı.

BUGÜN NE YAPMAYALIM

Sabah işe geç kalıp, saatimi ileri almayı unutmuşum demeyelim.

O uçak düşerse kral olacağım

Siz bu yazıyı okurken, ben Cannes’da olacağım. Yok hava atmak için söylemedim. Yedi senedir, yılda iki kere gittiğim yer zaten! Neyin havasını atayım. Efendim Cannes’da her yıl iki kez televizyon fuarı düzenleniyor. Biz televizyoncular da, gidip yeni formatlara, dizilere, dünyada televizyon trendinin nereye doğru gittiğine bakıyoruz. Dünyanın hemen hemen bütün televizyoncuları orada oluyor. Tabii Türkiye’deki bütün üst düzey televizyoncular da.

***

Hepimiz aynı uçakla gidip, aynı uçakla dönüyoruz. Fuar zamanı Nice’e giden uçağı bir görün... Silme televizyoncu dolu. Her sene uçakta giderken aynı şey geliyordu aklıma. Şimdi diyordum, bu uçak düşse, Türk televizyonları ve televizyon yapım firmaları yöneticisiz kalacaklar topluca. Böylece arkada yönetici olmak için sıra bekleyenlere gün doğacak! Hele benim asistanlar şapkalarını havaya atacaklar. İster misin diyordum, iletişim fakültesi öğrencileri, Türkiye’deki televizyonlardan memnun olmayanlar, ya da benim canım asistanlarım (!) beddua etmiş olsunlar, uçak düşsün, hepimiz televizyonculuk trendini takip edeceğiz diye ölelim.

Bunları düşündükten sonra, hemen ertesi yıl, içimdeki yönetici olma hırsına engel olamayarak (!), iki gün önceden yola çıkıp, Cannes’a aktarmalı olarak gitmeye başladım. Daha uzun sürüyor yolculuk ama, olsun içim rahat!

***

Bu yazıyı da büyük bir gönül ferahlığıyla yazdım, hiç korkum yok vallahi. Çünkü benim patronlarım da dahil bütün televizyon yöneticileri Cannes’da. Kimse okuyamaz bu yazıyı...

Çok mu hırsılıyım ne?
Yazarın Tüm Yazıları